Kurt kapanından çıkış için başa dönmek şart
21. Yüzyıl'ın ilk 21 yılını somut verilere dayanarak analiz eden Dr. Mehmet Alkanalka, bu çalışmasıyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
Soğuk Savaş sonrası ABD'nin güvenlik stratejileri üzerine bir kitap yazan Barnett, ABD'nin on hedefi arasında; Irak ve İran'ı da göstermiş, Irak'ın İsrail gibi küreselleşmeye hizmet eden bir ülkeye dönüştürülmesi ve İran'ın 2010'dan önce bir darbe görerek Orta Doğu'nun dönüşümünde önemli bir konuma sahip olacağını ifade etmiştir. Barnett'e göre; ABD'yi güvenli hale getirmenin en hızlı yolu İran, Suriye ve Kuzey Kore gibi en tehlikeli ve bağlantısız devletlere karşı sert bir şekilde önleyici müdahalede bulunmak, ya da özet olarak, sert gücü "sıradaki kim?" stratejisi ile kullanmakla sağlanabilirdi. Barnett, Türkiye ile birlikte Yunanistan'ı da sınır devletler olarak tanımlamış ve sınır devletlerin teröristlerin merkez ülkelere geçişte kullanıldıkları da ifade edilmiştir.
21. Yüzyılın başında öngörülen bu resmin 2022'deki izdüşümüne bakıldığında köprünün altından çok sular aktığının farkına varmaktayız. Türkiye bir taraftan asimetrik devlet dışı aktörlerle diğer taraftan da yoğun mülteci sorunu ile mücadele etmektedir. Bu kapsamda; Suriye iç savaşı sonucunda oluşan güç¸ boşluğunu doldurmaya çalışan DEA޸ ve PYD/YPG gibi terör örgütleri Türkiye'nin güvenliğini tehdit etmişler ve etmeye de devam etmektedirler. Suriye'deki, Afganistan'daki ve birçok yerdeki mülteciler Türkiye'yi sınır devlet konumundan daha geri bir statü olan "entegre olmamış bir ülke" statüsüne doğru geriye doğru götürürken, Yunanistan'daki artan ABD askerî varlığı ile Yunanistan'ın sınır devlet konumunu sürdürdüğünü, Türkiye'nin aksine hem AB hem NATO üyesi olmasının avantajını başta Kıbrıs'ta ve Doğu Akdeniz''de olmak üzere Türkiye'nin hatalarından da istifade ederek güçlendirdiğini ifade edebilirim. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin dışlandığı ABD, İsrail, Yunanistan, GKRY ve zaman zaman Fransa, İtalya ve Almanya'nın donanmalarının veya hava kuvvetlerinin ortak tatbikatlarının olduğu bir sürece tanıklık ediyoruz.
Türkiye'nin 21. Yüzyıldaki asimetrik tehditlerinin başında PKK terör örgütü (sonradan mutasyona uğrayarak PKK/PYD'ye dönüşüp, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda ABD ile iş birliği yapmaktadır), 15 Temmuz öncesi Türk Silahlı Kuvvetlerindeki FETÖ yapılanması, Yunanistan ile ABD arasındaki savunma iş birliği faaliyetleri ve silah alımları, başta Suriye'de ve birçok bölgede olmak üzere ABD ile PKK/PYD arasındaki ortak savunma faaliyetleri öne çıkmaktadır.
Türkiye, Schweller'in makalesinde kullandığı aslan, koyun, çakal ve kurt figürlerinden ne çakaldır ne de koyun. Türkiye gelecek nesillerini de ve kendisine güvenen başta Azerbaycan ve KKTC olmak üzere dost ve kardeş ülkelerini de düşünerek üzerine giydirilmeye çalışılan deli gömleğini yırtıp bu kurt kapanından çıkmak zorundadır. Bir pilotun kaybolduğunda yapması gereken ilk şey, kaybolduğunu kabul etmek ve en son hatırladığı konuma geri dönmeye çalışmaktır. Türkiye'nin derin bir uykuda, sert güç dinamiklerini ihmal ederek retorikleri üzerine yumuşak güç kullanma çabaları başarıya ulaşamamıştır. Bu nedenle Türkiye'nin bir an önce uyanarak kaybolduğunu kabul etmesi ve en son hatırladığı koordinatlara geri dönmesi gerekmektedir. Bu da tam olarak güçlü devlet kurumları ve özellikle güçlü bir Türk Silahlı Kuvvetleri'nin öz güven ve yardımı ile PKK terör örgütüne karşı Suriye ile Adana Mutabakatı'nın imzalandığı ana gitmekle söz konusu olabilir.
Kitapta cevabı aranan önemli sorulardan bazıları şöyle:
*Türkiye Soğuk Savaş sonrası NATO müttefiki ABD tarafından neden hedef gösterildi?
*Yine NATO üyesi Yunanistan, Türkiye'nin aleyhine bu durumu nasıl değerlendirdi?
*İsrail'in güvenlik doktrininin ABD ve Yunanistan'ın Türkiye aleyhinde tutum takınmalarındaki etkisi nedir?
*NATO müttefiki komşu iki ülke olan Türkiye-Yunanistan çarpık uluslararası güvenlik sarmalında hangi stratejileri izlemektedirler?
*PKK/PYD çarpık NATO ittifak ilişkilerini Türkiye ve Suriye aleyhine nasıl istismar etmektedir?
*Ülkelerin askerî kültürlerinin, liderlerinin inançlarının ve bürokratik yapılarının 21. Yüzyıldaki ABD, Türkiye, Yunanistan, İsrail Öznelinde güvenlik ve dıs politika stratejilerinde etkileri nasıl gerçekleşmiştir?
Paradigma Yayınları Tel:(0543) 314 98 70
***
Baharın hiç gelmediği coğrafya
----------
Bölge konusundaki isabetli değerlendirmeleriyle dikkat çeken araştırmacı gazeteci Hüsnü Mahalli kısa sürede 5. baskısını yapan "Ortadoğu'da Büyük Tiyatro" adlı yeni kitabında hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını çarpıcı tespitlerle ortaya koyuyor. "Coğrafya kader, Ortadoğu ise kederdir" diyen Hüsnü Mahalli değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor:
Bu kitap, coğrafyamızın acılarını hatırlatmak ve toplumsal belleğimizi tazelemek için yazıldı. Aralık 2021'de ilk baskısı yapılan bu kitabın adını "Ortadoğu'da Büyük Tiyatro" koyduğumda oyunun devam ettiğini ve edeceğini vurgulamaya çalışmıştım. Geçen bir yıl içinde her şey beklediğim gibi gelişti ve sezon finaline geldik.
Tarih ve bizden sonraki kuşaklar Ortadoğu'da son on yılda yaşananları unutmayacak ve unutmamalıdır. Yalnızca insanlarımızı, yıkılan kentlerimizi, dağılan ailelerimizi, yok olan umutlarımızı, gözyaşlarımızı, acılarımızı değil, Allah adına kafa kesenleri, Allah adına küçücük kızlara tecavüz edenleri, Allah adına Allah'a ihanet edenleri, Allah adına her türlü rezilliğe bulaşanları da unutmamalıdır!
On yıldır kan ve gözyaşıyla sulanan Ortadoğu topraklarının yüz yıllık geleceği, işte bu cani ruh hastalarınca ipotek altına alındı.
"Ortadoğu'da Büyük Tiyatro" Siyasal İslam'ın Çöküşü, Arap "Bahar"ından bu yana bölgede gelişen olayları, oynanan oyunları ve bu oyunların başaktörlerini anlattığı gibi gelecekteki olası kanlı planları anlamak isteyenlere ışık tutmaktadır.
Destek Yayınları Tel:(0212) 252 22 42
***
HAFTANIN KİTABI
Kendine yeni bir şans ver
-----
Dört kadının kendi özüne doğru yolculuğunu anlatırken her zaman yeni başlangıçlar yapılabileceğinin altını çizen bir roman, "Bugün Güzel Şeyler Olacak"...
Yeter ki insan, kendi gerçeğini bilmeye ve kendi hikâyesinin kahramanı olmaya cesaret edebilsin. Bunun için hayatı bizzat tecrübe etmek gerekir ve tecrübe edilmiş bir hayat, içinde bilgiden daha fazlasını barındırır. Ölüm bile bize yaşamı öğretmek içindir, bizi hayata hazırlamak için. Ve yaşanmadan anlaşılmıyor hiçbir şey, üzüntüler de sevinç de ancak yaşandığında var. İnsan ancak kendi isterse, gerçekten isterse yeni bir şans verebilir kendine ve her zaman hayatın değerli olduğunu haykırmaktır aslolan; zira bütün insanlar zamanla değişir, hatta o denli değişir ki taptaze bir zamanın ışıltısına kaptırıverir kendini, yenilenir. İşte bu yüzden dönüp bakma arkana, sarıp sarmala hayatı, kucakla, işte budur, hayat budur…
Funda Özsoy E., "Bugün Güzel Şeyler Olacak" isimli romanıyla karanlığın içinde hep var olan göz kamaştırıcı ışığı işaret ediyor okurlarına.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
***
Çok özel bir seyahat
-----
Çevre Mühendisi Yavuz Bilgin Kaya kaleme aldığı "Batmayan Güneşle Yolculuğumuz" kitabıyla okurları; insan ve insan sevgisiyle; arılarla, çiçeklerle, böceklerle, ağaçlarla, balıklarla, kuşlarla, taşıyla toprağıyla, kar ve yağmurun bereketiyle doğayla iç içe yer küreyi hisseden, atmosferi koklayan bir yolculuğa çıkarıyor. Henüz fark etmemişsek eğer; Atatürk'ün bizlere armağan ettiği Cumhuriyet değerlerini ve bugün bile kıymetini bilmediğimiz çok fazla kazanımlarımız olduğunu doğanın içinde attığımız her adımda derin derin nefes alarak, gururla içselleştireceğiz. Birlikte yolculuklarımızı, farklı yollardan gitmişsek de kavuşma noktalarımızın güzelliğini hissedeceğiz...
Galeati Yayınevi Tel:(0539 669 60 69
***
KÜTÜPHANEMDEN
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer...
------
İyi bir gazete okurunu güncel haberler dışında gazeteye bağlayan hiç şüphesiz sevdiği köşe ve röportaj yazarlarıdır. Gazete okuru; eline gazeteyi aldığında tiryakisi olduğu yazarların yazılarını zevkle okur. Özel bir merakı yoksa çoğu zaman, -köşesine yansıttıkları dışında- o yazar hakkında genel bilinenler dışında geniş bir bilgiye de sahip olmayabilir. Çünkü, öncelikli tercihi sevdiği o usta kalemin yazdıklarıdır. Gazeteci Ayhan Yetkiner de yıllar önce bunu tespit etmiş olmalı ki okura sevdiği yazarları biraz daha fazla tanıma fırsatı vermek için devrinin 66 ünlü gazetecinin mesleki anılarını, "Konuşan Kalemler" adlı kitabında toplamış. Kitap 1969 yılında Saygı Yayınevi tarafından basılmış. Soyadları esas alınarak alfabetik bir düzen içinde gazetecilik hatıraları ve özgeçmişleri verilen bu Babıali meşhurları arasında Oktay Akbal, Cihad Baban, Niyazi Ahmet Banoğlu, Celalettin Çetin, Halil Lütfi Dördüncü, Hikmet Feridun Es, Burhan Felek, Nail Güreli, Abdi İpekçi, Orhan Kemal, Tarık Dursun K, Necmi Onur, Vasfiye Özkoçak, Hasan Pulur ve İlhan Selçuk hemen göze çarpan isimler.
Ayhan Yetkiner; bu kalem emekçilerini daha yakından okurlarına tanıtmak amacıyla yazdığı eserinin takdimini şu sözlerle noktalıyor:
"Günümüzde pek güç ve bir çok zor koşullar altında, fakat yılmadan görev yapmakta olan arkadaşlarımızın küçücük anılarından derlenen bu kitabın, basın tarihimize az çok ışık tutması, yararlı olması için çaba gösterdik. Küçük bir hizmette bulunabildiysem kendimi mutlu sayacağım."
(Ahmet Yabuloğlu)