Milliyetçi partiler gerçekle yüzleşiyor

Seçim yaklaşırken, siyasi partiler nihayet esasa girmeye başladı.
- MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, “Çevremizde özellikle Kuzey Afrika’da yaşanan olaylar, bir halk isyanı değil, Büyük Orta Doğu Projesi’nin uygulamasıdır. Proje kapsamında Türkiye de vardır ve 17 vilayetinde Kürdistan kurulması, haritalarıyla birlikte ilan edilmiştir. Bu projenin eşbaşkanı olan Başbakan’ın bunun Türkiye’ye sıçramasını önleyebilmek için çok da bir gücü kalmayacaktır. Bu gidişin durdurulmasının en erken imkanı 12 Haziran seçimleridir” dedi.
- MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı ise “Biz Türkiye’yi, Başbakan ve onun güç aldığı odaklara ve oluşturduğu ihanet çetesine rağmen, biliniz ki böldürtmeyeceğiz. Eğer, Türk milletinin milli birliğinin temellerine yerleştirilen tahrip kalıplarının fitili ateşlenirse Türk bayrağını yere indirmek için şerefsiz eller ona uzanırsa o zaman diyeceğimiz, ’Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe’dir” diye konuştu.
- MHP’nin son mesajı Devlet Bahçeli’den:
“Recep Tayyip Erdoğan kiminle yürüyorsa yürüsün; Amerika’yla mı kol kola gezer, AB ile mi her gün görüşür, Orta Doğu’da padişahlık, sultanlık hevesini mi giderir? Ne ediyorsa etsin ama MHP iktidarında, demokratik açılım zırvasının hesabı sorulacak. PKK’nın siyasallaşmasını heveslendiren davranışın hesabı sorulacak. Bir de yandaş ve hanedanları zengin etmenin hesabını vermeden de Erdoğan’ın kurtuluşu yok.”
- Görüldüğü gibi, MHP artık, iç politikada da dış politikada da çok net bir tavır alıyor. MHP yetkilileri, AKP’nin Türkiye’ye bölme projesi uyguladığını, projenin arkasında ABD ve AB olduğunu vurguluyor.
- BTP Genel Başkanı Haydar Baş da “350 tane yabancı firma Türkiye’de iş görüyor. Altın madenlerimizi, bakırımızı, demirimizi işletiyor, ufak tefek işleri de bizlere yaptırıyorlar ki demesinler bu Türk milleti hiç bir şeyle uğraşmıyor diye” dedi.

***


Peki bu tabloyu AKP’ye oy veren kitleler bilmiyor mu?
Evet bilmiyor! Bilse bile gerçeği kabul etmek istemiyorlar.
- Tıpkı, HEPAR’ın seçim broşüründeki son mesajlar gibi:
“Bir adam boğuluyordu: ‘İmdat! Yüzme bilmiyorum, yüzme bilmiyorum’ diye bağırdı. Nehrin kıyısında oturmuş, etrafı gözetleyen bir adam, ‘Ben de yüzme bilmiyorum ama bu konuda yaygara da koparmıyorum’ diyerek etrafı seyretmeye devam etti..”
- Biz 23 Aralık 2003’de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok’a hitaben “Gerçekle yüzleşin artık” demiştik. Gerçek ise 26 Ağustos 2001 tarihli Büyük Kurultay’da 16. sayfadaki “Yazıt” sütununda “Mr. Tayyip Erdoğan’ı ürperten belge” başlıklı yazıda açıkladığımız gizli belge ve bilgilerdi. Küresel güç merkezi, Erdoğan’a gönderdiği gizli mektupta, yerel yönetimleri özerkleştirmeyi kabul etmesi halinde, her türlü desteği vereceklerini bildiriyordu.
- Fakat bu gerçeği, diğer siyasi partiler, seçimlerde kullanmadı. Televizyon kanalları, böyle bir belgeyi gündeme getirmedi? Bundan da önemlisi, aydınlar bu belgeyi değerlendirmedi?

***

Bu suskunluğun sebebini, Texe Marrs, “Dark Majesty” kitabında açıklıyor:
“Yürürlükteki bu korkunç komplonun içeriği, insanları rahatsız ediyor. Konfor sınırlarını sarsıyor. Gerçek, geleneksel düşünce kalıplarının içine sığmıyor ve sosyal olarak ’doğru’ kabul edilen olgularla örtüşmüyor. Mevcut sistemlere duydukları güven sarsılıyor, duygusal ruh halleri tehdit altına giriyor. Çok sarsıcı ve rahatlarını kaçırıcı olabileceğinden, gerçekle yüzleşmek istemiyorlar.”
Milliyetçi partiler, nihayet gerçekle yüzleşmeye başladı. Gerçek halka ulaştırılırsa, kendi hükmünü icra eder..

Yazarın Diğer Yazıları