Toplumun devlete güveni kaybolmasın
Son on yıldan beri ülkenin en önemli gündemini sınavlar işgal ediyor. En son bir milyon kişinin yıllarca emek harcayarak girdiği KPSS kopya soru skandalı yüzünden iptal edildi. Böylece Fetö döneminde ayyuka çıkan soruları çalma dönemi yeniden, başka tarikatlar tarafından yürütülmeye başlandığı olgusunu gündeme getirdi. Olan ülkenin en itibarlı kurumlarının etkisizleştirilmesine yol açıyor. Sonuç toplumun devlete güveninin kaybolmasına zemin hazırlıyor. Oysa Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiydi. Aklın yükseldiği sistemdi. Geçmiş yıllarda yaşanan sınav skandalları sonrası benzer skandalların bir kez daha yaşanmayacağı gerekçe gösterilerek ÖSYM''nin teşkilat yapısı başta olmak üzere tüm kurumların kontrolü cumhurbaşkanına verilmişti. Gelinen durum hiçbir şeyin değişmediğini kanıtlıyor. Yaşananların gerçek sorumlusu siyasi iktidar ve artık mızrak çuvala sığmıyor. Bazı yayınevlerinden, ÖSYM''nin, MEB''in yapısına iç içe geçmiş bir ilişkiler ağı ve "onların" bekası gençlerin umutlarına, geleceğine feda ediliyor. KPSS sorularının kaynağı olan yayınevinin işlerine dikkat ettiniz mi? Araştıran arkadaşlarımız yazıyorlar. Polislik dahil, devlet kadrolarının birçoğuna soru hazırlıyorlar. Aslında birçok yayın grubu. Gözlerin çevrildiği Yedi İklim Yayınları bir ayağı.
Son 10 yıldır sürekli sınav skandalları tartışılıyor
Geçenlerde yazdım, yıllardır doğru dürüst sınav yapamadık. Her sınav sonrası ortaya atılan sorunların büyük bir çoğunluğu kaynayıp gitti. Yetkililer sorun yok diye açıklamalar yaptılar. Bütün bu olumsuzluklar adaletin yara almasına, emek çalanların bir yere gelmesine sebep oldu. Ama ülkemizin hayati sorunlarından biri olan kurumlara güvenin aşınmış olması!
Bunun bir sebebi kurumsal yapımızdaki modernizasyon eksikliği olabilir fakat daha önemli sebep, kurumların politize edilmesinin bu kurumlara güveni sarsmış olmasıdır.
Halbuki modern demokrasilerde, işlevleri bilinen yasama, yürütme ve yargı erklerinden başka, mesela Merkez Bankası''nın bağımsızlığı, BDDK, EPK, Rekabet Kurulu gibi "bağımsız düzenleme ve denetleme kurumları"nın tam bağımsız olduğunun dünyaca kabul edilmesi gerekir..
Ülkelerin milyarlarca dolar dış yatırım çekebilmesinde, bu düzenleyici kurumların bağımsız ve etkin olması, siyasi iktidarın yapısı kadar önemlidir. Çin gibi siyaseten komünist, totaliter bir ülke "yargının bağımsızlığı" reformlarını laf olsun diye başlatmadı.
Eşitlik ve adalet
Kurumların, hele de yargı birimlerinin vatandaşlara "eşitlik ve adalet"le değil, siyasi tavırlarla davranacağı şeklinde toplumda şüpheler oluşursa, insanlar yaşama sevincini, enerjisini kaybederler; insanlar güvenilir kurum ve dürüst yetkili arayışına yönelirler. Huzur kalmaz, toplumsal enerji de boşa gider.
Halbuki coğrafyamızdaki bütün kültürel fay hatlarında depremler yaşanıyor. Türkiye kurumlarını güvenilir hale getirmeye, toplamsal barışı tesis etmeye mecburdur. Başka türlü güvenli bir gelecek inşa edemeyiz!