Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mustafa Hakan ÜNSER
Mustafa Hakan ÜNSER

Yenilenme

Demokrasilerde hükümet etmek için ülkenin problemlerine çözüm öneren siyasi partiler projelerini parti programları şeklinde seçmene sunarlar. Normal şartlarda seçmen parti programları ile ülkenin o zamanki ihtiyaçlarını karşılaştırır ve uygun gördüğünü seçer. Böylece hükümetler değişir. Bu şekilde ülke, yönetimi yenileyerek yoluna devam eder. Bunun sonu yoktur. Hükümetler duruma göre sağdan sola oradan koalisyonlara geçebilir, sağlıklı olan budur. Demokrasilerde temel düstur ihtiyaç hasıl oldukça hükümeti değiştirebilmektir.

Projelerin süreçleri de benzer şekilde işler. Onlar da bazen değişik nedenlerle düzeltilmek ve yeniden gözden geçirilmek durumunda kalırlar. Yenilemeler her aşamada olabilir. Değişen ihtiyaçlar, karşılaşılan sorunlar ve üst yönetimlerin aldığı yeni kararlar mevcut yapıyı yenilemek için sebeplerdir; ama sebep ne olursa olsun yenilikler bir tıkanma, ilerleyememe durumunda yapılırlar.

Devlet imkanlarını eline geçiren ve hükümet etmek için proje ortaya koymak ve yürütmenin üzerinde birçok imkâna sahip olan partiler ağırlıkla kişisel ihtiraslar nedeniyle makamları bırakmak konusunda isteksiz davranıyorlar ve güçlerini çoğu zaman bu açıdan uygunsuz kullanıyorlar. Esasen devasa devlet imkanlarını parti ve makamlarını korumak için kullanmak ahlaki bir meseledir; bu yola meyleden iktidarlar ülkeleri için büyük sorunlara sebep olurlar.

Siyasi hayatımızda devlet imkanlarıyla siyasi manevralar yapılması sürpriz değil ama giderek daha kanıksanır oldu. Artık devleti yönetenler herhangi bir şekilde tutarlılık kaygısı taşımıyorlar.

Son olarak iktidar partisi AKP'nin kongresi, liderlerinin ve yöneticilerinin milletvekili istifaları ve transferleri hakkında daha önce sarf ettikleri sözler ile aksi görüntülere sahne oldu:

17 Aralık 2013 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan partisinden istifa eden bir milletvekili için “Niye üzüleyim? Şimdi gönül şunu arzu ederdi; Bir insan eğer bir partinin bayrağı altında seçime giriyorsa, ondan sonra o partiyle beraber hareket eder. Ayrılıyorsa da sadece partiden ayrılmaz. Eğer dürüstse o zaman parlamentodan ayrılır, milletvekilliğinden ayrılır, çünkü bağımsız olarak parlamentoya gelmiş birisi değilsin. Olması gereken şey aslında işin ahlaki yönü bunu gerektirir. Ama tabi bu herkese nasip olan bir şey değil.” demişti.

Mayıs 2020'de Devlet Bahçeli'nin milletvekili transferleri hakkında “Siyasi Etik” çıkışına AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, Twitter hesabından yaptığı "Halkın tayin ettiği milletvekillerinin temsil ettiği siyasi iradenin çeşitli oyunlarla; ahlaka, demokrasiye aykırı şekilde değiştirilmesine, pazara çıkartılmasına imkân vermeyecek bir hukuki çalışmayı MHP ile birlikte yürütmekteyiz" açıklamayla destek vermişti.

Şimdi yaptıkları milletvekili transferleri üzerine sormak lazım: Çok iyi yönetiyordunuz, uçuyorduk, kaçıyorduk, dünya lideriydik ne oldu da geçmişteki kendi açıklamalarınıza rağmen bu yola tevessül ettiniz? Niyetiniz nedir? Yakınlarda seçim de yok. İktidar nasıl bir çıkmaza girdi de bu transferlere gerek duydunuz?

Zordasınız, çare arıyorsunuz, bunu anlıyoruz. Niyetiniz anayasayı mecliste değiştirecek ve erken seçim kararını alacak rakama sahip olmak ve bu sayede tek adamlık ve AKP hükümetlerini devam ettirmek.

Girdiğiniz bu yol, sizi daha iyiye götüremeyecek. Transfer ettiklerinize verdiğiniz makamlar en çok sizi destekleyenlere haksızlıktır. Bu haksızlıktan doğan rahatsızlık, listeler açıklanınca salonun boşalmasıyla kendini belli etmiştir. Transfer olanlar AKP'nin 23 yıllık icraatlarına ortak olmuştur. AKP de bu transferleri gerçekleştirerek oy dolandırıcılığına ortak olmuşlardır.

Transfer olanlara sorulacak çok soru var ama artık gereksiz… İstifa metinlerinin hemen hepsini dikkatlice okudum. Bir tanesinde bile acaba haklı olabilir mi diye duraksamadım.

Beni en çok ilgilendirenler milliyetçi kimliğiyle siyaset yapanlardır. Tamam, kimsenin elinde milliyetçilik ölçer bir cihaz yok, kimse de onay makamı değil; ama sadece milliyetçiyim demekle de olmuyor. Adama sorarlar milliyetçisin de peki ne yaptın, senin yaptığını yapan sosyal demokratlar, liberaller de var diye. Ben bu millet için bıyık bıraktım demeyin kimse yemez. Söylemden eyleme geçmeyen göstermelik milliyetçiliğin sonuçları olacaktır.

Ayrıca bir kere milliyetçiyim deyince sonsuza kadar ne yaparsanız yapın hangi partide olursanız olun hep milliyetçi kalınıyor mu? Milliyetçilik kronik midir?

İktidar değişmiyor, proje değişmiyor, sadece görüntü değişiyor. Kendilerine göre buldukları üç beş isimle yenilenme değil, makyaj yapılıyor.

Sonuç şu rahatlıkla söylenebilir ki; ikinci açılım projesini başlatan ve her ne hikmetse milliyetçi geçinen ve milliyetçilikten geçinenlerin desteklediği veya cirit attığı AKP kongresinin vadettiği yenilenmenin pek çok yaşamsal sorunu olan bir insana yapılmış ağır bir makyajdan öteye geçmeyeceği aşikardır.

Yazarın Diğer Yazıları