Robot nöbetçi yaptık; sırada robot yönetici var!
Türk Silahlı Kuvvetleri, nöbet noktalarında robot kullanacak. Anadolu Ajansı’ndan Mustafa Seven’in haberine göre Yüksel Savunma Sistemleri Anonim Şirketi tarafından, tamamen milli tasarımla gerçekleştirilen robot nöbetçiler, testlerde tüm hedefleri yüzde yüz isabet oranı ile vurdu.
Gözetlediği bölgedeki tüm hareketli nesneleri, hiç kaçırmadan tespit eden ve namluları ile takip eden nöbetçi sistemi üzerinde, termal kamera, elektro-optik kamera sensörleri ve lazerli mesafe ölçme cihazı bulunuyor.
Zırhlı araçların silah kulesi olarak da kullanılabilecek bir sistem olan nöbetçi, arazide tespit ettiği hedeflerin tamamını çok büyük bir süratle, otomatik olarak arka arkaya ateş altına alabilecek özelliklere sahip bulunuyor.
* * *
Japon araştırmacılar da böcek beyninin şemasını çıkararak robot-böcek geliştirmeye çalışıyor. Tokyo Üniversitesi’nin Bilim ve Teknolojik Araştırmalar Enstitüsünde görev yapan Profesör Ryohei Kanzaki ve ekibi, yaklaşık 30 yıl böcek beynini araştırdı ve makine-böcek yaratma konusunda öncü oldu. Kanzaki, böceklerin beyninin “mükemmel yazılım paketi” barındırdığını görerek, daha önce genlerini değiştirdikleri bir erkek ipekböceğinin artık kokuya değil, ışık veya başka bir güvenin yaydığı kokuya tepki vermesini sağlamıştı.
Kanzaki’nin ekibi, 90’lı yıllardan bu yana yarı makine yarı böcek, yarı robot yarı böcek yaratma projeleri üzerinde çalışıyor. Japon araştırmacıların nihai hedefi, böceklerin beynini kopyalayıp belli işleri yapmaya yönelik programlamak.
Türk araştırmacılardan ümitliyim. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde yakın zamanda “7’nci Uluslararası Robot Günleri” düzenlendi ve robotlar yarıştırıldı.
Aslında robotlar ilk olarak Abbasiler döneminde icat edilmiş ve kullanılmıştı.
* * *
Önemli olan, robot geliştirirken insanları robotlaştırmamak
Ünlü Kazak şair Muhtar Şahanov, “Uygarlığın Yanılgısı” kitabında, bugün özellikle kitle kültürünün putperestleştirdiği, hatta akılsız ve duygusuz makinelere, biyorobotlara dönüştürdüğü insanların, Mısır piramitlerini inşa eden mütebessim kölelerden pek farkı bulunmadığını, o dönemde belki de gen mühendisliğini bilen Atlanta’nın gizli reçetesi veya Mısırlı rahiplerin marifeti ile itiraz etmeden çalışan kölelere ne uygulanmışsa, bugün de benzer yöntemlerin yürürlükte olduğunu açıklıyor.
Özellikle siyasette, cahil kitleler dini inançları kullanılarak robotlaştırılıyor. Öyle ki kendi dinlerine mensup milyonlarca insan katledilirken bu tabloya seyirci kalabiliyor.
Öyle ki, geçtiğimiz yıllar içinde Irak’ta 1.5 milyon Müslümanı katleden, tarihi bir soykırım uygulayan ABD, her sene Ermeni soykırımı yalanlarını gündeme getirerek Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışırken kimsenin aklına bu gerçeği yüzlerine haykırmak gelmiyor, gelemiyor.
* * *
Kimileri, ABD’ye karşı Kızılderili soykırımını gündeme getirmeyi öneriyor. Bu öneriyi 1989 yılında bir kampanya halinde Tercüman gazetesi vasıtası ile gündeme getiren bendim. Fakat aradan geçen yıllar içinde ABD, Irak ve Afganistan’da da soykırım
yaptı. Aydınlarımız, siyasilerimiz bunu niçin görmüyor?
Yoksa ABD’nin kullandığı, Saddam’ın zalim yönetimi, kimyasal silahlar gibi bahanelerle hepimiz robotlaştık mı?
Yoksa bu işleri de robot nöbetçilere veya robot yöneticilere mi yaptıracağız?