Mesele, yobazlığa doğru gidiyor!
İlhan Selçuk “Yüzde 99’u Müslüman ülkede İslâmı ikiye ayırmakta başarı kazandılar:
1) Laik Müslümanlar..
2) Dinci Müslümanlar...” diyordu.
Durum, Müslümanlar arasında bir ayırım olarak ortaya çıksaydı mesele o kadar önemli bir boyut kazanmazdı. Bir üslûp farkı der geçerdik, o kadar önemsemezdik!
Fakat, meselenin boyutu bence böyle değil! Türkiye’de dini siyasete ve ticarete alet edenler, sadece kendilerinin Müslüman olduğunu propaganda ettiler ve oy oranlarını bakılırsa buna halkı da ikna etmiş gibi görünüyorlar. Tabii halkın oy kullanırken asıl kriteri ekonomidir ama din istismarının rolünü de kimse inkâr edemez.
* * *
Bakın din istismarcısı gazetelerin, İnternet sitelerinin, ve yazarlarının diline; kendilerinden bahsederken “Müslümanlar” derler. Abdullah Gül’ün halk arasında Cumhurbaşkanlığı konusunda destek bulmasının asıl sebebi budur. Çünkü o “Dindar bir Cumhurbaşkanı” dır; “iyi bir Müslüman” dır “Bizden biri” dir ve bugüne kadar gelen Cumhurbaşkanları “kafir” dir, “ateist” tir, “mason” dur, şudur, budur!
Demek ki bu insanlara göre Türkiye Cumhuriyeti’nin başına ilk defa dindar bir Cumhurbaşkanı, Müslüman bir Cumhurbaşkanı geliyor!
İşte bu mantık geniş halk kitleleri arasında yayılmıştır ve laikliğe sahip çıkanları, “masonların uşağı” , “İslâm düşmanı” , “kafir” gibi görmektedirler. AKP önderlerinin kuruluş anından itibaren dünyayı yönetmeye çalışan Yahudi kuruluşları ile tam bir işbirliği içinde olduklarını örnekleriyle, belgeleriyle sergileseniz de inanmazlar! Çünkü çoğuna göre milliyetçiler de kafirdir! Hele “Türk” , “Türk” dedin mi yandın! Hem ırkçısın, hem de faşist. Demek ki bu kadrolar içinde eski solcular ve etnik ırkçılar da var!
* * *
Geçen gün bir taksi sürücüsünün sorusu üzerine, gazeteci, köşe yazarı olduğumu söyleyince AKP’ye Tayyip Erdoğan’a, Abdullah Gül’e sert eleştiriler yöneltmiş çok ünlü bir köşe yazarından bahsetti ve elinden gelse o kişiyi kıtır kıtır keseceğini söyledi!
Bir defa kıtır kıtır kesmeyi düşünebiliyor. Yani yargılama yok, muhakeme yok! Yakaladı mı kesecek! Ve kendisine Müslüman diyor!
Neden bu kadar acımasız düşündüğünü sordum! “İslam’ı eleştiriyor, Müslümanlara hakaret ediyor” dedi! “Kimlere meselâ” diye sorunca Abdullah Gül’den, Tayyip Erdoğan’dan, Melih Gökçek’ten söz etti!
“İyi de Müslümanlık ile bu isimler sizin beyninizde özdeşleşmiş, halbuki bu isimler siyasetle uğraşmaktadır ve hiçbiri İslâmi bilimler konusunda uzman değildir. Peygamber de değillerdir ki, İslâmı temsil edebilsinler! Asıl sorun sizin beyninizde! Bahsettiğiniz yazar, bu kişileri eleştirmiş laikliğe da sahip çıkmaya çalışmıştır ama bunu İslâma, Müslümanlara karşı yapmamıştır. Çünkü o da bir Müslümandır. Bir Müslümanı tekfirle, suçlamak küfür değil midir?” dedim. Adam Nuh dedi, peygamber demedi. İllâ ki kesecek!
* * *
Aslında bu yobaz ve vahşi tutum, basında eline kalem verilen cahillerin ürünüdür. Yine kurdukları İnternet sitelerinde sağa sola küfretmekle tatmin olan psikopatlara yol veren gazeteciler de art niyetlidir ve gerginliğin tırmanmasına hizmet etmişlerdir.
Biz bu tür gerginliklerden şahsımız adına yılmayız, çekinmeyiz. Tecrübeliyiz, hakkından da geliriz. Fakat ülke adına üzülüyorum.
Basındaki birkaç psikopat, halkı fareli köyün kavalcısı gibi peşlerinden sürükledi ve sonunda kendilerine de ülkeye de yazık edecekler! Bu gidiş durdurulmazsa, sel gibi kan dökülür! Çünkü dini fanatizm, aklı ortadan kaldırır!
Ama yobazlık sadece kendini Müslüman saymak değil ki?
Sadece kendisini demokrat, sadece kendisini haklı zannetmek ve durup dururken “ülkücü” ye saldırmak da tam bir yobazlık değil mi?