Tayyip Erdoğan kendi devletine savaş mı açtı?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Silivri’de cezaevine kapatılan Ergenekon davası tutuklularını, Malta sürgünlerine benzetince, Tayyip Erdoğan, “1938’e dönsünler, Sayın İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu dönemdeki Tunceli sürgünlerine baksınlar. Daha ileri giderlerse vesikalarını açıklarım. Elimde mevcut” diye cevap verdi.
* * *
Basında Malta sürgünleri ile Tunceli sürgünlerinin kıyaslanması üzerinde yeterince durulmadı.
Birincisinde, İstanbul, ağırlıklı olarak İngiliz işgali altındadır. İşgal kuvvetlerinin kara birlikleri arasında Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar da vardır. Boğaz’a demirleyen işgal gemileri arasında ise Amerikan savaş gemileri de bulunmaktadır.
İngiliz işgal kuvvetleri komutanı, hükümete 145 Türk devlet adamı, asker, idareci ve aydının listesini vermiş, bunlar tutuklanarak önce Genelkurmay Başkanlığı’nın tutukevi olan Bekirağa bölüğüne kapatılmış, sonra da Malta adasına sürgün edilmişlerdir. Liste, işgale karşı direniş örgütleyebilecek isimleri kapsamaktadır.
Mustafa Kemal Paşa’yı listeye konulmaktan koruyan İtalyanlar olmuştur. İtalya, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali gerçekleşirse, örgütlenecek bir Türk direnişine yardımcı olmayı plânlıyordu.
Yaptıkları istihbarata göre böyle bir direnişi başarıya ulaştırabilecek general Mustafa Kemal idi. Bu konuda, ayrıntılı bilgi, Alev Coşkun’un “Samsun’dan Önce Bilinmeyen
6 Ay” kitabında vardır.
Sonuçta İngilizler, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’daki İngiliz subaylarını tutuklatması ve baskıları üzerine, bütün sürgünleri 1922 yılında serbest bırakmak zorunda kalmış, onlar da Ankara’ya gelerek milli mücadeleye katılmıştır.
Tunceli sürgünü ise devlet otoritesini tanımayan ve bölgede görevli az sayıda jandarmayı şehit eden silâhlı bir gruba karşı yapılan operasyondan sonra bölgedeki sivil halkın bir kısmının Anadolu’nun çeşitli illerine yerleştirilmesi olayıdır. Elbette bu operasyonda ve sürgünde büyük acılar yaşanmıştır. Üstelik bu isyanda da dışarıdan kışkırtma ve destek bulunduğu kesindir.
* * *
Deniz Baykal, Silivri tutuklularını Malta sürgünlerine benzetirken, “Sanki Türkiye işgal edilmiştir” sözünü de söyledi. Bugün kafileler halinde subay ve aydın tutuklamalarına bakılırsa, nicelik ve nitelik bakımından bir benzerlik olduğu açıktır. Burada sıkıntılı nokta, operasyonların, Türkiye Cumhuriyeti savcılarının kararı ve Türk polisi eliyle yapılıyor olmasıdır.
Tunceli operasyonu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir icraatıdır.
Bu iki olay karşısında Tayyip Erdoğan nerede duruyor? Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak, operasyon ve sürgün kararını uygulayan dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olduğu için şimdiki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı elindeki Tunceli vesikalarını açıklamakla tehdit ediyor!
Tayyip Erdoğan hangi taraftadır? Şu anda Başbakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin mi yoksa dış destekle Tunceli’de devlete silah çekenlerin mi?
Ayrıca, neden özel olarak Tunceli sürgünlerinin vesikalarını elinde bulunduruyor?
Tayyip Bey’in etrafında, bu vesikaları,
Deniz Baykal’a karşı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı bir koz olarak kullanmak gibi bir duruma düştüğünü söyleyebilecek
cesarete sahip tek bir kişi yok mudur?
Yoksa artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tamamen rayından çıkardığına mı inanmaktadır ki kendi devletinin evrakını, kendi devletine karşı kullanmak gibi bir yola başvuruyor?