MHP'ye operasyon yapılabilir mi?

Belli ki parti yönetimi, kendilerine yönelik eleştirileri ve kurultay taleplerini itibarsızlaştırmak amacıyla, bu türden tüm çalışmalara 'operasyon' denilmesini kararlaştırmış… Ağzını açan 'dış müdahale ve operasyon'dan söz ediyor… Çok da yetenekli olmadıkları için aynı vurguyu farklı cümlelerle yapmaktan acizler… Ezberlenmiş kopya cümlelerle birbirlerini tekrarlıyorlar…

Peki MHP'ye operasyon yapılabilir mi? Eğer bu mümkünse operasyon yapmak isteyenler kimler olabilir?

Diyelim ki Recep Tayyip Erdoğan'sınız ve 1 Kasım seçim sonuçlarından sonra 'başkanlık hayali'ne bir adım daha yaklaştığınızı düşünüyorsunuz… Kendinizi başkan seçtirecek seçimde MHP'nin başında kimi görmek istersiniz? 12 seçimdir yendiğiniz, bir o kadar daha yenilme kararlılığı gösteren ve son seçimlerden sonra kendi partililerinin ezici çoğunluğunun tartıştığı Devlet Bahçeli'yi mi? Yoksa risk oluşturma ihtimali çok yüksek yeni bir yüzü mü? Birisi yenilgileri 'istikrar' hâline getirmiş, yeni yüzler ise risk taşıyor… Erdoğan'sınız ve kritik bir seçime giriyorsunuz, hangisini tercih edersiniz?

*****

Türkiye'yi içinde bulunduğu sonu belirsiz kulvara sokan dış güçler ve onların işbirlikçileri yeni tezgâh peşindeyseler eğer, neden MHP'ye operasyon yapsınlar? Son 15 yılda, her kritik aşamada parti yönetimi neyi engellemiş de, bundan sonrası için 'tehlike' arzetsin?

Ülkenin dönüştürülürken en önemli virajlardan birisi 2010 Anayasa referandumuydu… 'Evet'i engelleyebildi mi MHP yönetimi? Görüşme için kapıları kapattı, halkta karşılığı yüzde 25'lere çakılı CHP'yle birlikte hareket etti, beraber yenildi… Sonuç yüzde 58'e, yüzde 42...

Bıktırırcasına soralım: MHP yönetimi geçmişte neyi engelledi de, bundan sonraki engelleme ihtimallerine karşılık 'operasyon'a kalkışılsın? Meselâ AKP'nin bir önceki Cumhurbaşkanı seçmesini mi? Tam tersine Abdullah Gül'ü seçemezken, muhalefetle bir başka isim üzerinde uzlaşma mecburiyet hâline gelmişken, MHP'nin bir numarasının dudaklarından dökülen o sihirli cümleyle Abdullah Gül'ün önü açıldı…

Bir daha soralım neyi engellemiş Bahçeli ve arkadaşları? Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi mi meselâ? Büyük büyük lâflar ediliyordu "Seni Çankaya'ya çıkarmayacağız, Çankaya yokuşunda nefesin kesilir" türünden…

Ne oldu sonra? "Haddimizi biliyoruz" gibi garip bir açıklamanın ardından, kendi adayını çıkarıp seçimi 'ikinci tur'a taşımak yerine, yine CHP'yle birlikte hareket edildi ve Erdoğan için çok kolay sayılabilecek bir adayda uzlaşıldı…

Sonuç: Yine Erdoğan kazandı… Seçim öncesi iddialı konuşan Devlet Bahçeli, artık alışıldığı üzere bu yenilginin de sorumluluğunu almayacaktı elbette… Bu defa vites büyüttü ve Erdoğan'ın her gittiği yere gideceğini ve ona nefes aldırmayacağını söyledi…

Peki ne oldu? Erdoğan 'tarafsız cumhurbaşkanı' gibi davranmadı, siyasî parti lideri gibi turlamaya başladı hemen… "Nefesim ensesinde olacak" diyen Devlet Bahçeli ise Kırşehir'den sonra takibi bıraktı… Ardından Tayyip Erdoğan'a dalga geçmek düştü… Denizli'de kürsüye çıkan Tayyip Erdoğan'ın şu aşağılayıcı cümleleri kaldı geride: "Yedi ile daha gittim. Dönüp bakıyorum arkamda o şehirlerimizi gelip giden yok. Bize 'Çankaya yokuşunu çıkamaz, nefesi kesilir diyenlerin kendi nefesleri çabuk kesildi anlaşılan. Herhalde bunların motorları su kaynattı, su…"

'Motorları su kaynattı' diye dalga geçilen Devlet Bahçeli'nin şahsında bütün bir milliyetçi hareketti… Bu hareketi yönetenler, tekrar soralım, onların veya destekçilerinin operasyonlarını hak edecek neyi engellediler? Bir tek ama bir tek örnek!..

AKP 2002'den beri en büyük darbeyi 7 Haziran 2015 seçimlerinde yedi, tek başına iktidar şansını kaybetti… Derhal yeni bir seçime ihtiyacı vardı… O mu engellendi meselâ? Yoksa yeni bir seçime yol mu verildi?

*****

Toplam 13 yıla sığdırılmış 12 seçim yenilgisinin sorumluluğunu almak yerine 'ele geçirilememiş son kale, dış odaklar, operasyon' gibi artık yalama olmuş kavram sahiplerine sormak gerekiyor: Sicilinizde "Engellediklerimiz, bundan sonra engelleyeceklerimizin teminatıdır" sonucunu çıkarabileceğimiz tek bir satır var mı?

Yok ama "Engelleyemedikleriniz, bundan sonra da engelleyemeyeceklerinizin teminatıdır" denilebilecek facia boyutunda onlarca örnek var… O zaman size dokumak mı işlerine gelir, fanusun içinde korumaya almak mı?

Ne kolay ve bir o kadar da komik değil mi? Bütün bu kahredici sürece itiraz etmek ve partiyi kendi özüne dönüştürmek için yapılabilecek gayretlere peşin peşin 'operasyon' damgası vurmak!.. Keşke evvelce "AKP dağılırsa ülke kaosa girer" cümlesini bu 'operasyoncular' kurmuş olsaydı da bir şeyler açığa çıksaydı!..

Yine soracağız, bıktırırcasına soracağız, tekrar tekrar soracağız: Diyelim ki Recep Tayyip Erdoğan'sınız ve 1 Kasım seçim sonuçlarından sonra başkanlık hayaline bir adım daha yaklaştığınızı düşünüyorsunuz… Kendinizi başkan seçtirecek seçimde MHP'nin başında kimi görmek istersiniz? 12 seçimdir yendiğiniz, bir o kadar daha yenilme kararlılığı gösteren ve son seçimlerden sonra kendi partililerinin ezici çoğunluğunun tartıştığı Devlet Bahçeli'yi mi? Yoksa risk oluşturma ihtimali çok yüksek yeni bir yüzü mü? Birisi yenilgileri 'istikrar' hâline getirmiş, yeni yüzler ise risk taşıyor… Erdoğan'sınız ve kritik bir seçime giriyorsunuz, hangisini tercih edersiniz?

Cevaplar bizatihi soruların kendisi… Bu kadar net ve bu kadar basit…

Yazarın Diğer Yazıları