Terörle Türkiye'ye dayatılmak istenenler!
Dün dikkat çekmiştik. Başbakan Tayyip Erdoğan terör örgütünün yeni bir ihale aldığını, hangi güçler adına taşeronluk yaptığının bilindiğini söylemişti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuşmalara karşılık, “Terör örgütünü taşeron olarak kullanan güçler kim? Bu güçlerle siyasal iktidar ne tür bir mücadele verecek, Başbakan’ın bunu açıklaması gerekiyor” dedi.
Terör, özellikle ABD’deki ikiz kuleler olayı ile birlikte, özellikle ABD’nin en büyük savaş yöntemi haline gelmiştir. Prof. Dr. Mahir Kaynak, yıllardan beri El Kaide’nin bir marka olduğunu, bu marka ile yapılan eylemlerin istihbarat işi olduğunu söylerdi. Kaynak, son dönemlerde PKK’nın da aynı yöntemle kullanıldığını, dolayısıyla arka plana bakmamız gerektiğini söylüyor.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan da “Eli silahlı çapulcularla değil, dünya sisteminin yapısını şekillendirmeye çalışan büyük güçlerle savaşıyoruz. Esas hedef Kürtlerin, Kuzey Irak’ın ya da PKK’nın geleceği filan da değil; çatışma konusu ‘Türkiye’nin gelecekte nasıl bir ülke olacağı’ ve ‘bu bölgede liderlik rolünü üstlenip üstlenemeyeceği.’ PKK konusu, sorumluluğu birilerinin üzerine yükleyerek (İsrail, Barzani, ABD vs.) kurtulabileceğimiz bir mesele değildir. Önümüzdeki dönem tüm Ortadoğu açısından bir savaş ortamı gibi görünmektedir. PKK konusu, nasıl ele alındığına bağlı olarak Türkiye’nin iç ve dış siyasetini önümüzdeki dönemde şekillendirecektir. Temel mesele ne PKK, ne terör, ne derin devlet, ne hukuk, ne kasettir. Konu geleceğimizdir ve aklıselim gereklidir” diyor.
* * *
İngiltere’nin 20’nci yüzyılın başında, İslam dünyasını kendisine bağlı bir ılımlı halife şemsiyesinde ve dört federasyon halinde yönetmeye dayalı projesi, Kamuran Bedirhan ve Lübnanlı Sami Sulh’un hatırlatması üzerine MOSSAD’da geliştirilmiş, daha sonra da Bernard Lewis tarafından, “Büyük Orta Doğu Projesi” diye Amerikan yönetimine kabul ettirilmiştir.
Peki İngiltere bugün bu işin neresindedir?
Biz konuyu yıllar önce kamuoyuna şöyle yansıtmıştık.
“ABD’de her seçimde başkan aday adayı olan LaRouche, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD’nin devlet sekreteri Madeleine Albright’a sunduğu memorandumda, ‘Terörizmin sponsorluğunu yapan ülkeler listesine İngiltere’nin de konulması gerekir’ başlığını kullanmış ve Usame Bin Ladin’in 1996 yılının Temmuz ayında Londra’da bulunduğunu, tedavi gördüğünü, BBC ve The Independent gazetesine sık sık demeç verdiğini hatırlatmıştı.
LaRouche, Mısır’ın Müslüman Kardeşler ve El Cihad, Filistin’in Hamas, Cezayir’in İslam Ordusu, Türkiye’nin PKK’sı ve Sri Lanka’nın Tamil örgütlerinin Londra’da merkezleri bulunduğunu belirtmiş ve ABD’nin listesinde bulunan toplam 30 örgütün 6’sının Londra’daki faaliyetlerinden ve İngiltere bağlantılı eylemlerinden örnekler vermişti. LaRouche, ABD tarafından listesi çıkarılan 30 örgütten 16’sına İngiltere’nin askeri eğitim veya lojistik destek verdiğini belirtmişti.
İslam dünyasına ve Türkiye’ye Hamas gösterip ne satıyorlar diye merak etmek gerekmez mi?”
* * *
Türkiye’ye Hamas gösterip ne verdiklerini şimdi herkes görmeli!
Görmemiz gereken asıl gerçek, Türkiye’nin başındaki terör belasının artık Türkiye’yi Büyük Orta Doğu Projesi’nde ABD’nin jandarması haline getirilmek için kullanılıyor olmasıdır.
“Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanıyım, Diyarbakır bu proje çerçevesinde bölgenin yıldızı olacak” diyen bir Başbakana ve Büyükelçi Pearson’un “Erzurum’dan Bağdat’a uzanan bölge tek bir ekonomik bölge olacaktır” diye açıkladığı planı, “Mezopotamya Projesi” diye uygulamaya çalışan bir Dışişleri Bakanı’na sahip olan bir ülke olarak, Türkiye bu belanın hakkından nasıl gelebilir?