Mezhep çatışması diline dikkat

Suriye meselesinden önce başlamışlardı aslında ama Suriye'de Esad'ın devrilmesi ve ülkeden kaçması ile bir cesaret geldi sosyal medya mücahitlerine.

Bir taraftan Mustafa Kemal Atatürk ile Esad'ı benzeştirmeye çalışanları var bu mücahitlerin, bir taraftan da yine Suriye üzerinden 45 yıl sonra yeniden mezhep kavgasını körüklemeye çalışanları var.

45 yıl öncesini hatırlayanlar bilir. İstisnaları olsa da ideolojik bir bakış açısını mezhep boyutunda bir ayrıma malzeme yapmayı başaranlar o gün de tıpkı bugün gibi seyirci koltuğuna oturup ellerini ovuşturuyorlardı.

Orta Doğu ülkeleri cetvelle çizilerek oluşturulurken emperyalistler de yönetimlerle halklar arsında bu tip ayrılıkların her zaman kullanılabileceği zeminler tercih etmişlerdi.

Ben daha çocukken o ayrımların çok belirgin olduğu bir ilçede büyüdüm. İdeolojilerimizi doğduğumuz ailenin mezhebi belirledi. Mahallelerimiz ayrılmıştı. Öncesinde ve sonrasında kardeş gibi büyüdüğümüz birçok insanla o dönemde kavga ediyorduk. Yaşı tutmayanlar da yan yana gelmiyorduk.

Sonra hemen 13 Eylül günü yeniden o 2-3 yıl süren cinnet hâli sona erdi.

Ancak Suriye'de yaşananlar bir kez daha bizi aynı yere getiriyor. Sadece bunları takip ederek bile rahatsız oluyorum, endişe ediyorum. O dönemin kışkırtıcılarının meseleye dâhil olduklarını da o zamanlar pek görmedik aslında.

Ne burada ne de başka bir coğrafyada insanlar mezhepleri ya da ideolojileri ile doğmazlar. Ama biz nedense öyle doğduğumuz kanaatine sahip oluruz.

Öyle ya da değil ama BOP diye kısaltılan projenin bugün Büyük Osmanlı Projesi olarak revizesini gerçekleştiren bu sosyal medya mücahitlerinin bir kısmı şimdi de bu topraklarda bin yıldır birlikte yaşayan Türk'leri mezhep üzerinden ayırmaya çalışıyor

Alevi-Bektaşi birçok kuruluş son dönemde sosyal medya platformlarında yürütülen bir kışkırtma kampanyası yapıldığını düşünüyor.

Ortak tarih ve derin kültürel bağlarımızla yalnızca komşumuz değil, aynı zamanda kardeşimiz olan Suriye’de son günlerde yeniden şiddetlenen iç çatışmalar, bazı odaklar tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nde kaos ve istikrarsızlık yaratmak amacıyla bir fırsat olarak kullanıldığını görüyorlar.

Federasyonlardaki bazı arkadaşlarla konuştum. Aslında suç duyuruları da yapmak istiyorlar ama ülkenin içinde bulunduğu durumu daha da zor hâle getirmek istemedikleri için ve bir ayrılık hissi oluşturmamak için şimdilik susuyorlar.

Yine de üzgünler ve bu ayrımcılık tavrına kendileri talep etmeden devlet tarafından müdahale edilmesini bekliyorlar.

Diyorlar ki, "ülke içerisindeki Alevi-Bektaşi yurttaşlarımıza yönelik yalan, iftira, hakaret ve kara propaganda yoluyla düşmanlık ve nefret söylemleri, sistematik olarak körüklenmektedir. Öyle ki, bu kışkırtıcı çevreler, Türk milletinin asli unsurlarından biri olan Alevi-Bektaşi topluluğuna karşı alenen katliam imalarında bulunmakta ve bu yönde çağrılar yapmakta

Bu toprakları Türk ve İslam yurdu hâline getiren Ahmet Yesevi’nin talebeleri, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin yarenleri ve Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yürüyen biz Alevi-Bektaşilere; vatan, devlet, millet ve din üzerinden edebiyat yapmak hiçbir kişinin ya da kesimin haddi değildir. Biz kanunla Türk olmadık; bize iki bin yıldır Türkmen derler.

Suriye meselesi başta olmak üzere, tüm konularda Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa onu savunacakları” konusunun da altını çiziyorlar.

Onlar böyle söylerken bazı sosyal medya mücahitleri de Alevi-Bektaşi toplumunu hedef alan paylaşımlar yapıyorlar.

Yetmiyor, Suriye iç savaşlarında, DAEŞ, El Kaide ve YPG gibi küresel cinayet şebekelerinin Türkmenlere yönelik vahşice soykırım uygulamasını alkışladıkları dönemlerin de unutulduğunu sanıyorlar.

Özetle Türkiye için birlikte sonuna kadar mücadele edebilecek olan ve kesinlikle birbirlerinden ayrı tutulmaması gereken misak-ı millî içindeki herkes, özellikle de mezhep ayrımı ile birbirine bir kez daha düşman edilmeye çalışan Türkler, olan bitenin farkındalar.

Orta Doğu bataklığının mezhepçi geçmişine özlem duyan bu klavye mücahitleri hakkında devletin geç olmadan bir şeyler yapması gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları