Tayyip'i üzmek Allah'ı değil; ABD'yi üzmektir!
Tayyip Erdoğan, sıkıştığı zaman başörtüsü mağduriyetini gündeme getiriyor. Son olarak eşinin üç sene önce GATA’da başına gelen bir olayı kendisi anlattı. MHP de nihayet bu istismara karşı bir şeyler yapmak gerektiğini anladı ve AKP Aydın İl Başkanı’nın Erdoğan’ı peygamber olarak gördüğüne dair sözlerini Meclis kürsüsüne taşıdı. Yine Aydın’da başka bir AKP’linin yazdığı ve camilerde dağıtılan kitaptaki şiirde de “Tayyip’i üzmek Allah’ı üzmektir” deniliyordu.
MHP’li Osman Durmuş, din istismarına suçüstü yapınca, AKP’lilerin çok öfkeleneceklerini biliyordu. Soğukkanlılığından anlaşılan budur.
Gerçekte Tayyip’i üzmek ABD’yi üzmektir! Biz bunu defalarca ortaya koyduk ama Türkler ve Arapların bir kısmı, “one minute tiyatrosu” nu yuttu.
* * *
Araplar arasında da yutmayanlar varmış!
Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesinden Bakir Saleh, 1 Şubat 2010’da yayınlanan “Türkiye ABD’nin yeni Truva atı” başlıklı yazısında, “Erdoğan’ın bütün eleştirilerine rağmen Türkiye’nin İsrail’le ortaklığı hâlâ sağlam. Araplar ve özellikle de Filistinliler Türkiye’ye dikkatli yaklaşmalı; zira Ankara’nın bölgesel politikaları ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyor” dedi,
Radikal gazetesinin tam metnini yayınladığı yazıda Saleh’in bakışı şöyle.
“AKP, seçim savaşına girmeden önce İslamcı tabanını yükselten bir tiyatroya başvuruyor. Erdoğan’ın, partisinin kazandığı yerel seçimlerden önce Davos’ta ortaya koyduğu dramatik sahne buna örnek gösterilebilir. Partinin yerel düzlemdeki politikası, İslami eğilimlere sahip halkçı tabanını korumak olarak özetlenebilir.
Bölgesel ve uluslararası alandaysa, Türkiye ABD’nin iyi bir müttefiki gibi davranıyor. ABD Türkiye’ye İslam dünyasının hassas bölgelerinde Amerikan hegemonyasını güçlendirebilecek önemli bir İslam ülkesi olarak bakıyor.”
* * *
Biz, meseleyi 5 Temmuz 2007’de incelemiştik. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Türk halkı 22 Temmuz’da ‘var olma-yok olma’seçimi yapacak. AKP’ye oy vermek, siyonizme oy vermek demektir” şeklinde özetlemişti. Biz de “AKP, ABD’nin Büyük Ortadoğu projesinin eş başkanlığını kabul ederek Türk-İslam dünyasında bir Truva atı rolünü üslenmiştir. Fakat üzücü olan şu ki AKP’nin karşısında olan kadrolar da laik-antilaik cepheleşmesi ile oyalanıyor!” tespitinde bulunmuştuk.
16 Temmuz 2007’de ise bu defa “AKP, İslâm’a karşı bir Truva atıdır!” başlığı altında konuyu ilgilenenlerin bilgisine sunmuştuk:
“ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman’a göre ‘İslâm dünyasında reform ABD’nin en önemli stratejik girişimi’ ve Türkiye’nin başarısı da bunda büyük rol oynayabilir.’
Reformun uygulayıcıları kim?
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül! Hem de Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olarak!
İslâm’ı yüreğinde hisseden bir Müslüman veya ‘dindar’ olduğu söylenen bir Cumhurbaşkanı adayı, ABD’nin İslâm’da reform stratejisi’ni uygulamaya kalkışır mı?
Erdoğan, bu konuyu izah ederken, ‘Türkiye’nin dışında bir ülkenin yaklaşımı, bölgede karşı tepki alacaktır. Bu, ABD için değerlendirmeye değer bir zenginliktir’ diyor.
Yani Türkiye’nin ABD tarafından İslâm Dünyası’na bir ‘Truva atı’ olarak sokulmayı kabul ediyor, bu rolü üstleniyor, ‘Bizi kullanın’ demiş oluyor.”
MHP bu politikayı anlamış görünüyor, CHP de anlarsa AKP’nin foyası ortaya çıkarılır.