Lütfen kemerleri takın dönüşe geçiyoruz!

Daha önce önermiştim: Bu dönüş hızıyla elektrik bile üretilir!.. Çünkü bu muazzam enerjinin israf olmaması, mutlaka elektriğe dönüştürülerek enerjide dışa bağımlılıktan bir nebze de olsa kurtarılmamız gerekiyor!..

Şahsen Şanghay Beşlisi'nden sonra Adana Altılısı'nı tahmin ediyordum ama yanılmışım… Çünkü rotayı yeniden Brüksel'e kırmış durumdayız… Şam'da Emevi Camii'nde "Bari farzı kılıp kaçsaydık" diyeceğim, o da olmadı!..

***

Bu ilk keşfedişimiz değil tabii Avrupa'yı… "Avrupa Birliği'ne girdik" diye gündüz vakti Ankara'da havaî fişek patlatıp, Ayten Alpman'dan 'Memleketim' parçasını çalan, sonra da sevinçten allı pullu köçek oynatmışlığımız vardı!..

Her şey çok iyi giderken ne olduysa bizi kıskanmalarıyla oldu!.. Havaalanımızı, küresel güç oluşumuzu, Ortadoğu'yla ilgilenmemizi, IMF'ye borç para vermeye kalkmamızı çekemez oldular!.. Suriyeliler için verecekleri parayı vermemeye kalkıştılar…

Biz de hazır böyleyken, protesto için portakal kesme ayinleri düzenledik, sonra Suriyeli 'muhacir kardeşlerimiz'i otobüslerle sınıra taşıdık!.. Zaten Lozan'ın 100. yıldönümüyle birlikte gizli maddeler açığa çıkacak, kelepçelerden kurtulup uzaya fırlayacaktık!.. Bundan sonrasını 'Haçlılar' düşünmeliydi!..

***

Bir hatırlayalım: Rus uçağını düşürmüştük ya... Nasıl da racon kesiyorduk: "Bundan sonra böyle... Burası eski Türkiye değil... Sıkıysa bi daha dene bakalım" türünden... Bir tek "Biz adamdan kan alırız" demediğimiz kalmıştı... Eh, yukarıdakilerden birisi "Talimatı ben verdim" diğeri de "Tekrarı olursa yine yaparız" deyince alttaki kardeşimize de üfürmek düşüyordu...

Biz de "Maşallah" dedik ama galiba kabahat bizdeydi, çünkü "Maşallah" dediğimiz 40 gün yaşamıyordu... Bir baktık ki makas değiştiriyoruz... Önce Rusya'dan kallavi bir özür sonra da "Yemişim Batı ittifakını, yaşasın Şanghay Beşlisi"...

Şanghay'ın 5 atlısını sayamayacak olanlar başladılar efsaneler üretmeye... Artık önümüz sonuna kadar açılmıştı... Ardından bir de Türkiye'ye Şanghay'ın Enerji Kulübü dönem başkanlığı verilince 'küresel liderlik' cebe inmişti resmen... Tabii onu da hakkıyla kutladık...

Suriye'de işler hava durumu gibi günlük değişmeye başlayınca "Bugün kiminle müttefikiz, kiminle düşmanız?" soruları birbirine girdi... "PYD'ye kim silah veriyor, uluslararası masalara kim davet ediyor?" soruları beyinleri kemirdikçe Şanghay Beşlisi işi birkaç ay içinde konuşuluyor olmaktan çıkmıştı...

***

Dirilişli, dizilişli, büzülüşlü, süzülüşlü güzel günlerdi!.. "Karlofça'dan bu yana en kuvvetli dönemimizdeyiz" türünden koçaklamalar bile yapılabiliyordu… İngiliz gâvurunun üzerimizdeki 300 yıllık oyununu bitirmiştik!.. Referandum bile 'hilalle haçın savaşı' değil miydi sanki?

***

Her yıl 30 ila 50 milyar dolar arasında enerji ithalatı yapıyormuşuz... Bu dönüş hızımız mutlaka elektrik üretimine dönüştürülerek, bu rakam aşağıya çekilmelidir!.. Nasıl sularımızı dizginlemek ve enerji üretmek için barajlar kuruyorsak, bu 'yerli ve millî' serveti boşa döndürmemeliyiz!..

Burada tek sıkıntı, her değişen pozisyona göre ağızlarını değiştirmek zorunda kalan bazı 'gazeteci, aydın, sanatçı' kardeşlerimizin durumu… Onlar birkaç gün zorlanıyorlar, "Yahu biz Nijerya'yla mı, yoksa Nikaragua'yla mı ittifak kurmuştuk? Son durum nedir? Ona göre konuşacağım, bilgisi olan Allah rızası için söylesin" diye kıvranırken 'büyük oyun' çözüldükçe çözülüyor!..

***

Cuma akşamı durum böyleydi… Bugün Pazartesi ve dış politika borsası nasıl açıldı ben de bilmiyorum… Onun için büyüklerimi bir arayayım, sonra dönerim... İyi dönerim, çok iyi dönerim, mutlaka dönerim, garanti dönerim...

Yazarın Diğer Yazıları