Medya ordusu zaaf içinde!
“Türkiye, şu ana kadar PKK terörünü müttefik ülkelerin desteklemesi konusunda gereğini yapamadı! Bundan sonra gereğinin yapılması için sadece askeri irade yetmez. Siyasi irade lâzımdır! Kamuoyu oluşturmak lâzımdır! Peki mevcut medyayla nasıl olacak bu? Medya orduları, böyle bir savaşa hazır mı?” demiştik.
Demez olaydık!
Bazı gazetelerin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı tutumunun PKK’dan farksız olduğunu gördük!
Nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan da bu durumu fark ederek “tüm medya”ya uyarıda bulundu:
“Burada en önemli şey, bunu medya vasıtasıyla vermek isterim; moral değerlerin en zirvede olması gereken dönemdir. Moral değerlerin en yüksekte olması gereken dönemde eğer moral değerlerimiz darbe yerse, özellikle güvenlik güçlerimiz açısından söylüyorum, gerek asker, gerek polis noktasında bu defa kendi içinde moral değerleri zaafa uğrayan güvenlik güçlerinin başarıya nasıl odaklanabileceğini sizler tasavvur edin.
Bu noktada hep beraber, birlik beraberlik içinde, dirliğimizi, düzenimizi güçlü kılmamız lazım. Ve bu konuda yıpratmaya yönelik değil, onarmaya yönelik neler yapabiliriz, bunu düşünmemiz lazım. Bunu da özellikle tüm medya kuruluşlarımızdan yazılı, görsel özellikle rica ediyorum.”
* * *
Bir süre önce, kendisine eleştiri getiren gazetelerin satın alınmamasını isteyen “AKP Genel Başkanı Erdoğan” idi! “Başbakan Erdoğan” ise daha sorumlu davranmak zorunda. Neyse, hatanın neresinden dönersen kârdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı düşmanca bir tutum takınarak, ancak PKK’nın yapabileceği tarzda yayın yapanlar, bakalım Başbakan’ın bu ricasını yerine getirecek mi?
Terörle mücadelede aksayan yönlere, zaaflara işaret etmek başka, PKK ağzıyla yayın yapmak başka bir şeydir. Bir de şu var ki, görevdeyken emir komuta zinciri içinde terörle mücadele edenler, bir süreden beri suçlanıyor, aşağılanıyor, komutanlarının kefaletine rağmen tutuklanıyor, mahkûm ediliyor! Bu tutum, Korkut Eken’in mahkûmiyetiyle başladı, Şemdinli ve Ergenekon süreciyle devam etti. Tabii ki suç varsa ceza da olacaktır, ancak ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan, geçmişte terörle mücadele edenlerin, son yıllarda meydana gelen bütün terör olaylarının sorumlusu gibi gösterilmesi, Türkiye’ye yönelik bir psikolojik harekâttır.
O kadar ileri gidilmiştir ki, son PKK saldırılarını bile hapisteki tutuklu Ergenekon sanıklarının yönlendirdiğini yazanlar olmuştur!
Türkiye, böyle bir psikolojik saldırıya maruz bırakılırken, eşzamanlı olarak Milli Güvenlik Kurulu’nun Psikolojik Harekât Birimi’nin Avrupa Birliği baskısı ve yasal değişiklikle kaldırılmış olmasını, sayın Başbakan şimdi nasıl izah edecektir?
* * *
Erdoğan, hudut karakollarının özellikle fiziki şartlarının çok daha güçlü hale getirilmesine yönelik çalışmaların yapıldığını da söyledi.
Karlı dağların ortasında bir tepede, baraka gibi yapılardan oluşan karakolda görevlendirilen, karakolun güvenliğini sağlamak için tepelerde devamlı nöbette olan Mehmetçikler için ne yapılsa azdır.
Türkiye, bütün bu sıkıntıların üstesinden gelecektir. Fakat, ekonomide ve bağlı olarak medyada yeni bir yapılanma olmazsa, ülke bütünlüğü her zaman tehdit altında olacaktır. Kendi ordusuna düşmanlık eden bir medya yapılanması olamaz. Medya orduları, en az silahlı ordular kadar önemlidir.