Şabloncu kim?
Çok sayıda okurumuz, “1 Mart tezkeresini savunanların hâlâ gaflet içinde olduğunu söylüyorsunuz ama gazetenizde bir yazar da 1 Mart tezkeresinin reddini savunanları gerçek milliyetçi olarak değil şablon milliyetçisi olarak suçluyor. Buna nasıl izin veriyorsunuz?” diye soruyor.
Ben bu gazetenin bir yazarı olarak, başka yazarların yazıları üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmak yetkisine sahip değilim. Bu durum, gazetemizin yöneticilerinin takdirindedir. Ayrıca yetki bende olsaydı, kimsenin yazısını sansür etmezdim. Gazete yöneticiliği yaptığım yıllarda, doğrudan isim vererek beni eleştiren yazar arkadaşlarımızın yazılarına hiç dokunmaz, aynen yayınlar, ertesi gün kısa bir cevap verirdim.
Ben I Mart tezkeresini hâlâ savunanlar için “gaflet” kelimesini kullanmıştım, “hain” dememiştim. Arada çok büyük bir fark var.
* * *
Bir de bazı gerçeklerin anlaşılması için aradan yıllar geçmesi gerekiyor. Mesela Çekiç Güç konusu böyledir.
Dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, Çekiç Güç’ün Türkiye’ye davet edilmesi konusunda fikir birliği içinde idiler. O günlerde ben Kemal Ilıcak’ın Tercüman gazetesinde çalışıyordum. Çekiç Güç gelmeden çok sert bir karşı kampanya yazısı hazırladım. Fakat, gazetenin o dönemdeki yöneticileri ve başyazarları Çekiç Güç kararını alkışlarla karşıladığı için yazım yayınlanmadı. Çekiç Güç Türkiye’ye, yani İncirlik üssüne yerleştikten bir ay sonra benim yazılarım üzerindeki sınırlama kaldırıldı ama artık yapacak bir şey yoktu! Aradan tam 16 yıl geçtikten sonra bugünkü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Irak’ın kuzeyindeki yapılanmanın Çekiç Güç marifetiyle kurulduğunu, bu kararın çok büyük bir hata olduğunu söyledi! Demek ki 16 yıl önceki Genelkurmay Başkanı, Türkiye aleyhindeki bir karara evet diyerek bugünkü şartları hazırladı! Hain miydi? Elbette ki değildi. Ama gaflet içinde olduğu kesin!
Demek ki koskoca Genelkurmay Başkanı da yanılabilirmiş. O halde gazeteciye düşen, doğru bildiğini savunmaktır. Genelkurmay Başkanı yanlış düşünüyor, yanlış konuşuyorsa, şabloncu olmayan gazeteci veya milliyetçi bunu da yazabilmeli veya söyleyebilmelidir. Yazmıyorsa, konuşmuyorsa şabloncudur!
* * *
Yine, Özal döneminden beri Türkiye’yi yönetenlerin tümü AB politikasını “devlet politikası” olarak uyguladı. Biz de bu devlet politikasının yanlış olduğunu savunduk. Yazarların çoğunluğu, siyasi partiler hatta MHP bile devlet politikasını savundu. Biz karşı çıktık. Şimdi bu durumda
şabloncu kimdir?
Bunun ötesinde, 1 Mart tezkeresini savunanlara eleştiri getiriyorum diye hamaset simsarlığı mı yapmış oluyorum, yoksa milliyetçilikten veya milliyetçilerden mi geçinmiş oluyorum? Bu iddia çirkindir. Bu meslekte 28 yıl, namerde muhtaç olmadan emeğimle geçindim. Kitaplarımın geliri kastediliyorsa, herhalde bedava dağıtacak değildim. Kaldı ki, kalemiyle geçinen bir adamın, kitaplarından para kazanması onun işini iyi
yaptığını gösterir.
Ayrıca biz bugüne kadar milliyetçi olduğumuz için hiçbir ayrıcalığa veya statüye sahip olmadık, aksine hep milliyetçi olmanın mağduriyetlerini yaşadık. Bunu da hiç mesele yapmadık. Çünkü sonucun böyle olacağını öngörüyorduk. Tek statümüz, okuyucularımızın bize gösterdiği sevgi, saygı ve itibardır.