Sorumluluk Başbuğ'un omuzlarındadır

Babamın vefatından dolayı gerek İstanbul’da gerekse Trabzon’un Maçka İlçesi’ne bağlı Ocaklı köyündeki cenaze törenlerine bizzat katılan veya telefonla arayan, mesaj gönderen, cenaze sonrası ziyaret eden, mevlide katılan bütün akrabalarımdan, Ocaklı köyü halkından, dostlarımdan, arkadaşlarımdan, okurlarımdan, gazeteye gelen gençlerden Allah razı olsun.
Değerli dostlar, hem babamın vefatı hem de küçük bir kaza sonucu sol kolumun askıda olması sebebiyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un 30 Ağustos Zaferi dolayısıyla düzenlediği davete, katılacağımı bildirdiğim halde katılamadım.
Buradan, Başbuğ’un şahsında, büyük Türk Milleti’nin ve onun şanlı ordusunun zafer bayramını kutluyorum.
Bu vesileyle, devir teslim töreninde eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un yaptığı konuşmalar üzerinde durmak istiyorum.

* * *

Büyükanıt, daha önce de defalarca söylediği gibi “Türkiye’nin kurulduğu günden beri böylesine ciddi tehlikelerle aynı anda karşı karşıya kalmadığını” hatırlattı ve “Ülkemizin ulusal, üniter ve laik yapısını bozmak, birliğini ortadan kaldırmak ve sonuçta bölünmeye hazır bir Türkiye görmek isteyenlerin var olduğu bir gerçektir” dedi.
Başbuğ ise “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet temeline dayanmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, Mustafa Kemal’in çizdiği Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin kollanması ve korunmasında her zaman taraftır” dedikten sonra “Yaşamakta olduğumuz küreselleşme çağında, küreselleşmeye toptan karşı çıkarak, ülkeleri küreselleşmenin dışında tutmaya çalışmak gerçekçi bir yaklaşım değildir. Önemli olan, ulusal menfaatlere ve ulusal kültüre zarar vermeden, küreselleşmenin içinde yer almaktır” tespitinde bulundu.
Başbuğ, ABD ile ilişkiler konusunda “Türk Amerikan ilişkileri iki ülkenin ortak değerleri üzerine inşa edilmiştir, köklüdür ve tarihidir. Bugün bu ilişkiler, iki ülke için her zaman olduğundan çok daha önemlidir. Türkiye’nin ABD ile olan ilişkileri, belirli bir konuya bağlanamayacak kadar geniş ve kapsamlıdır” dedi.
Başbuğ, AB ile ilişkiler konusunda da “Türk Silahlı Kuvvetleri için; Avrupa Birliğine tam üyelik, ATATÜRK’ün amaçladığı ‘çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma’ doğrultusunda, önemli bir araç anlamını taşımaktadır. Bu süreçte AB’den beklentimiz Türkiye’ye diğer ülkelere olduğu gibi eşit davranılması ve Türkiye’den ulus devlet ve üniter devlet yapısını zayıflatabilecek isteklerde bulunulmamasıdır” görüşünü açıkladı.
Başbuğ, “Sosyal devlet niteliğinin zayıflamasının toplumları cemaatleşmeye ittiği de bir gerçektir. Bu kapsamda giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Ancak bu sosyal gerçek doğru analiz edildiği takdirde, bu oluşuma karşı alınacak tedbirlerin başarı şansı olabilir” tespitinde de bulundu.

* * *


Bizim, Türk ordusunun başkomutanına güvenimiz tamdır. Fakat bir hususu belirtmeliyim.
Türkiye’yi etnik ve dini temelde parçalamayı öngören küreselleşme ve globalleşme gibi projeler, Amerikan kaynaklıdır. Yine Ilımlı İslam adı altında Türk Milleti’ni cemaatleştirip koyun gibi gütmeye çalışan grupların arkasında da küreselleşmenin aktörleri vardır.
Bu durumda, hem NATO sistemi hem de BOP ve AB gibi küreselleşmenin alt projelerinin içinde yer alarak, Türkiye’nin bağımsızlığını, milli, üniter ve laik yapısını korumak mümkün değildir.
Elbette Başbuğ da bu fotoğrafı görüyordur. Ancak, Türkiye’nin kendi rayından çıkarıldığı, milli devletin ekonomik alt yapısının ortadan kaldırıldığı, milli güç unsuru olan ekonominin Türkiye’yi parçalamak isteyen güçlerin eline geçtiği, vatan topraklarının satılmakta olduğu bir gerçektir. Bu çelişkiden Başbuğ tek başına sorumlu değildir ama tarih önünde sorumluluk şimdi onun omuzlarındadır.
Allah yardımcısı olsun.

Yazarın Diğer Yazıları