Yıllar önce Beşiktaş'ın eski başkanlarından Fikret Orman Türkiye Kupası için "Süt Kupası" yorumunu yapmıştı.
Haklıydı.
Bu kupa bu formatıyla tam bir süt kupası.
Marka değeri yok.
Heyecanı yok.
Rekabet yok.
Büyük takımlar için prestij dışında hiçbir şey ifade etmiyor.
Küçük takımların sürpriz yapma şansı mucize.
Üç beş aslanın bulunduğu bir bahçeye onlarca kuzuyu yem olarak atmak gibi bir şey bu.
Teşbihte hata olmaz denir ya; kedi fare oyunu adeta.
Dün Beşiktaş Eyüpspor'a 4, Fenerbahçe Adanaspor'a 6 gol attı.
Adeta antrenman maçı yaptılar.
Bu gece de Galatasaray.
Hafta sonu Trabzon deplasmanını düşünerek yedek ağırlıklı kadroyla çıktı, güle oynaya kazandı.
Hakkını verelim. Ümraniyespor tüm gücüyle mücadele etti ama eti ne, budu ne!
Gücü bu kadar.
Üstelik 23 dakika 10 kişi oynamak zorunda kaldı.
Gerçi Barış Alper'in kendi kalesine attığı golle umutlandılar ama nereye kadar.
Galatasaray biraz vites yükseltti, 4 attı.
Az daha zorlasa en az 6 atardı.
Barış Alper, Tete, Abdülkerim ve penaltıdan Halil skoru belirleyen isimler oldu: 4-1
Bu maçların sonucu daha maç başlamadan belli zaten.
Ağır siklet bir boksörle hafif siklet bir boksörün aynı ringe çıkması gibi.
Haksız rekabet.
Heyecanı yok.
Sürpriz olması mucize
Heyecanı, rekabeti, sürprizi olmayan kupaya kamu bankası dışında kim sponsor olur?
Olmuyor.
Olanda ya hatır gönülle, ya da yukarıdan talimatla oluyor.
Neyse ki, futbolumuzu yönetenlerin aklı yıllar sonra dank etti ve önümüzdeki sezon Türkiye Kupası'nda Şampiyonlar Ligi formatının uygulanacağı açıklandı.
Nihayet.
