Memleket mi idare ediyorsunuz?
Memleket mi idare ettiğinizi zannediyorsunuz? Sınırlarınız kevgire dönmüş; karakollarınız düşman ateşi altında; her gün şehit haberleri geliyor ve siz bu ülkeyi yönettiğinizi sanıyorsunuz. Gevşemiş ağızlarınızla, yumuşamaktan çürük sakıza dönmüş laflarınızla daha ne kadar bu milleti oyalayacaksınız? Biriniz Frengistan’da, biriniz Fizan’da tur atarken vatan çocukları birer birer toprağa düşüyor; ocaklar sönüyor; gencecik kadınlar dul, minicik çocuklar yetim kalıyor; analar babalar çocuklarına doyamadan göz yaşları içinde hayata küsüyor ve siz bu ülkeyi yönettiğinizi sanıyorsunuz.
Vatan çocuklarına kastedenlerin ne istediklerini ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz, bütün dünya da biliyor. Bu memlekete ortak olacaklarmış; özerklikmiş, federasyonmuş filan... Ama bunu terörle istemesinlermiş. Yeter ki terör olmasınmış. O zaman isteklerini konuşabilirmişiz. Yönetimi destekleyen bazı aklıevveller böyle söylüyor. Hatta adamların bazı istekleri de haklıymış. Ülkeyi yönettiklerini sananlar, isteklerin bir kısmını zaten verdiler. Devletin resmî televizyonundan her gün onların istedikleri dilde yayın yapılıyor. Terörle istiyorlar, terörsüz istiyorlar, sen veriyorsun; şehit haberleri yine bitmek bilmiyor ve sen bu ülkeyi yönettiğini sanıyorsun.
Adam terörü zaten o istekleri yerine gelsin diye yapıyor. Sen bilmem ne hakkı diye bir isteklerini yerine getiriyorsun; adam daha diyor ve yine terör estiriyor; bu defa bilmem ne hakkı diye bir taviz daha... Terör yine durmuyor. İsteklerini terör yoluyla gerçekleştirdikten sonra terörü niye bıraksınlar ki! Teröristin taleplerini yerine getirenler! Binlerce şehidin kanında sizin de
parmağınız var!
Teröristin talebini önce konuşulur hale getirmek, sonra da taleplerin bir kısmını yerine getirmek bölücülüğü siyaseten desteklemek demektir. Bölücüleri konaklarda, köşklerde ağırlamak, bölücülerle el sıkışıp aşna fişne etmek onların isteklerine açık olmak demektir. Millî seferberlikmiş! Bayramda seyranda gülücükler dağıtıp ellerini sıktığın insanlara karşı mı millî seferberlik yapacaksın? Yoksa sen de mi “Biz onlarla anlaşırız; yeter ki terör olmasın” fikrindesin? El kol gevşetilerek, ağız yayılarak millî seferberlik mi olurmuş? Ağzını gevşetmeyi bırak da biraz beyninin içine dönüp düşün bakalım! Bu terör işinde benim başka sabıkalarım da var mı diye biraz düşün bakalım!
Terör, terör diye tutturmuşsunuz. Sanki terörist, askerimize, karakolumuza amaçsız saldırıyor. Sanki teröristin hiçbir amacı yok da silahlarla savaşçılık oynuyor. Beyler, bunun adı bölücülüktür. Silahlısı da silahsızı da senin vatanından bir parça istiyor; senin vatanına ortak olmak istiyor ve bunu açıkça dile getiriyor. Silahlı olanına hayır deyip silahsızını buyur etmek, bölücülüğe ortak olmak demek değilse hamakat demektir.
Şehit haberlerinden memleket yangın yerine dönmüş; sen hâlâ siyaset yapıyorsun. Sen hâlâ parmağını ona buna sallayıp efeleniyorsun. Sen hâlâ yürürken omuzlarını öne doğru kısıp külhanbeylik taslıyorsun. Sen hâlâ memleket idare ettiğini zannediyorsun.
Terörü önleyemediğiniz ve dolayısıyla ülkeyi yönetemediğiniz açıkça ortaya çıkmıştır. Yeter artık, düşün yakamızdan! Sıkıyönetim de demokratik bir kurumdur; terörün yoğun olduğu bölgelerde sıkıyönetim ilan edip idareyi askerimize teslim edin! Bırakın da bu beladan ordumuz bizi kurtarsın! Siz bölücülerin siyasi taleplerine evet demeyin yeter!