Sahi Çankaya kimin?
Tayyip Erdoğan soruyor:
“Köşelerinde ’bir kale düştü’diyecek kadar ileri gidenler var. Kale neresi? Bu kale kimin kalesiydi düştü? Şu anda iktidarda bulunanlar, bizler kim, nereden geldik? Çankaya kimin, birilerinin mi? Yoksa 70 milyon vatan evladının mı? Çankaya hepimizin. Çankaya şunun bunun bir seçkinci grubun değil.”
***
Soruları şöyle soralım:
Çankaya’yı fethedilmesi
gereken bir makam olarak gören kim?
Şu anda iktidarda bulunanlar, “Ne mutlu Türküm diyene” anlayışını reddederek gelmiş değil midir? Bu felsefenin temsil makamı, ona düşman olan bir
siyasi ekip tarafından ele geçirilirse kale gerçekten düşmüş olmaz mı?
Şu anda iktidarda bulunanların beslendiği iklimde Türkiye darül harp değil midir? Dolayısıyla bu ekolde “Türkiye’de Cuma namazı kılınmaz” diyenler yok mudur? Böyle diyenler şu anda devlet kadrolarına ve basına hâkim değil midir? Erdoğan’ın yakın çevresi bunlarla dolu değil midir? (Erdoğan örnek isterse veririm)
Çankaya elbette seçkinci bir grubun olmamalıdır! Fakat, Yenilikçi hareketini başlatırken CIA istasyon şefi Graham Fuller ile; AKP’yi kurarken kısa adı ADL olan ABD’deki en etkin Yahudi örgütünün başı olan Abraham Foksman ile görüşüp destek almak, ne anlama geliyor?
Türkiye’de iktidar olmak için CIA ve Yahudi kuruluşunun kanatları altına girmeye ne ad vermek gerekir? Hatta, CFR’nin gönderdiği gizli memorandumu parti programı haline getirmek, iktidara ulaşmak için dünya elitine, yani kendilerini seçilmiş ırk olarak görenlere boyun eğmek değil midir? Bu durumda iktidarın meşruiyeti ve onun Cumhurbaşkanı adayı tartışılmaz mı?
İktidarın arkasında başlangıç olarak üç kuruluş var: CIA, CFR ve ADL!
Çankaya yolundaki şahıs da bu üç kuruluştan destek sağlayan en önemli isim! Bu durumda Çankaya gerçekten düşmüş olmuyor mu?
Elbette Cumhurbaşkanlığı ele geçirilirse devlet oradan zaafa uğratılabilir ama böyle durumlarda sigorta atar ve herkese yeniden bir değerlendirme yapma imkânı verilir! “Sigorta zaten gevşemiş” diyenler olabilir! Görünmeyen sigortalar da vardır!
***
Aslında Çankaya’nın kime ait olduğu tartışmasından önce İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı tartışmak gerekir!
Dünyada para kimde var? Yahudilerde, Japonlarda!
Türkiye’de özelleştirilen stratejik kuruluşları kim satın alıyor?
Yahudi sermayesi?
Peki 60 yaşındaki Japon ev kadını Yukiko İkebe, İstanbul Borsası’ndan milyonlarca doları nasıl kazandı?
Yukiko, yenlerini dolara çevirdi, “dünyanın yüksek faiz veren ülkeleri” olan Türkiye, İzlanda ve Yeni Zelanda borsasına girdi.
Yukiko, Türkiye’de parasını TL’ye çevirip yıllık yüzde 17-18 faizle Hazine kâğıdı aldı; eline geçen parayı da dolara çevirdi. Yukiko bu gibi işlemlerle üç ülkede üç yılda 3.4 milyon dolar kazandı.
Vergisini ödemeyince Japon adaleti Yukiko’nun yakasına yapıştı, fakat dünyanın en yüksek faizini veren AKP hükümetinin yakasına kimse yapışmıyor? 70 milyon vatan evladının yüzde 46.6’sı, herhalde Yahudi bankalarına ve Japon ev kadınlarına kazandırmaktan memnun! CIA, CFR ve ADL’nin pışpışladığı bir kişiyi “Dindar Cumhurbaşkanı” diye destekleyen de aynı kitleler!
Bu durumda Çankaya kimin oluyor?
Veya bu vatan kimin?