Medyanın patatesli börekle imtihanı

Sırayı getirip de yazamadım diye üzülmüştüm; Twitch yayınıyla tekrar gündeme gelince, bu sakilliğini konu etme fırsatını, bir kere daha kaçırmak istemedim.

***

Bravo, şıp diye anlayıvermiş arkadaşlar! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hedef kitle olarak seçtiği "Z kuşağı"na mesaj vermeye çalışıyormuş.

Nasıl?

Selvi Hanım''ın serip yağladığı yufkalara taze soğanlı patates serpiştirerek!

Ciddi ciddi bu dahiyane çıkarımı yapan, siyasal iletişim allameleri var.

***

2023 seçimlerinde, "Z kuşağı" diye adlandırılan yaş aralığının sandıktaki karşılığının "6 milyona yakın oy" olması bekleniyor.

Bu, 2018 seçimlerinde CHP''nin aldığı toplam oyun yarısı demek. İYİ Parti''nin, MHP''nin, HDP''nin oy sayısıyla kafa kafaya, hatta fazla.

"Yüzde 50+1"i alan kazanır düzeninde, ittifakların Saadet Partisi''ni kazanmak/kaybetmemek için sarf ettiği çabayı düşünün; seçimde oy kullanması beklenen "Z kuşağı" mensubu genç sayısı, bu partinin son seçimde ülke genelinde aldığı toplam oyun 5 katı!

***

Haber değeri taşıyan, bir siyasi partinin Z kuşağı"hedef seçmesi" değil "hedef seçmemesi" olur bu şartlarda.

Dolayısıyla, Kemal Bey''in de, onların dikkatini çekmeye, sempatisini kazanmaya çalışması son derece normal.

Anormal olan, medyanın "Milenyum çocukları" da denilen bu kitleyi "patatesli börek"le tavlanabilir varsayıp da, "Kemal Bey''in evinden mütevazı mutfak manzaraları" serisini, "CHP''nin Z Kuşağı operasyonu"na yorması!

Twitch yayını tamam öyle bir hedefe yöneliktir de, patatesli börek ne alaka?

Sanırsın, oyun koluna yapışmış halde "gamer" adayı pozu verdi oğluyla birlikte; medyadan böyle bir muamele geldi anneanne/babaanne böreğine!

***

Trendlere uygun şekilde yenilenmemiş o "demode(!)" mutfağın da, patatesli böreğin de bir mesajı vardı elbette de "Z kuşağı"na değil, toplumun, eskinin "orta direği" kabul edilen bugün istatistiksel verilere göre "açlık sınırında" olan sair ekseriyetine!

Altın kaplamalı mutfakta bereketli aşure tarifi vermek ile yemek masasının önüne kurulan sinide iftar açmak gibi iki abartılı uç arasında gidip gelmeyen, dolayısıyla insan aklıyla alay etmeyen, herhangi bir duyguyu sömürmeyen, alelade, herhangi bir gün, herhangi birimizin evinde yaşanabilecek sıradan, alelade bir hale denk gelen, bu yönüyle de "gerçeklik" duygusunu muhafaza eden bir "içinizden biri" fotoromanı.

"Çalmaz, çırpmaz" algısını besleyen… Ama insanoğlunun "çalıp çırpmadan da doyabileceğini, doyurabileceğini" de hissettiren…"Yokluğa, yoksulluğa övgü" içermeyen…

***

Anlamamışsınız gibi uzun uzun anlatmaya çalışıyorum ben de.

Siz de haklısınız.

Böyle yazarsanız, toplumun sair ekseriyetinin "açlık sınırında" olduğunu, kıymalı yahut peynirli böreği rüyasında bile göremediğini, hamuru "bedava dağıtılan" patatesle dürüp yiyerek beslendiğini filan da itiraf ve dahi kabul etmek durumunda kalırsınız.

Kızarlar sonra…

Üzerler sizi…

Değil mi?

Fazla merak…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''e, "Ben sizi Manukyan''a benzetsem ne dersiniz hanımefendi" diye sorma talihsizliğinde bulunmuş bir ıskartalık.

"Talihsizlik", çünkü, basireti bağlanmamış, akli melekeleri yerinde olan hiç kimse, Akşener''in siyasi yaşamı boyunca, aynı şuuraltının yansıması olan onca saldırıyı nasıl püskürttüğünü bile bile böyle bir meraka kapılmazdı.

Utanması yoksa, arlanması yoksa bile en azından başına gelecekten korkar; bel altına başvurmazdı.

Zira…

Ülkenin en köklü siyasi partilerinden biri hakkında "Fosforlu Cevriye" diye kampanya başlattığında ne dediyse…

Torunu hakkında "nesebi gayri sahih" hakaretine başvurulabilecek kadar vicdansızlaşıldığında ne dediyse…

Bizatihi kendisine "nesebi gayri sahih" hakareti edildiğinde ne dediyse…

Onu der Akşener bu yeni tahkir girişimine de;

"Allah''ım sen ne büyüksün. Beni vesile kılıyorsun. Kereste gibi adamların, kereste gibi yaşam formlarının, erkek demeye midem kalkıyor, onların yüzünün ne iğrenç olduğunu, şuur altlarının ne kadar pis olduğunu, her birinin ne kadar korkak olduğunu göstermeye beni vesile kıldın…"

***

Ah be ıskartalık…

Keşke, Akşener''e vurmanın şehvetine esir olmamış aklı başında bir editörün, yöneticin filan olsaydı da, yerinde olmayan, dozunda olmayan merakın kişiyi nasıl insan içine çıkamaz hale getirebileceğini hatırlatsaydı sana; önceki terbiyesizlerle aynı akıbete uğramazdın bari.

Yazık ettin…

Ömrünün son demini bir utanç objesi olarak geçireceksin.

Mütareke alışkanlığı

İktidar militanlığını görev bellemiş, tescilli bir sosyal medya hesabından faili meçhuller yahut JİTEM diye anılan davadaki beraat kararlarını bozan istinaf hâkimlerinin isimlerinin baş harfleri ve "bağlantıları konusunda bilgi vermek isteyenler için ihbar hattı" yayınlandı.

Söz konusu mahkeme kararının hak-hukuk boyutundan bağımsız olarak, bu metoda dair bir hatırlatmam olacak:

Mütareke İstanbul''unda da, Nemrut Mustafa Divanı''ndan yargılananları idam ettirmek için gazete ilanıyla yalancı şahit arardı Ermeni Patrikhanesi!

100 yıldan fazla zaman geçti; kafa değişmedi.

Yazarın Diğer Yazıları