Trabzon'da kötülerin gecesi. Maçta perşembenin gelişini çarşambadan belliydi
Bu maçın Trabzonspor için çok zor geçeceği belliydi. Çünkü halen hazır değildi.
Oyunun neredeyse üçte birlik bölümü dediğimiz ilk 30-35 dakika içinde, ev sahibinin net bir gol pozisyonu yokken, misafir takımın aynı süre iki kez Jansson, iki kez de Burgstaller ile dört net gol pozisyonunu kaçırması, bordo -mavili takımın geceye şanslı başlamasına yorumladım.
Trabzonspor’un tek bir pozisyonu var o da köşe atışından gelendi. Sonuçsuz kaldı.
Evet hava çok nemli idi ama bu her iki takım içinde geçerliydi.
Takımın yaş ortalaması 23,5 gibi çok genç bir kadroya sahip olan, Avusturya’nın Viyana temsilcisi SK Rapid Wien karşısında, bıçak sırtı bir sınavdan alnının akıyla çıkamadı Karadeniz ekibi.
Sonuç olarak yolcu yolunda gerek. Alın terinden galibiyet yaratamazsanız sıkıntı yaşarsınız. Saha ve zemim şartları ne olursa olsun, futbolun rütbesi emektir. Hayatta böyledir, bir şeyi elde etmek için istemek gerekir, yürekten istemek önemlidir.
Son oynanan Ruzomberok karşılaşmasındaki gibi, bu 90 dakikada da takımlarını yalnız bırakmayan 35 bin civarında taraftarın, ilk ve ikinci yarıda gördüğü oyundan çok korktuğunun farkındayım.
Trabzonspor’un 90 dakikaya kötü başlamasından ötürü, sanırım tribünlerin büyük çoğunluğu üç grup haricinde suspustu.
Tecrübesiz ama çok koşan bir takıma karşı, tecrübeli ve daha yaşlı ama çok koşmayan isteksiz bir Trabzonspor izledim ilk yarıda.
İlk kez forma giyen stoper Karadağlı Stefan Savic’i bir kenarda tutarsak, Trezeguet ile Nwakaeme’yi ikinci 45 dakikada hamle oyuncusu olarak düşünen
Abdullah Avcı, rakip takımın teknik adamı Robert Klaub’un dersine çok iyi çalıştığını sanırım görmüştür.
Bazen ayrıntıların içinde mucizeler gizlidir.
Bu maçta Karadeniz ekibinin kısa devre yaptığı ve baskı yediği anlar yürek hoplattı. Kaleci Kaptan Uğurcan'ın yaptığı yerinde kurtarışlar ilk yarının golsüz kapanmasına neden oldu diyebilirim.
Karşılaşmanın özellikle başlangıç noktasında oyunu tamamen domine eden, topa sahip olan, özellikle rakibin merkezi kapalı 4-2-4 şeklinde dizilip, mekanın sahibini karşıladıkları durumda çözüm noktaları, hem kenarlar hem de rakip defans arkasıydı. Sonuçlandıramadılar. İlk yarıyı da önde kapatmaları hiçten bile değildi!
Final paslarını bordo-mavililer iyi kullanamadı. Orta sahada bir maestro çok büyük eksiklik, göremedim. Bugün futbolda artık bir tane koşu yetmiyor. İkinci, üçüncü koşular da var. O koşularda da eksik kalındı bu akşam.
Hüseyin’in sakat, dört oyuncunun statü gereği olmadığı ev sahibinin maç kadrosunda, Orsic dahil dört oyuncuda kadroda olmayanlardı.
Bu arada genç Cihan Çanak’ın forvet arkasında değil de kenarda oynamasına hiç anlam veremedim.
İkinci yarıya da Trabzonspor durgun başladı.
Tek çare oyuna hareket gelmesi ve tribünleri arkasına almaktı. Trezeguet ile Nwakaeme’nin aynı anda oyuna girmesi lazımdı ve dk 60’da, Ozan ve Draguş’un yerine girdiler.
Maçı gol yemeden kazanmak artık önemliydi. Golü bulan ise 68.dakikadaki köşe atışından Rapid Wien oldu. Avusturyalı Grgiç’in kafa ile topa yaptığı geçiş dokunuşu filelere gitti. Aslında maçın başından beri ev sahibinin sergilediği kötü performans, perşembenin gelişini çarşambadan belli etti.
Trezeguet’in gol kokan, havadan ve yerden iki nefis şutu gol olmalıydı, olmadı.
Estonyalı orta hakem Kristo Tohver, pozisyonlardaki inisiyatifini kesinlikle konuk ekipten yana göstererek, Kristoluğunu resmen gösterdi!
Evet, Trabzonspor bu gece çok çok kötü bir futbol oynadı, doğru ama hislerim Viyana’da çok iyi oynayarak, sanki bizi mahcup edeceğini söylüyor.
Yeter ki biz mahcup olalım.