''Tayyip Dede'' methiyesi...

''Tayyip Dede'' methiyesi...

Divan edebiyatında Allah''ın birliğini ve ululuğunu anlatan şiirlere "tevhid", Allah''a yalvarma, yakarma, niyaz etme maksadıyla yazılan nesir ya da nazım eserlere "münacaat", Hazreti Muhammedi övme amacıyla yazılan şiirlere "naat", padişah, sadrazam veya şeyhülislam gibi devlet adamlarını ya da dört halife ve diğer din ve tarikat büyüklerini öven şiirlere de "methiye" denilirdi.

Şairler kendilerini de överdi ki buna "fahriye" adı verilmişti. Tabii bir de "hicviye" vardı. Hicviye yazan Nefi, kementle boğdurulmuş, Nedim ise yeniçerilerden kaçarken damdan dama atladığı sırada düşerek ölmüştür.

Methiye yazanlar, methettikleri kişiler tarafından parayla, "kese kese altınla" ödüllendirilirdi. Padişahlar, şairlerin en ünlülerini maiyetlerine alır, beslerdi... Bâki gibi...

Övgü ya da yergi değil ama sadece gerçeği yazmaya çalışanlara ise pek kimse itibar etmezdi...

***

Yüzyıllar içinde oluşan bu kültür, şekiller değişmiş olsa da içerik olarak aynen devam ediyor. Hemen her dönemde, devlet adamları, makam mevki ve bol kazanç temin ettikleri gazetecileri yanlarında tutuyor. Zaten son 20 yıllık dönemde, iktidarda olanlar, önceleri tek tek gazetecilerle uğraşırken ayaklarına yer ettikten sonra medyanın çok büyük kısmını ele geçirerek yağcılığı veya yağdanlığı kurumsallaştırdı.

Nasıl ki siyasette, lideri en çok övenler, bakanlık verilerek yukarı çekiliyorsa, medyada da "gereğini yerine getirenler" ödüllendiriliyor. Bütün devlet kurumlarında durum aynı...

Yalnız, kuru sözle övmek, göklere çıkarmak, gerçekleri çarpıtarak haklı çıkarmak gibi yöntemler çok sırıtıyor. Bâki gibi büyük bir şairi nereden bulacaksınız? Zaten, övmeye programlanmış bir beyinden nesir çıkar ama şiir, hikâye ve roman çıkarmak kolay olmasa gerek..

***

Fatma Korkutata ise bu zorluğa rağmen iki yılda 81 ilin çoğunu dolaştı, çocuklarla konuştu ve onların sözlerini "Tayyip Dede" kitabında topladı.

Korkutata, eserde Erdoğan''ın çocuklarla olan sohbetlerine ve konuşmalarına da yer verdi.

Kitapta, Erdoğan''ın seçim otobüsüne aldığı çocuğu hırpalaması veya Erdoğan''a hakaret ettiği için yargılanan çocuklarla ilgili haberler yok tabii...

Korkutata, "Tayyip Dede" kitabına başlarken önce Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın çocukluğunu da kaleme aldığını dile getirerek, "Ondan sonra da bana en büyük ilham kaynağı olan ülkemizdeki çocukların Tayyip Dedeleriyle buluşmalarını gördüm. Ona ulaşmak isteyen çocukların çabalarını da gördüm. Çocuklarla konuştuktan sonra ''biz Tayyip Dedemize sesimizi nasıl duyurabiliriz'' dediler. Ben de onların sesi olmaya niyet ettim. Adana''dan Düzce''ye, Zonguldak''a 81 ilde çocuklarla tek tek görüştüm. Gidemediğim şehirlerdeki çocuklarla çeşitli iletişim araçları vasıtasıyla birebir yüz yüze görüştüm. Ama çoğu yere gittim 81 ilde çocukların duygularını mısralara döktüm. Aslında bu şiirlerin şairleri ben değilim, çocuklar. Çok yetenekliler. Onların sözlerinden ilhamla da ''Tayyip Dede'' şarkısını yazdım. Aslında bu mısraların kahramanı da çocuklar. Şarkının beste çalışmalarına da yeni başladık. Bestesi bittikten sonra bu şarkıyı en iyi okuyacak çocuklardır dedim. Yani kim okursa okusun, Tayyip Dedeleri çocuklardan duyduğu kadar mutlu olamaz. O yüzden bir grup çocuk inşallah müzik stüdyolarında kendi sesleriyle, kendi duygularıyla bu şarkıyı seslendirecekler. Klip sürecinde de istedim ki Türkiye''mizin 7 bölgesindeki çocuklarla beraber klip çekelim. Onların sevinçlerini, heyecanını, coşkusunu şarkıyı izleyen, dinleyen herkes yaşasın istiyorum" dedi...

Hani ne denir; "Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine..."

Yazarın Diğer Yazıları