Siyasette iç kurgu ve dışarıda olanlar!

Yargıtay''ın Canan Kaftancıoğlu ile ilgili mahkûmiyet kararlarının bir kısmını ve siyasi yasak kararını onaylaması, AKP yönetiminde bulunan Şamil Tayyar tarafından "Seçim süreçleri böyledir. Ordu ve yargı dahil bürokraside çoğunluk izler, havayı koklar, ona göre pozisyon alır. ''Bizden'' dediğin kadroların ''kimden'' olduğunu başın dara düşünce anlarsın. Özetle; Kaftancıoğlu kararındaki ince işçilik, ne çok şey anlatıyor?" diye yorumlandı.

Bu sözler, yargıda bugüne kadar yapılan siyasi kadrolaşmasının güven verici olmadığını zira bürokrasinin her zaman yeni duruma göre tavır değiştirdiğini, AKP kadrolarının seçimden sonra yargılanacağını öngören bir öngörünün ürünü...

Tayyar''ın "Kaftancıoğlu kararındaki ince işçilik" sözü ne anlatıyor peki?

Tayyip Erdoğan hakkında verilen mahkûmiyet ve siyasi yasak kararı, Türkiye''ye ne anlatmışsa onu mu anlatıyor?

Yani bu karar, Tayyar''a göre Kaftancıoğlu''nu parlatma kararı mıdır; yargı kararları, siyaseti tanzim etmek için mi kullanılıyor?

***

Türkiye''de siyasetin bütünüyle kontrol altında olduğunu, kontrol dışı kalan unsurların da çeşitli müdahalelerle istenilen zemine çekildiğini artık herkes kabul etmeye başladı... Sadece siyasete müdahale edenin hangi güç olduğu konusunda rivayet muhteliftir...

Yalnız Erdoğan''ın hapsedilmesi yani mağdur edilmesinden sonra siyasi yasaklarının veya önündeki engellerin CHP, Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından tek tek kaldırılması sürecine müdahil olanların gerek kurum gerekse kişi olarak isimleri bellidir...

Siyasetin satranç oyununa benzer hamlelerle düzenlenmesi, sonuçta kimin işine yarıyor ona bakmak gerekir...

Soru şudur: 20 yıllık AKP iktidarı, Türkiye ve dünyada kime yaramıştır, kime kaybettirmiştir?

AKP''nin Irak, Suriye, Libya politikaları ve Arap Baharı''nı İstanbul''da örgütlemesi kimin işine yaramıştır?

Cevabı, sürecin başından beri yazıyorum... Sorarak ifade etmekteki maksadım, herkesin süreci kendi birikimiyle değerlendirmesini sağlamaktır.

***

Küresel planlama ile ülke planlaması arasındaki bağlantıyı görmeden bu sorulara cevap verilemez.

Meselâ, daha işin başında Taliban''ın bir ABD kuruluşu olduğunu söylüyorduk. Şimdi ABD, Afganistan''ı kendi örgütü olan Taliban''a bıraktı değil mi? Üstelik ABD''de Kongre üyelerine gönderilen ve Pentagon tarafından da doğrulanan bir raporda, Afganistan''da 7 milyar dolar değerindeki Amerikan askerî teçhizatının Taliban''ın eline geçtiği kabul ediliyor

Peki işin başında Taliban''ın bir Amerikan örgütü olduğu kabul edilseydi, Afganistan bugünkü duruma düşer miydi?

***

Daha yakın bir örnek vereyim... ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland, "ABD, Suriye''nin kuzeydoğusunda IŞİD''den kurtarılan ve hükümetin kontrolü dışında kalan bölgelerde bazı yabancı yatırımları yaptırımlardan muaf tutacak." diye açıklama yaptı.

ABD, bölgedeki PKK/YPG güçlerine geçen yıldan veri "helikopter eğitimi" de veriyor!

IŞİD de ABD''nin çok amaçlı bir örgütüydü... Hem İslam ile terörü özdeşleştirdiler hem IŞİD sayesinde Suriye''nin kuzeydoğusuna yerleştiler, hem de bu bölgede yaşayanları, korkutup Türkiye''ye sürerek, Türkiye''nin nüfus yapısı ile oynama sürecini başlattılar.

Peki sonucun böyle olacağını söyleyenlere, başından beri ne deniliyordu?

***

İş o kadar komik bir duruma geldi ki Suriye''deki sivil toplum kuruluşları ve gazeteciler, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği''ne Türkiye''nin mültecileri geri gönderme planını engelleme çağrısı yaptı. Açıklamada Erdoğan''ın açıkladığı adımın, Suriye''de Kürtlerin yaşadığı bölgelerde "demografik yapıyı değiştirmeye yönelik" olduğu öne sürüldü!

Şu işe bakar mısınız? Nereden nereye... Türkiye''nin bozulan demografik yapısı kimin umurunda...

Kısacası, içeride siyaset yeniden kurgulanıyorsa, dışarıda oynanan asıl kurguya bakmak lâzım...

Yazarın Diğer Yazıları