Niyet okuyarak iddianame yazan bir kısım savcı da okur herhalde...

Banka kredilerini, "Taraf" günlerini, "kumpas"a övgülerini, "bir daha, bir daha" nidalarını filan hiçbirini anmıyorum... Elini vicdanına koyma kabiliyetini yitirmemiş bir AKP'li, çıkıp şu kadarını söylesin kafi:

Aşağıdaki satırları, dün, ROK namlı yandaş değil de, bir Yeniçağ yazarı, bir Sözcü yazarı, bir Cumhuriyet yazarı, bir Hürriyet yazarı yazsaydı, bir FOX TV spikeri konuşsaydı hali nice olurdu:

***

"2007-13 döneminde eski rejim aktörlerine yönelik tasfiyelerin de baş aktörü Fetullah Gülen ve örgütüydü...

***

Elbette bu tasfiyelerin arkasında hem siyasi irade hem de çok büyük toplumsal destek vardı...

***

Fakat Gülen'in 1970'lerin sonundan itibaren devletin ve yargının içine ektiği fidanlar ağaç olmasa bu devrim yapılamazdı ve askeri vesayet rejimini hiçbir güç yıkamazdı...

***

Dolayısıyla AK Parti ile Gülenciler arasında işbirliği bir tercih değil mecburiyetti..."

***

Niyet okuyarak bile müebbetlik davalar açabilen bir kısım mahir savcımız bu satırlardan dört başı mamur bir "terör örgütünü övme", "terör örgütü üyesi olmamakla birlikte hizmet etme" iddianamesi çıkarmaz mıydı?

AKP, "sen bizim iktidarımıza iş birlikçi mi diyorsun, suç ortağı mı diyorsun" diye üstüne çullanmaz mıydı?

Daha o gün kendini kapının önünde, işsiz, güçsüz bırakılmış bulmaz mıydı?

"İmamın Ordusu"nu yazan Ahmet Şık cezaevindeyken, "İmamın Ordusu"nun en büyük şakşakçılarından biri, nereden alıyor hâlâ bunları yazabilme cesaretini;

"Ne güzel de beraber yürümüştük biz bu yollarda" nostaljisi değil herhalde sebebi?

Hayırdır?

***

"Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" bu değilse ne?

Artık her nasılsa, Türkiye'nin hâlâ "saltanat"la idare edildiği ve kendisinin de ciddi ciddi "sultanlık" makamında oturduğu zannına kapılan kadının biri "katli vaciptir" buyuruyor. Hınk deyicisi gazeteler bu "ferman(!)"ları manşetten yayınlıyor. "Kulları" da durumdan vazife çıkarıp hedef gösterilen mekanları basıyor!

Bu şehir eşkıyalarına göstermelik de olsa müdahale ediliyor da, ya onları, o baskına teşvik edenler?

Hukuk devleti sandığımız Türkiye Cumhuriyeti yasalarında, "halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimin aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" diye bir suç vardı;

Ona ne oldu?

***

"Sultanın adamları"nın makbul çıplakları!

Eserin adı:

Avluda(ki) Kadınlar

Eser Sahibi:

Abdülmecid Efendi

Evet, evet, hani önceki gün çıplak adam heykeli sergileniyor diye, namusu, onuru, şerefi kurtarılmak üzere köşkü basılan son Osmanlı halifesi!

Merak ettim;

Avludaki Kadınlar, çok değil, bundan sadece 4 yıl önce bir müzayedede görücüye çıkarılıp, 1 milyon 600 bin TL'ye satıldığında, "böyle laiklik mi olur" nidalarıyla sergi basan, minberi şömineden ayırmaktan aciz bu cengaverler neredeydi?

Saraydan çıkma olunca "çıplaklık" da makbul demek ki!

***

Bir dağılın da, ilk taşı en günahsız olanlar atsın

CHP eski Milletvekili ve emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, Takvim'e verdiği röportajda, FETÖ'ye dair, "Bunların CIA ile ilişkisinin olmadığını düşünmek biraz saflıktır" demiş;

Vaktiyle, "sesimi en etkin bir biçimde Türkiye'nin bu koşullarında saygı duyduğum ve izlediğim Zaman Gazetesi vasıtasıyla duyurmamın topluma bir katma değer sağlayacağını düşündüm" diyerek, bu yapılanmanın medya ayağında kalem oynatmış biri olarak aman eksik kalsın, o demesin!

Tek o da değil aslında...

Hüseyin Gülerce medyada neyse, siyasette de o olan onlarca vekil var şu an TBMM'de;

AKP'de de, CHP'de de, MHP'de de, HDP'de de...

"FETÖ'nün medya ayağı" olduğunu sağır sultanın bildiği basın-yayın organlarına kayyım atandı diye üstlerini başlarını parçalayan, Nazlı Ilıcak'ların teselligâhı olan, partileri bünyesindeki kanallara "FETÖ medyası"yla ortak dayanışma yayını yaptıranların "ev sahibini şaşırtmaya çalışan yavuz hırsızvari" çıkışları kabak tadı verdi. Artık bir dağılsalar da, söz söylemeye gerçekten hakkı olanlar konuşsa... Ki mevzu daha fazla sulanmasa, inandırıcılığını korusa...

Yazarın Diğer Yazıları