Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mustafa Hakan ÜNSER
Mustafa Hakan ÜNSER

KIBRIS

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT); Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Özbekistan’ın üye olduğu ve Macaristan’ın, KKTC’nin ve Türkmenistan’ın ise gözlemci üye oldukları Türk devletlerinden oluşan uluslararası bir kuruluştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 11 Kasım 2022’deTürkiye’nin teklifiyle 9. Türk Devletleri Teşkilatı Semerkant Zirvesi’nde gözlemci üye olarak kuruluşa kabul edildi. Bu iyi bir gelişme bizim açımızdan; ancak kuruluşu, sürekli gelişme göstermesi, çalışma konuları ve düzenlediği on bir zirve ile Türk dünyasında heyecan yaratan bu değerli kuruluşun üyesi olan Kazakistan, Özbekistan ve gözlemci üye olan Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıyıp büyükelçi ataması bir o kadar hayal kırıklığına neden oldu.

Geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar BM’de ve TDT zirvesinde KKTC’nin tanınması için konuşmalar ve çağrılar yapmış olsa da bu yeterli değildi. TDT üyesi ve gözlemci üye ülkelerin Güney Kıbrıs’a büyükelçi atamaları konusunda ne cumhurbaşkanından ne de aksakal Binali Yıldırım’dan bir açıklama geldi. Yeni anayasa talep eden ve her fırsatta mevcut anayasamızda yer alan vatandaşlık tanımı üzerine eleştirel açıklamalar yapan bu ikili konuyla ilgili bir paylaşım yapmışlar mı diye sosyal medya paylaşımlarına baktım, orada da bir şey yok. Tabii ki uykularının kaçtığını sanmıyorum ama bari tutarlılık adına bir şeyler söylerler diye umuyordum. Bunlara rağmen KKTC’nin gözlemci üye olması bile çok önemlidir.

Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde Mehmet Ali Güller bu büyükelçi atamalarını AB’nin “stratejik ortaklık” kapsamında vadettiği 12 milyar Euro‘luk yatırıma bağlıyor. Tek neden bu olmayabilir ama Batı’nın Rusya’nın ve şimdi de Amerika’nın bölge için planlarının olmasına şaşırmamalıyız. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren stratejik bölgelerin büyük güçler tarafından paylaşılmasına “büyük oyun” adı verilmiştir ve günümüzde batı emperyalizmi AB kimliğiyle gözünü yeniden Türkistan’a dikmiş ve büyük oyunu tekrar başlatmış gözüküyor.

Bugün geldiğimiz noktada TDT üyesi ülkeleri suçlamak kolaya kaçmak ve gelişmeleri anlamamak demektir. TDT üyesi ülkeleri suçlamadan önce bizim hükümet ne yaptı ne yapmadı diye kendimize bakmalıyız. Hükümetimiz Kıbrıs için çözüm üretememiş, tezleriyle TDT üyelerini bile ikna edememiştir. Kıbrıs başta sanal kumar, kumar ve bazı diğer hoş olmayan işlerin merkezi olmuştur.

Geçtiğimiz Kasım ayında AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josef Borrell, rahatsızlıklarını yaptığı yazılı bir açıklama ile belirtmiş ve açıklamasında KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın Bişkek’te düzenlenen TDT zirvesine dahil edilmesini “KKTC’yi meşrulaştırma” girişimi olarak nitelemişti. Bu gelişme göz ardı edilmeyecek ve önlem alınması gereken bir gelişmeydi. Şahsen belirli mevkilere gelen insanların tesadüfen oralara gelmediğini böyle önemli gelişmeleri görmemelerinin ya da hissetmemelerinin mümkün olmadığını şayet oluyorsa “taammüden” olduğunu düşünürüm.

En başta TDT Aksakallar Konseyine bu konulardan bihaber ve bigâne Binali Yıldırım’ın atanması, onun tasfiye edilmesi için bulunmuş bir yoldur. Bu atama bile AKP hükümetinin teşkilata karşı ciddiyetini ortaya koyuyor aslında. Diğer Türk devletlerinin yönetimleri de çok farklı değil. TDT’nin kuruluşu ve faaliyetlerini mevcut yönetimlere rağmen, artık durdurulamayan bir arzunun ve iyi niyetli Türklük bilinci olanların bir başarısı olarak görüyorum.

Milletten gizli bir şekilde yürütülen yeni anayasa çalışmaları gibi, yine milletten gizli yürütülen yeni açılım gibi burada olanlar da gizli bir şekilde mi yürütülüyor? GKRY NATO’ya da girecek mi? Kıbrıs’ta örtülü bir taviz mi var? Yoksa Cumhur İttifakı’nın dış politikası Mavi Vatan, Doğu Akdeniz politikaları çöktü mü? Ortadoğu’da olan gelişmeler! sadece Türkiye’de açılım yapıp bebek katilini dışarı çıkarmakla yetinmeyip KKTC’nin de sonunu getirecek bir paket program mı?

Cumhurbaşkanı, aksakallı, AKP’nin yeni kurduğu Türk devletleri ile ilişkiler başkanı ve dışişleri bakanı derin ve anlamlı (!) bir sessizlik içerisindeler. Asıl fikrini merak ettiğimiz ittifak ortakları da adeta komada gibi sessizler.

Batı çeşitli kuşak projeleriyle yapmaya çalıştığı şeyi, şimdi de AB üzerinden Çin ve Hindistan’a ulaşma gayretleriyle devam ettiriyor. Bölgeye vaatlerde bulunuyor, taraftar devşiriyor. Biz ne bir şeyler vaat edebiliyor ne de gelecek sunuyoruz; çünkü ekonomik sıkıntılar ve iktidarda kalma hırsı, milli davalarla ilgilenmemize engel oluyor.

Kıbrıs ve Türkistan için TDT’ye vizyon sahibi, diplomat kişilikli bir Türk milliyetçisini atayacak bir iktidar gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları