Milliyetçilik bağımsızlıktır, insan haklarıdır, demokrasidir

Geçenlerde Türk Ocağı İstanbul Şubesi Başkanı Cezmi Bayram ile karşılaştım. Yarım saat kadar sohbet ettik. Söz darbe tartışmalarına gelince, o noktada Bayram dedi ki “90 yaşındaki darbecilerin yargılanması doğru olmaz ama 27 Mayıs’tan itibaren, Talat Aydemir’in başarısız darbe girişimleri, 9 Mart ve 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan gibi bütün eylemler, bir Meclis araştırmasının konusu olmalı. Siyasi partilerin tamamı ve bütün meslek örgütleri bu araştırmanın sağlıklı bir şekilde yapılmasına destek vermeli, öyle ki kurulacak araştırma komisyonu, bilim adamlarından, araştırmacılardan destek almalı, darbelerin ve muhtıraların arkasındaki gerçek, Türk halkına net bir şekilde açıklanmalı.”
Bayram, kendisi yazmış olsun veya olmasın Özden Örnek’in günlüklerinde önemli bir tespit bulunduğunu, dış destek olmadan askeri müdahale yapılamayacağının altının çizildiğini belirtti ve burada bir değerlendirme yaptı:
“27 Mayıs bir albaylar cuntasının eseriydi. Generaller, ordunun hiyerarşik yapısının korunduğunu göstermek için bu işe sonradan albaylar tarafından dahil edilmişti. Sonradan çoğu hatıralarını yazdı. Hatıralardan anlaşılıyor ki hiçbiri Türkiye’de herhangi bir birlikte beraber çalışmış değildi. Kurmay olduktan sonra ABD’ye gönderilmişler ve orada bir grup haline gelmişlerdi. Türkiye’ye döndükten sonra da birbirleri ile irtibat halinde değillerdi. Fakat, aniden hepsinin bir örgüt halinde darbe yaptığını biliyoruz. Bu durumu, sonraki yıllarda ihtilalcilerden birine sorduğumda, beni doğruladı. Peki Atatürk, askerlik ve siyaseti kesin çizgilerle birbirinden ayırmamış mıydı? 1960’a kadar siyasete karışmayan ordu, neden bu tarihte darbe yaptı? Sonraki darbeler nasıl oldu? Hepsinin arkasında bir dış destek vardı!”

* * *

Aslında biz milliyetçilerin genel durumunu konuşuyorduk. Bayram, milliyetçiliğin millete, dolayısıyla ferdin özgür iradesine dayandığını, bu bakımdan demokrasi ve insan haklarını da en içten savunması gereken fikir grubunun milliyetçiler olduğunu söyledi. Hatta 1944 milliyetçilik olaylarında, Ankara’da Nihal Atsız’ı karşılamaya giden gençlerin yaptığı gösterinin, tek parti yönetimine karşı demokratik bir tepki olduğunu, sert önlemlerle bastırıldığını ve eylemin öncülerinin yıllarca hapiste tutulduğunu hatırlattı.
Bayram Hoca konuşurken, Alparslan Türkeş’e “Dünyada özgürlüğüne kavuşamayan halklar arasında Türkler başta geliyor. O halde insan hakları bayrağının Türk Milliyetçileri’nin elinde olması gerekmez mi?” diye sorduğum soru aklıma geldi. Türkeş, bu fikre destek vermiş, hatta az sonra Erciyes konuşmasında, “Bundan sonra insan hakları bayrağı Türk Milliyetçilerinin elinde olacak” demişti.
Tabii, bu yönde ciddi bir atılım olmadı. Çünkü, kadrolar böyle bir gelenekten gelmiyordu. Sadece bir sözle insan hakları bayrağı taşınamıyordu.
Peki bugün kim taşıyor demokrasi ve insan hakları bayrağını?
Siyaseten AKP taşıyor. Onun için hep birinci parti oluyor. En azından söylem düzeyinde Filistin’e de sahip çıkıyor, Doğu Türkistan’a da.

* * *


Sevgili Sabahattin Önkibar, “Medyada kim kimdir?” sorusunu cevaplandırırken, beni milliyetçiler listesinin başına yazmış. Şeref duyarım. Fakat listede başka kategoriler de var. Meselâ, “haberciler” ve “bağımsız gazeteciler” diye iki grup var. Bu grupta anılan gazetecilerin çoğunluğu çeşitli ideolojik gruplara mensuptur. Hatta hâlâ aynı fikirde olduğunu belirtenler de var. Onlar nasıl bağımsız oluyor, anlayamadım!
Elbette, sizin dışarıdan nasıl göründüğünüz de önemlidir ama beni en iyi, Atatürk’ün “bağımsızlık benim karakterimdir” sözü tanımlar.
Biz Cezmi Bayram ile milliyetçiliğin, demokrasiye, insan haklarına sahip çıkmak demek olduğunu konuştuktan sonra böyle bir kategori ile karşılaşınca, kendimi de kendim tarif edeyim dedim.
Milliyetçilik bağımsız olmaya, adil olmaya, objektif habercilik yapmaya engel değildir. Aksine milliyetçi olmanın gereği bağımsızlıktır. Hatta ilk şartıdır.
Fakat, milliyetçiler, ferdin özgürlüğü, insan hakları ve demokrasi düşüncelerine sahip değilse, ellerine yetki geçtiği anda diktatörleşirler.

Yazarın Diğer Yazıları