Milletin birliğini nasıl koruyabiliriz?
Prof. Dr. Semih Koray, Avrasya Sempozyumu’nun “Milletin birliğini, devletin bütünlüğünü, ulus devleti hangi uluslararası ilişkiler çerçevesinde koruyabiliriz?” sorusunun cevabını aramak için yapıldığını söyledi ve “Türkiye’den özgürlük” ve “bilimden özgürlük” diyenlere karşı “Türkiye’ye özgürlük” ve “bilime özgürlük” sancısını yaşayanların Avrasya seçeneği üzerinde durduğunu anlattı.
Ben de bildirimi sunarken, Koray’ın sözleri ile 26 Mart 2003’te dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün “Avrasya’da ileriki on yıllara uzanan çok önemli politik, ekonomik, sosyal ve askeri gelişmeler olacak. Yeniden yapılandırılacak bu coğrafyada, mesele, hangi çağdaş seviyede bir ülke ve hangi ülkeler topluluğunun içinde yer alacağımızdır” sözlerini hatırlatarak söze başladım ve buna rağmen Türkiye’de Avrasya seçeneği üzerinde duranların sanki suç işlemiş gibi baskı altına alınmak istendiğini söyledim.
* * *
Bugün, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Rusya ve İran ile milli paralarla ticaret ekseninde anlaştığını, dolarla alışverişi durdurmak istediğini, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da artık Avrasya seçeneğinden bahsettiğini söyledikten sonra şu bilgileri verdim:
- Türkiye’de, Atatürk’ten sonra Avrasya ve dünya ölçeğinde stratejik teori ve pratik geliştirenler arasında Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan da vardır.
Alparslan Türkeş, 5. Türk Kurultayı için yazıp da tamamlayamadığı konuşmasında “Birbirlerinin iç işlerine karışmayan, karşılıklılık ilkesiyle hareket eden, eşit haklar ve eşit şartlar altında ilişkilerini sürdüren ve bu şekilde her sahada işbirliği yapan Türk Cumhuriyetleri, Türk Birliği’nin kurulmasını temin edecek ve kalıcı bir dünya barışına ve adaletli bir yeni dünya düzenine geçişi sağlayacaktır. Dünyanın, Anadolu, Kafkasya ve Orta Doğu’yu kapsayan bu coğrafyasında, Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ve Bağımsız Devletler Topluluğu işbirliği üçgeni, Batı dahil, dünyanın diğer kıtalarındaki hakim güçlerin, emperyalizme kayan bazı uygulamalarını da ortadan kaldıracaktır” demişti.
- Prof. Dr. Necmettin Erbakan ise Başbakanlığı sırasında dünya ölçeğindeki temel değişiklikleri takip ederek, Türk Dünyası adına değil, İslam dünyası adına çıkış yolları üretmeye çabalamış ve D-8 projesini hayata geçirmiştir. 54’üncü hükümetin, gerçekte bu proje yüzünden yıkıldığı, Avrasya’nın yeniden şekillendirilmek istendiği günümüzde daha iyi anlaşılır hale gelmeye başlamıştır.
İslam dünyasının en büyük ve güçlü 8 üyesinin, 15 Haziran 1997 tarihinde İstanbul’da yapılan devlet ve hükümet başkanları zirvesinde D-8’in kuruluşu resmen ilan edilmiştir. İstanbul Deklarasyonu’nu imzalayan D-8 ülkeleri, Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya, Pakistan ve Türkiye idi...
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Topluluğu’nu kurarak stratejik bir hamle yapmışsa da her girişimde ABD’nin engellemesiyle karşılaşmıştır.
- Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ise İstanbul’da Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı konuşmada, “Hazar’da İstikrar Paktı fikrine gereklilik duyulmaktadır. Bu pakta Türkiye’nin de katılması gerektiği inancındayım” demişti.
- Tarih, Nazarbayev’in karşısına, başka bir Avrasya modelini çıkarmıştı: Cengiz Han modeli! Cengiz Han, Türkistan merkezli bir dünya düşünmüş ve başarmıştı. Bu modelde Rus’a da, Çinli’ye de yer vardı.
Konuya devam edeceğiz.