Shakespeare yaşasaydı, darbe senaryolarını yazabilir miydi?
Bulgaristan’da geçen yaz başlayan Türk dizileri belgesel konusu oldu. Anadolu Ajansı’nın haberine göre başta “Gümüş”, “Binbir Gece”, “Yabancı Damat”, “Yaprak Dökümü”, “Asi” ve “Annem” olmak üzere 10’dan fazla Türk dizisi, Bulgarları ekran başına kilitliyor. Türk dizilerinin yüksek izlenme oranı ve yol açtığı etkiler BTV adlı kanalda bir belgeselde işlendi. Antropolog Doçent Plamen Boçkov, Türk dizilerinin başarısını göz önünde bulundurarak, “Shakespeare bugün yaşıyor olsaydı dizi senaryosu yazardı” diye konuştu.
Belgeseli hazırlayan Kristina Vladimirova, Bulgar seyircilerin Türk dizilerinde gördükleri aile modeli ve değerlerini kendilerine yakın gördüklerini vurgulayarak, “Dizilerdeki babaya, ataya, anaya saygı Bulgarları etkiledi” dedi.
* * *
Aynı Bulgaristan, 1913 yılından sonra Türkiye’den göç eden Bulgarların Türkiye’de bırakmak zorunda kaldıkları mal ve mülkler için 10 milyar dolar tazminat talebiyle resmi başvuruya hazırlanıyor.
Yurt dışındaki Bulgarlardan sorumlu Devlet Bakanı Bojidar Dimitrov, söz konusu tazminatın ödenmemesi durumunda
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin Bulgaristan tarafından engelleneceğini de belirtti.
Türkiye ile Bulgaristan arasında 18 Ekim 1925 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması, 1878-1925 yılları arasında gerçekleşen karşılıklı göçleri düzenliyor.
Bulgaristan Trakya Dernekleri yetkilileri, “Anlaşma sadece Türkiye’den Bulgaristan’a göç eden Bulgarları değil, Bulgaristan’dan Türkiye’ye zorla göç ettirilen
Türkleri de kapsıyor. Aynı dönemde 2 milyona yakın Türk, Bulgaristan’daki bütün mal ve mülklerini geride bırakmak zorunda kalarak, Türkiye’ye göç etti.
Ankara Anlaşması’nın ek protokolü ayrıca, her iki ülke sınırları içerisinde kalan taşınmazların ilgili ülkenin mülkiyetine geçeceğini de öngörüyor” dedi.
Bu duruma göre, eski bir Türk kavmi olan Bulgarlar, bütün topraklarını Türkiye’ye bıraksa, Türkiye’ye göç eden Türklerin haklarını ödeyemez. En iyisi Türk dizileri seyretmeye devam etsinler.
* * *
Aslında Bulgarlar, dizileri bir kenara bırakıp, sadece Türkiye televizyonlarının haberlerini Bulgarca’ya tercüme ederek seyretseler, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili senaryoları, Shakespeare’in bile yazamayacağını da fark ederdi.
Avusturyalı gazeteci Jürgen Gottschlich, durumu fark etmiş ki “Ankara’da güç gösterisi” başlığı altında “Polis ve savcılar günlerdir sözde saldırı planlarından dolayı Türk Ordusu’nun karargâhını arıyor. İslamî Hükûmet ile Ordu arasındaki iktidar mücadelesinde belirleyici tura gelindi” diye yazdı ve yaşananları Hollywood senaryosuna benzetti.
Durumu en iyi fark edenlerden biri de CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman oldu. Arıtman, AKP iktidarının ve yandaşlarının “darbe-suikast psikozuna” tutulduğunu ifade ederek, “Bir tıp doktoru olarak ülkemizdeki tüm psikiyatrları acilen göreve davet ediyorum. İktidar partisi ve yandaşlarını tedavi için ikna etmeleri gereklidir” dedi.
Arıtman’a göre en etkin tedavi yöntemi, “kendilerine karşı darbe - suikast psikozuna tutulmuş, şiddetli bir paranoya yaşayan AKP iktidarını en kısa zamanda iktidardan uzaklaştırmak.”