Mezun veremeyen okul

Kurtuluş Savaşı’nın en kanlı günleriydi.

Düşman ordusu Anadolu’da hızla ilerliyordu.

O günlerde Kayseri Lisesi’nin son sınıf öğrencileri topluca müdüre giderek, “Biz gönüllü olarak savaşa katılmak, ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmek istiyoruz” dediler.

Müdür Bey şaşırmıştı.

Karşısındaki çocukların çoğu 15-16 yaşlarındaydı.

En büyükleri 17’sine yeni girmişti.

Sandalyesinden kalktı, hüznünü gizlemeye çalışan bir sesle, “Sizinle gurur duyuyorum” dedi, “Gidin, vatanınızı kahramanca savunun. Bu topraklar sizler gibi güzide evlatları olduktan sonra düşman çizmeleri altında katiyen ezilmez, er ya da geç muzaffer olur.”

Sonra çocuklara tek tek sarılıp öptü, başarılar diledi, dualarının onlarla olduğunu söyledi, zaferin ardından tekrar bir araya gelineceğine bütün kalbiyle inandığını ifade etti.

Ve son çocuk da vedalaşıp odadan çıkınca yıkılır gibi sandalyesine oturdu.

Onları bir daha göremeyeceğini biliyor, gözlerinden sağanak halinde boşanan yaşları bir türlü kontrol edemiyordu.

...

Müdür Bey üzülüp endişelenmekte haklıydı.

Savaşa giden son sınıf öğrencilerinin tamamı yani 61’i de geri dönemedi.

Şehit olmuşlardı.

O yıl yani 1921’de okul mezun veremedi.

Okulun mezuniyet defterinde bu durum şöyle yer aldı:

Lise son sınıf öğrencileri Kurtuluş Savaşı için cepheye gidip hepsi şehit düştüğünden bu öğrenim yılında okulumuz mezun verememiştir.”

...

Kayseri Lisesi, Çanakkale Savaşı sırasında cepheye giden son sınıf öğrencilerinin tamamı şehit olduğundan 1915-1916 eğitim-öğretim yılında da mezun verememişti.

...

Özgür bir ülke olmamızı sağlayan büyük zaferin yıldönümünü kutladığımız bu günlerde Kayseri Lisesi’nin gerek Çanakkale Savaşı gerek Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşen son sınıf öğrencilerini diğer tüm şehitlerimiz gibi bir kez daha saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.

Onlar ve diğer şehitlerimiz olmasaydı bugün bambaşka bir hayat yaşıyor olacaktık.

...

Son iki not:

1-Kayseri Lisesi öğrencilerinin kahramanlıklarını bugün biliyorsak ve onlara saygı amacıyla yapılmış bir anıt varsa bunu değerli şair Cahit Külebi’ye borçluyuz.

Cumhuriyet döneminde Külebi, Milli Eğitim müfettişi olarak Kayseri Lisesi’ne gitmişti.

Geçmiş yıllara ait kayıtlara bakarken okulun 1916 ve 1921’de mezun vermediğini saptadı. Bunun nedenini araştırınca iki büyük kahramanlık destanıyla karşılaştı ve elde ettiği bilgileri kamuoyuyla paylaştı.

2- Kahraman öğrencileriyle ünlü o lisenin bulunduğu bina bugün Milli Mücadele Müzesi olarak hizmet veriyor.

3 GENÇ YAZAR, 6 GÜZEL KİTAP

Ankara Büyükşehir Belediyesi Dikmen Vadisi Emekliler Lokali’nde düzenlenen söyleşi ve imza günü üç genç yazar ve kitaplarıyla tanıştırdı bizi.

Sibel Yıldız Erden’in “Sonra Ne Oldu?” kitabı, Sezgi’nin yaşamının çocukluktan üniversiteye kadar olan bölümünü kimi zaman gülümseten kimi zaman göz yaşartan olaylar örgüsü içinde başarıyla anlatıyor.

Her sayfayı okudukça “Sonra ne oldu” diyerek hemen bir sonraki sayfayı çeviriyorsunuz.

Sezgi aslında Sibel Yıldız Erden.

İnsanın kendini, ailesini, çevresini idealize etmeden anlatması kolay bir şey değil.

Yazarı bu içtenliği nedenle ayrıca kutlamak gerekiyor.

...

İlknur Artuğ’un “Kırk” romanı derinlemesine tarihsel bir araştırmayı da barındırıyor bünyesinde. “İstanbul’daki kadim yapı Ayasofya’da insanlığa bırakılan mesaj neydi”, “Bizans Dönemi’nde dehlizlerde saklandığı düşünülen kutsal emanetler nerde” gibi sorulara yanıtlar arıyor.

Artuğ, “Not Defteri” isimli psikolojik romanında okuyucuları rakamların yaşamımızdaki önemini vurgulayan ilginç bir yolculuğa çıkarırken, çocuklar için kaleme aldığı “Elma Kokulu Evler” ve “Renkli Köy”de son yıllarda neredeyse evlere kapalı yaşayan çocukları kırlara, dağlara, bahçelere çıkarıyor, doğayla buluşturuyor.

...

Özlem Toplu söyleşi ve imza günü dolayısıyla tanıştığımız bir diğer yazar.

Toplu’nun, “Uzay Patikası” isimli çocuk kitabında uzay gemisine binerek Satürn gezegenine giden Luna Hanım ve oğlu Aren’in öyküsüne tanıklık ediyoruz.

Kitabı bizzat okuyan ya da ebeveynlerinden dinleyen çocuklarda uzay merakı ve sevgisi uyanacağından eminim.

Kitabın Aleyna Eda Eroğlu tarafından ustalıkla resimlendiğini belirtmekte de yarar var.

...

Son bir not:

Söyleşi ve imza günü gibi yararlı bir etkinliğe ev sahipliği yapan Dikmen Vadisi Emekliler Lokali Müdiresi Ayşe Seçkin Özyılmaz özel bir teşekkürü hak ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları