Sıra Türk askerini, Türkiye’nin aleyhine kullanmaya mı geldi?
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin TBMM’de basın toplantısı yaparak “Suriye’nin rejimi ne olursa olsun bu ülkeyle dost olması ve dost kalması Türkiye’nin jeopolitik ve jeokültürel kaderidir” dediği dakikalarda Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Servet Yörük ile birlikte Suriye sınırındaki birlikleri geziyordu. Kıvrıkoğlu, Kilis’teki konteyner kentte inceleme yaptıktan sonra Suriye sınırına sıfır noktadaki Öncüpınar 4’üncü Hudut Bölük Komutanlığı’na giderek askerlerle birlikte öğle yemeği yiyordu
Yeniçeri ise konuşmaya devam ediyordu:
“AKP iktidarı bölgede meydana gelen olaylar karşısında milli ve tarihi bir duruş ortaya koymayarak küçük ABD rolü oynamak gibi tehlikeli bir yol tutmuştur. AKP iktidarının Lozan ve diğer uluslararası anlaşmaların değil de Obama’nın istekleri doğrultusunda Türkiye’nin dinî azınlık politikasını ele alması ise vahim bir hatadır...”
***
Görünen şu ki AKP iktidarı son günlerde Amerika’dan fazla Amerikancılık yapmaya başladı. ABD, Suriye’ye askeri müdahaleyi düşünmüyor ama AKP iktidarı, “Bir an önce uluslararası müdahale için karar verilsin de ben de Türk askerini Suriye’ye sokayım” derdinde...
Oysa savaş, silahtan önce bir psikoloji işidir. Herkes kendi vicdanını sorgulasın? Şu anda 20-22 yaşında silah altında bir genç olsanız, Suriye’ye müdahale edecek birliğin içinde olmak ister misiniz? Veya kim ister?
Türkiye’nin uzun süreden beri Suriye ile hiçbir meselesi yoktu. Suriye’deki olaylar ise Suudi Arabistan, Lübnan’daki Hariri ailesi ve Türkiye üzerinden silahlandırılan bir güruhun, resmi güçlere saldırması ile başladı... Yani Suriye terörle mücadele ediyor... AKP iktidarı ise meşru güçlerin yanında olmadığı gibi teröristlere ev sahipliği yapıyor. Fakat liderleri bir istihbarat operasyonu ile öldürülen Suriye Kürtlerini buna rağmen kışkırtamadılar! Oysa Suriye üzerindeki operasyonun hedefi, Suriye’nin kuzeyinde, Kürtlerin yerleşik olduğu Kamışlı bölgesini Irak’taki Kürt özerk bölgesi ile birleştirerek, denize ulaşmış bir bağımsız Kürdistan yaratmaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin elinde bu konuda yeterince bilgi vardır.
***
2004 yılı başında Kamışlı bölgesinde bir isyan çıkmıştı. İsyan Kamışlı’da bir stadyumda başladı deniliyordu ama, Kürt nüfusun yoğun olduğu her yerde aynı anda bir kalkışma başlatılmıştı. İsyanın arkasında ABD ve İsrail vardı ama taşeronluğunu Barzani ve Hoşyer Zebari yapıyordu.
Olaylar başlamadan iki gün önce Baas Partisi’nin kuruluşunu protesto gösterilerinde bir Amerikalı yakalanmış, sorgusunda ABD’nin Şam Büyükelçiliği üçüncü katibi olduğu anlaşılmıştı...
Üçüncü katip tutuklanmış, ama ABD Büyükelçisi devreye girince serbest bırakılmıştı.
Bu olaydan sonra, Kamışlı’da, Rakka’da, Halep’te, Şam’ın El Muhacirun ve Rukneddin mahallelerinde aynı anda, aynı slogan ve afişlerle eylemler başlamıştı. Silahlı gruplar arasına Barzani’nin Kuzey Irak’tan gönderdiği kişiler vardı. Yani isyan girişiminin liderliğini Barzani’nin peşmergeleri yapıyordu!
Türkiye Dışişleri’nde ise artık “ABD ne der” zihniyeti hakimdi. Zaten İsrailli diplomatlar da “karşılıklı bilgilendirme toplantıları” çerçevesinde her gün Türk Dışişleri’ndeydi.
***
O zaman yaptığımız tespit şuydu:
“ABD, Suriye’yi hedef alıyor, çünkü İsrail’i Kuzey Irak ile birleştirmek istiyor. Fakat Suriye’ye doğrudan kendisi yönelemiyor; Kürtleri kullanıyor. Çünkü Irak’taki başarısızlıktan sonra bir de Suriye darbesi yemek istemiyor. Bu yüzden insan hakları kuruluşlarını, Af Örgütü’nü, Birleşmiş Milletler’i harekete geçirerek, Suriye’de özerk Kürt bölgesi oluşturmak istiyor. Böylece ABD, Kuzey Irak’ı İsrail’e bağlamış olacak. Büyük İsrail’in yarısı böylelikle gerçekleşmiş olacak. Mesele budur. Suriye’deki olayları, uygun gördükleri zaman Türkiye’de de deneyecekler. Bu sebeple, Suriye desteklenmelidir. Türkiye, Suriye ve İran, bölgesel bir ittifak yaparak, Büyük İsrail oluşturma planlarına karşı durmalıdır.”
İşte şimdi yeniden Kürtleri kullanmak istediler ama başaramadılar... Sıra Türk askerini, Türkiye’nin aleyhine kullanmaya mı geldi?