Tayyip Bey ve haşeratla mücadele..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, kentte ilaçlama çalışmaları için bu yıl 23 milyon TL bütçe ayırdıklarını söyledi. Haşereyle mücadelede hedeflerinin sivrisineği uçmadan, henüz larva aşamasındayken ortadan kaldırmak olduğunu ifade eden Topbaş, “İstanbul genelinde 103 bin adet üreme ve barınma kaynağı tespiti yapıldı” dedi.
TCDD Genel Müdürlüğü de Eskişehir, Karabük, Çankırı, Zonguldak, Kayseri hatlarıyla gar sahalarında ilaçlama yapacak.
***
Bu iki haber özetini niçin bilginize sundum? Dünyada ve Türkiye’de gelişen diğer olaylara bakıyorum da onlarda da “haşeratla mücadele” bilincini görüyorum da ondan!
Mesela Samsun’un 19 Mayıs ilçesindeki British American Tobacco firmasına ait sigara fabrikasında işten çıkarılan işçilerin eylemine polis müdahale etti. İşyerini terk etmek istemeyen bir kadın çalışan sürüklenerek karakola götürüldü. Arbedede yaralananlar ise hastaneye kaldırıldı.
Demek ki yabancı şirketler ve onlar için özelleştirme programı uygulayan hükümetler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan işçileri “haşerat” gibi görüyor ve fabrikalardan atmaya çabalıyor! Bu uygulama sadece Samsun’daki fabrikaya has değildir. Özelleştirilen bütün fabrikalarda işçilere “haşerat” uygulaması yapılmıştır!
Sadece işçilere mi?
Üniversite sınavlarında şifreli soru kitapçığı hazırlamak, önce şifreyi inkar etmek, sonra skandal ortaya çıkınca, “sehven oldu” demek, 1 milyon 700 bin gence ve onların ailelerine “haşerat muamelesi yapmak” değil midir?
Hukuk sistemi, sanki devletin başında bulunan “hazerat”ın tatmin olup olmamasına endeksli!
Onlar tatmin olunca, her türlü hukuk dışı eylem neredeyse meşrulaştırılıyor.
Sınav çetesi yani devlet kadrolarını musallat olan haşerat korunuyor!
***
İşte bir haber daha:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde, öğrencilerin protesto gösterisi sırasında çıkan olaylarla ilgili olarak, 117 kişi hakkında, “Mala zarar verdikleri” ve “İzinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşünün dağıtılması sırasında kamu görevlisine direndikleri” iddiasıyla 1 yıl 9 aydan 10 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle dava açtı.
İddianamede öğrencilerin eylemleri anlatılarak “Bu durumda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve 2911 Sayılı Yasa ile sağlanan ve güvence altına alınan ’toplantı oluşturmak ve ifade özgürlüğünü kullanmak hakkı’ndan söz edilemez” denildi.
Peki dünyanın hangi hukuk sisteminde basit bir öğrenci eyleminden dolayı gençlere 9 yıl hapis isteniyor?
Veya dünyanın hangi ülkesinde 300 subay aynı anda yargılanmıştır?
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Libya’da Kaddafi rejiminin “vahşi saldırılarını” kınadı. Clinton, “Son günlerde Kaddafi kuvvetlerinin yeni mezalimleriyle ilgili alarm verici bilgiler almaktayız” diye konuştu.
Amerikan uçakları Libya’da kimin üzerine bomba yağdırıyor veya savaş gemileri kime füze atıyor? Libyalıların değil mi? Amerikalılar, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da ve Guantanamo’da haşerat temizliği mi yapıyor?
***
Atatürk, Cumhuriyet de kurulduktan sonra ilk defa İstanbul’a gelecektir. Cumhuriyet gazetesi, haberi “Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa ve hazeratı İstanbul’da” diye manşetten verir. Yazıları elle dizen mürettip, “z” harfi yerine “ş” harfi kullanınca başlık “haşeratı gelecek” diye çıkar. Gazete piyasaya dağıldıktan sonra durumun farkına varılır ve hemen toplatılır. Atatürk’ün de durumdan haberi olur. Gazetenin sahibi Yunus Nadi, Atatürk’ün karşısında durumu izah etmek ister ama konuşamaz.. Atatürk bunun üzerine, “Üzülme. Anlaşılıyor ki senin gazeteni, musahhihler bile okumuyor” der. Yani düzeltmenler..
Bugünkü Cumhuriyet değil ama gazetecilerin çoğu, Tayyip Erdoğan iktidarının fiyaskolarına Fransız kalıyor!
Haberleri saklıyorlar!