Tayyip Erdoğan, “Biz laf milliyetçiliği yapmıyoruz, fiili milliyetçilik yapıyoruz” diyerek açılışını yaptığı barajları gösterdi.
Elbette vatana, millete hizmet milliyetçiliktir. Ancak bu tür hizmetleri yerine getirmek için iktidar olmak gerekir. Muhalefet partilerine düşen ise sözle, eylemle iktidarın yanlışlarını göstermektir. Muhalefetin bu görevini yapamadığını söyleyebilirsiniz ama, “Siz hizmet etmiyorsunuz” demek, boş laftır..

***

Gelelim milliyetçiliğe.. Daha dün “Türk Milliyetçiliğine karşıyız” diyen Tayyip Erdoğan, “Biz Türkiye coğrafyasını bir bütün olarak görüyoruz” sözleriyle kendi milliyetçiliğinin niteliğini anlatmaya çalıştı.
Milliyetçiliğin öznesi millettir. Millet olmadan neyin milliyetçiliğini yapacaksın? Dinin milliyetçiliği olmaz, ona ümmetçilik denilir. Geriye ne kalıyor? Evet, icraatlar kalıyor.. Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığı çerçevesinde, 2005 yılında İstanbul’da yapılan “İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Toplantısı” ndan itibaren Arap Baharı denilen olayları kışkırtmak, yine “NATO’nun ne işi var Libya’da” diye sorarken, “NATO, Libya’ya girmelidir” demek, İzmir’i Libya’ya yönelik hava harekatının karargahı olarak kullandırmak, Suriye ile sınırları kaldırmak üzereyken, ABD’nin baskısıyla bu ülkeyi karıştıracak militanları silahlandırmak, eğitmek neyin milliyetçiliği oluyor?
Amerikan milliyetçiliği değil mi? Veya fiili teslimiyetçilik değil mi?
Fakat o kadar hizmet ettiğiniz Amerika bile bazı politikalarınızda sizi yalnız bırakıyor.. İşte ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria
Nuland, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki bölgesel yönetim ile petrol anlaşması yaptığının hatırlatılması üzerine, Irak Hükümeti’nin uygun onayı olmadan Irak’ın herhangi bir bölgesinden petrol ihracatını desteklemediklerini belirtti ve “Komşu ülkelere de, tansiyonu herhangi bir şekilde artırmaya katkıda bulunacak bir yorum veya eylemden kaçınmaları çağrısı yapıyoruz” dedi.

***

Fehmi Koru, Kanal 7 haberlerinde “Ergenekon’un tasfiyesine 5 Kasım 2007’de Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde karar verildi” demişti. Erdoğan da ilk operasyondan birkaç saat önce Amerikan Büyükelçisi Wilson ile görüşmüştü? Bu mu milliyetçilik? Amerikan ordusunu Karadeniz’e çıkarmayan denizcileri tasfiye etmek mi milliyetçilik? Yoksa Ergenekon adlı Türk efsanesini kirletip Amerika’yı eleştiren herkesi terörist göstererek hapse tıkmak mı milliyetçilik?
Yoksa Bülent Arınç’ın “Ermeniler, Rumlar bu topraklarda yaşadı. Bunlardan utanmamak, sıkılmamak lazım” diyerek ve karşılıklılık ilkesine de uyulmaksızın, devletin elindeki gayrimenkulleri azınlık vakıflarına teslim etmek mi milliyetçilik?
Atatürk’ün kurduğu, kendi parasını da bağışladığı Türk Dil Kurumu’na etnik dillerde sözlük hazırlatmak mı milliyetçilik?

***

AB’nin ısmarlama kitap yazdırdığı Erik Zürcher’in “Tekelci bir şekilde Türk dili ve kültürüne bağlı bir milliyetçilik yerine, vatandaşlığa bağlı yeni bir milliyet kavramı yaratmak gerekir!” şeklindeki ifadesine uygun davranmak mı milliyetçilik?
“Türk milleti” yerine “Türkiye halkı” demek mi milliyetçilik? Türklüğü, dağlardan, taşlardan bile kazımak mı milliyetçilik?
Bugünkü Milli Eğitim Bakanınız Ömer Dinçer’in “Uluslararası iş birlikleri giderek siyasallaşmakta ve ulusal devlet fikri yerine daha çok bölgesel devletlerin oluşturduğu bir yapıya dönüşmektedir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin öngördüğü ulusal devlet yahut milliyetçilik esaslarına dayalı devlet fikri yerine, uluslararası işbirliği yapan ve belki de siyasi olarak bütünleşen ülkeler söz konusu olmaya başlamıştır. Türkiye’de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerine İslam’la bütünleşmenin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini, daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu bulunduğunu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum” şeklindeki fikirleri doğrultusunda hareket etmek mi milliyetçilik?