“Size kaç lâzımdı?”

Anketlerle kendinizi, yakın çevrenizi ve partizanlarınızı kandırabilirsiniz ama toplumun genelini asla…

Kamuoyu yoklamalarının bilimsel yönünü inkâr eden yok… Bu işi çok ciddi yapanlar da var, para için siyasete kurban edip içerideki işbirlikçilerle birlikte kurumları çarpanlar da…

Bugün adı bilinen firmaların basitçe arşivleri taransın, pek çoğunun seçim sonuçlarının çok uzağında kaldıkları görülecektir… Yine de mesele aynı zamanda ‘fatura kesme’ meselesi olması dolayısıyla varlıkları sürecektir… Sicillerde hiçbir falso yokmuş gibi piyasada pişkin pişkin dolaşma devam edecektir…

Altını çizmiştik: Kamuoyu araştırmaları, sadece bilimsel bir teknik değil, aynı zamanda propagandanın bir parçası... Ülkemizde bu işi çok ciddi yapan firmalar olduğu gibi 'farklı' yapan firmalar da var...

Kritik zamanlarda veya seçim öncelerinde 'kamuoyu eğilimini ölçmek'ten ziyade 'kamuoyunu yönlendirmek' de kimi anket firmalarının fonksiyonları arasında... Bir de içeriye gaz vererek, ayakları yerden kesmek, bir nevi aile içi dolandırıcılık!..

Burada kimin hangi amaçla bu piyasada var olduğunu anlamak için mutlaka eski anket sonuçlarını da beraber incelemek gerekiyor... İşte o zaman gerçekler sırıtıyor...

Sadece şu son seçimler bile incelense –istisnalar dışında- nasıl bir aldatma düzeninin var olduğu anlaşılır…

***

Kimi anketçiler sahaya bile inmiyor… Kehanetler, tamamen merdiven altı imalatı!..

Kimi, sipariş verenin arzu ve beklentisini okşayacak sonuçları veriyor… Tıpkı o replikteki, “Senin adın ne?” sorusuna “Siz neyi uygun görürseniz efendim” cevabı gibi… Bir başka örnekle “İki kere iki kaç eder?” sorusuna “Siz kaç lâzımdı” şeklinde verilen cevap gibi…

Bu işi namusuyla yapanlara tabii ki sözümüz yok… Onlar bu mesleğin onurunu koruyalım derken haksız rekabetin belki de kurbanı oluyorlar…

Anketler, var olanı görmeye ve geleceği doğru kurgulamaya yarayan bir teknik yerine kişisel veya kurumsal pazarlamanın, daha doğrusu ‘geçici narkozlama’nın yöntemi olarak uygulandıkça itibarsızlaşmaya devam edecektir…

***

Anketçiler, ‘başarısızlığı gizleme’, ‘partiye veya lidere aday pazarlama’, ‘bireylerde acaba bir ben mi yanlış düşünüyorum duygusu oluşturma’, ‘gerçeğe aykırı manipülasyon yapma’, ‘olmayanı varmış gibi sunma’ yolunda faaliyet gösteremez… ‘Tamamen duygusal’ gerekçeler maalesef bu alanı dürüst çizgiden uzaklaştırıyor…

Yine rakamlar vermeye devam edecekler ve medyada şöyle başlıklar göreceğiz: Filancaya sandıktan şok... Falanca eriyor... Şu toparlıyor... Bu dış kulvardan atağa geçti... O koptu geliyor!..

Belli ki anket piyasada bu türden propaganda çalışmaları eksik olmayacak... O hâlde hangi firmadan hangi sonuçlar gelirse gelsin, o firmanın eski seçimlerle ilgili yayınladıkları rakamları yan yana getirip ona göre değerlendirme yapmak gerekiyor...

Gördüğünüz ve bundan sonra da göreceğiniz ‘oy oranı, görev onayı, memnuniyet oranı’ gibi sonuçların çoğu palavra ve kurgudan ibaret… Kimi koltuğu korumak, kimi kendi seçmenine sunî heyecan vermek, kimi tekrar adaylık için karar vericilere göz kırpmak, kimi de güçlüden yana olmayı karakter hâline getirmiş seçmeni etkilemek adına girişilen Sülün Osman türü faaliyetler bunlar… Açıkçası, çoğu gerçek toplumsal karşılığı ifade etmeyen organize işler!..

Yazarın Diğer Yazıları