Transfer çılgınlığından, Millî Takım hesaplarına…
Futbolda sezon başlamış. 3''üncü hafta geri de kalmış. Ama geride kalmayan "transfer çılgınlığı!"
Başta Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve de Trabzonspor olmak üzere son günlerde bir furyadır gidiyor.
Furyanın artmasına TÜİK tarafından 3 gün önce açıklanan "Türkiye, ilk çeyrekte yüzde 22 oranında büyüdü" tespitinin etkisi mi var? Bilinmez!
Ama görünen o ki, söz konusu futbol olduğunda, Türkiye''de binlerce şirket gibi borç içinde yüzsünler yüzmesinler Süper Lig takımları, bol keseden milyonları savurmaya devam ediyorlar.
Sanırsınız ki hepsi birden 2021-2022 sezonunu şampiyon bitirip, TFF ve de UEFA''dan para kazanıp, kasalarını dolduracaklar!
Doldurup dolduramayacakları hakkında bir tahmin yapmak zor ama tamamına yakınının mevcut borçlarının katlanarak artacağı apaçık bir gerçek…
*
O ki gözle görüldüğünde, ispatı kolay olan gerçeklerden söz eyledik, A Millî Futbol Takımı''nın Karadağ karşısında aldığı beraberlikten söz etmemek eksiklik olur!
Birincisi, kalede Uğurcan''ın yerine Altay''a şans verdiği için Şenol Güneş''e yapılan eleştiriler tamamen haksızlıktır.
Çünkü ligin geride kalan 3 ve Avrupa Kupaları maçlarına bakıldığında Altay''ın, Uğurcan''dan daha formda olduğu görülecektir. Şenol Güneş de bunun üzerinden hareket ederek, biraz da bana göre Avrupa''ya transferinin gerçekleşmemesi nedeniyle olumsuz etkilenen Uğurcan''ın yerine Altay''ı tercih etmiştir.
Yeri gelmiş iken, Trabzonspor''un Avrupa kupasındaki Roma rövanşında, İtalyan takımının kalecisinin Patricio''nun kurtarışları için; "Sanki kalede geçen sezonki Uğurcan vardı" diyerek düşündüğümü de belirtmem lazım.
*
Ancak, maçın uzatma dakikalarında kaleci Altay''ı arkadaşlarının dinlememesinin de etkisiyle Türkiye çok ama çok değerli 2 puandan oldu. Bu pozisyonda Altay, arkadaşlarına "4''lü baraj kurun" diye işaret etmiş, ancak 3''lü baraj kurulmuştur. Sonra barajın boş kalan tarafından kaleye gönderilen vuruşu da Altay, alınmayan tedbiri de göz ardı ederek beklenen köşeden ağları ile buluşmasına müsaade etmiştir. Bana göre baştan sona ortada bir gayriciddilik söz konusudur, "kısmetsizlik" değil.
*
Gelelim Alpaslan''ın rakibine kolları ile yükselerek abanmasına… Bu işi bir türlü öğrenemedik gitti. Savunmada ya da hücumda, dahası sahanın neresinde olursa olsun bizde futbolcular kollarını rakibe doğru uzatarak yükselmeyi tercih ediyorlar. Oysa futbolun beşiğinde bu nasıl yapılıyor?
İngilizler yükselirken kollarını az da olsa geriye doğru kaydırıp, göğüsten yükselerek bu işi, yani doğruyu yapıyorlar. Ama bizimkilerin doğruyu öğrenme diye bir sıkıntıları olmadığı için sonuçta böyle kazalara sebebiyet verebiliyorlar.
*
Ezcümle, ekonomik zorluklar içinde olmasına rağmen yüzde 22 oranında büyümeyi başarmış (!) Türkiye''nin Süper Ligi''ndeki takımları da geçen sezona göre kadrolarını bu oranın çok ama çok daha üzerine çıkartmayı becermişler ve bunu da bir başarı olarak kamuoyu ile böbürlene böbürlene paylaşmışlardır.
Sonucunun ne olacağını, nereye varacağını bugünden göremeyenler ile Mayıs 2022''de görüşmek üzere…