Size inanırdık belki ama…
Birisi Fethullah Gülen hareketinin görevlendirme girişimiymiş!.. Kendisini birkaç defa milletvekili yapan Fethullah Gülen'dir herhalde!.. Diğeri MHP'yi CHP'leştirecekmiş!.. Muhtemelen CHP'yle ortak cumhurbaşkanı adayını o çıkarmıştır!.. Öbürünün ise dâvâsı Yargıtay'daymış zaten aday olma hakkı yokmuş!..
Siz 'suçlular'ı tek tek isimlendirmeyince insanlar karıştırdı; hangisi partiyi CHP'leştirecekti, hangisi cemaatin adamıydı, hangisi Kolombiya casusuydu, hangisi Pigmelerin, hangisi Aborjinlerin sızdırmasıydı!.. Sadece üçüncüyü, yani 'dâvâsı Yargıtay'da' olanı anlayabildik… Zaten o da Rusya'nın adamıymış, tayini MHP'ye çıkmış!..
***
Size inanırdık belki ama… Daha önce CIA, Mossad ve bilumum istihbarat örgütleriyle bağlantılı diye anlattığınız, Genel Başkan adayı olamaması için -ikâmet etmediği ilçeden üyeliğini gerekçe yaparak- hakkında sahtekârlık dâvâsı açtırdığınız, yetmedi toplantılarını bastırdığınızı kişiyi daha sonra sanki bütün bunlar yaşanmamış gibi milletvekili yapmasaydınız eğer!..
Size inanırdık belki ama… 'Resmî' yayın organınızdaki elemanlarınıza o kişi hakkında zamanında "ülkücü hareketin değerlerinin istismarcısı, karanlık ilişkilerinin hesabını veremeyen tahrikçi, CIA'nin adamları ve PKK'lılarla Kürdistan toplantıları yapan, mikser, gözü dönmüş vazifeli, AKP'lilerle MHP'ye karşı işbirliği içinde, yalancı, fotokopici profesör, MHP'yi değil sen git AKP'yi karıştır, sana MHP üzerinde operasyon yapman için para verenleri biliyoruz" gibi akıl almaz iftiraları yazdırıp, yıllar sonra ihtiyaç duyduğunuzda o kişiyi Genel Başkan Yardımcısı yapmasaydınız eğer!.. Sizin teknolojiyle aranız iyi olmayabilir, insanları unutkan zannedebilirsiniz fakat ne yazık ki arşivler ortada…
Size inanırdık belki ama… Rakipli son büyük kurultayda, rakibiniz hakkında yine o 'resmî' yayın organınızda 'cemaatin adamı' yayınları yaptırmasaydınız eğer!.. AKP'lilerin bile artık cesaret edemedikleri 'yolsuz' suçlamalarını dönemin Teşkilat Başkanı ve Genel Sekreteri ağzıyla çarşaf çarşaf yayınlatmasaydınız eğer!.. Ve daha sonra o kişiyi tekrar tekrar milletvekili seçtirip, yetmedi Meclis Başkan Vekili yapmasaydınız eğer!..
Size inanırdık belki ama… Partiden seçim başarısızlığının faturasını kendisine kesip partiden on yıl uzaklaştırdığınız, yeri geldiğinde adını bile anmaktan imtina edip, işi hafifleştirmek için "O sarışın çocuk" diye söz ettiğiniz kişiyi 'mevsim'i geldiğinde yine yanınıza alıp Genel Başkan Yardımcısı yapmasaydınız eğer!..
Size inanırdık belki ama… Kesinlikle il başkanı yaptırmayacağınız, fitneye devam ederse üzerine 'üç-beş tosun' salacağınız kişiyi yine sanki bütün bunlar yaşanmamış, hafızalar kilitlenmiş gibi birkaç yıl sonra il başkanı yapmasaydınız eğer… Parti ve Ocak teşkilatlarına girişlerini yasakladığınız, haklarında bir yığın ifadeler kullandığınız kişi ve kişileri MYK'ya seçmeseydiniz eğer…
***
Bir gün her şey ama her şey geride kalacak… Hayatın gerçeği bu… İşte o yüzden şimdiden dönüp bakmak lâzım "Ben geriye ne bırakıyorum?" diye… Birbirine güvenen insanlar, kardeşlik duyguları her duygunun önüne geçmiş yol arkadaşları, birbirlerine zaman zaman kızsalar her an kucaklaşabilecek yüzleri kalan, ateşle imtihanı iyi vermiş bundan sonra da verebilecek olan insanlar mı? Yoksa siyasî hırslarla iftira kültürünün kardeşliğe baskın geldiği, insanların aralarına duvarların örüldüğü, hasımlardan esirgenen lâfların ülküdaşlara acımasızca sıralandığı, aynı yolda yürümekten utanan insanların çoğaldığı ve bu yüzden birçoğunun ya kenara çekilip ya da bir başka yere savrulmak zorunda kaldığı yapı mı?
Bu çirkin fotoğraf şu soruları haklı kılıyor maalesef: Kendi insanlarına bu kadar hakaret eden ve onları 'düşmanın adamı' pozisyonuna sokan, sonra da işine geldiğinde makamlara oturtan 'çift kişilikli' siyaset tarzının, Türkiye'deki diğer insanlar nezdinde herhangi bir inandırıcılığı olabilir mi? Yani seriye bağlanmış yenilgilerin bir sebebi böylece ortaya çıkmış olmuyor mu? Bu kültürün egemen olduğu yapının, bırakın partilileri, diğer seçmenleri 'ülkeyi birlik ve beraberlik içinde yönetme yeterliliği' konusunda ikna etmesi, bu vasattan iktidar projesi çıkarması mümkün mü?
***
Hiç kimsenin garantisi yok… Bugün 'bozkurt' diye seslenilen, en küçük bir itirazda ya da adaylık düşüncesinde derhal 'tilki'ye dönüşebiliyor!.. Vaziyete göre daha sonra 'bozkurt' kadrosuna tekrar terfi edebiliyor!.. Bazen ülke için doğruları ifade ederken bile insanların sizlere güvenmeyişinin sebepleri nasıl da anlaşılıyor değil mi?
Yukarıda isim vermeden bahsettiğimiz ama işin içindeki herkesin bir çırpıda anladığı kişilerin çoğunu tanırız… Bu ithamları asla hak etmiş kişiler değiller… Çoğuna kefiliz… Dönemsel pozisyonları onları sizin gözünüzde ve dilinizde 'hain' veya 'ajan' yaptı!.. İş artık mizah sınırlarını zorluyor!.. Lütfen dönüp bakın geriye, neyi, hangi kötü alışkanlığı miras bırakıyorsunuz? Bir kere daha dönüp bakın geriye "Bizim sözlerin ağırlığı nerede tükendi de bugün bir şey ifade etmiyor?" diye… Arşivler ortada…
Size belki inanabilirdik ama… Ama olmuyor işte!.. İnanan yerlerimiz kötü ağırıyor!..