Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Küresel güçlerle dengeli politika

Türkiye, "değerli yalnızlık" olarak isimlendirdiği dış politika ve ekonomide sıkıntıya girmiş, bunu aşmak için Batı''yla "beyaz sayfa" açmak istemiştir. Tavizler, geri adımlar, ikili ilişkilerle diyalog arayışları ve NATO''yu ön plana çıkaran söylemler birbirini takip etmiştir.

Sıkışıklığın sebebi, güvenliğini, ulusal hak ve çıkarlarını korumak amacıyla yaptığı girişimlerin, Batı tarafından çıkar çatışması olarak görülmesidir. Ancak girişimlerini; nüfus alanını genişletme şüphesi yaratacak şekilde, tepki gösterenlere "Ey..." diyerek onları küçümseyen tarzda ve Rusya''yla yaptığı iş birliğini de, Batı''ya alternatif olabileceği intibaını yaratacak bir görüntüyle sergilemesi, geri dönüşü zorlaştırmıştır.

Buradaki hata, politika ve diplomasinin ehil, tecrübe ve bilgi birikimi olan kişilerle yürütülmemesi, kurumsal ilişkiler yerine kişisel ilişkilerin tercih edilmesi, birikimlerle oluşturulan itibar/önem ve kapasitenin kolay harcanmasıdır. "Beyaz sayfa" girişimleri de, Türkiye''den hoşnutsuz Batı''yı daha fazlasını alabilme beklentisine sokmuştur.

Doğu Akdeniz, Libya, Karabağ, Kıbrıs politika ve uygulamaları doğrudur. Güvenliğimizin, ulusal hak ve çıkarlarımızın gereğidir. Ancak girişimlerin, muhataplarımızı ürkütmeyecek, tepkilerini asgariye indirebilecek usta bir siyaset ve ince diplomasiyle yürütülmesi mümkünken, buna özen gösterilmemiştir.

Suriye politikasındaki stratejik hata, durumu çıkmaza sokmuş, bilahare yapılan doğru taktik müdahaleler, ABD''nin gerçekleştirmek istediği yapıyı şimdilik durdurmuştur. Zamanında Suriye ve Rusya''yla yapılabilecek iş birliğine ideolojik düşüncelerle itibar edilmemesi, bugünkü sıkıntının sebebidir.

İdlip, PKK/PYD/SDG sorunu devam etmektedir. Suriye''nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğünü esas alarak, terörle mücadelede Suriye ve Rusya''yla iş ve güç birliği yapılması, ABD''nin amacını sınırlayacak, Türkiye''nin de güvenliğini sağlayacaktır. Yeniden bir durum değerlendirmesine ihtiyaç vardır.

Karadeniz''de gerginlik tırmanıyor

Küresel güçler Karadeniz''de güç mücadelesine girişmişlerdir. Yanlış yaparsak sorun kaçınılmazdır.

ABD, yeni güvenlik politikasında ağırlık merkezini Asya-Pasifik bölgesine kaydırmıştır. NATO zirvesinde de Çin''in çevrelenmesi, Rusya''nın kuşatılması ve tehdit olarak algılanması kabul edilmiştir. Karadeniz''deki mücadele, Rusya''yı buradan da sıkıştırma planının gereğidir.

Rusya''nın Kırım''ı işgal etmesiyle başlayan gerilim, ABD önderliğinde, Ukrayna ev sahipliğinde, 32 ülkenin katıldığı "Sea Breeze 2021" tatbikatıyla bir güç gösterisine dönüşmüştür. Taraflar birbirlerini taciz ve tehdit etmekte, suçlamaktadır. Tatbikat, Rusya-Ukrayna gerginliğinde Ukrayna''ya olan desteği göstermekte, ancak esasında Karadeniz''de kontrolü hedeflemektedir. NATO yetkilisinin, "NATO''nun Karadeniz''deki varlığını koruyacağını ve bölgedeki partnerleriyle iş birliğini güçlendirmeyi planladığını" söylemesi de bunu teyit etmektedir.

Durum Türkiye için hassas

Türkiye, Karadeniz''deki mücadeleden tedirgindir. Hem NATO üyesi, hem de Rusya ve Ukrayna''yla iş birliği içinde olan bir ülkedir. NATO zirvesinde Rusya''nın tehdit olarak kabul edilmesi, üye olmamızdan dolayı su götürebilir. Ancak Ukrayna ve Gürcistan''ın NATO üyeliğini koşulsuz desteklemenin ve Karadeniz''deki tatbikatta yer almanın, Rusya''yı rahatsız ettiğini dikkate almalı, menfaatimiz gereği politik manevralar yapmalıdır.

Rusya''yla ortak çıkar olan Montrö Sözleşmesi''ne birlikte sıkı sıkıya sarılmak, onu sulandıracak en ufak bir girişime müsamaha etmemek hayati önemdedir.

"Kazan kazan" esasıyla hareket ederek, çıkacak fırsatlara göre Karadeniz''de Rusya lehinde alacağımız bir karar, Kıbrıs konusunda BM yaklaşımını benimseyen Rusya''nın, politikasını kendisine de çıkar sağlayacak şekilde, tezimize uygun olarak değiştirmesine vesile olabilir.

***

Küresel güçlerin dengeyi kendi lehine çevirmek istediği bu coğrafyada, bir tarafı düzeltmek için diğer tarafı şüphelendirecek, tedirgin edecek girişimlerden ve davranışlardan uzak durulmalıdır.

Çıkmaza giren konuları dondurarak zamana yayılmasını sağlamak, geçici de olsa bir çözümdür. Nihai çözüm için bölgesel ve küresel şartların değişmesini beklemek, sabırlı olmak ve çıkabilecek fırsatları kollamak daha uygun olabilir. Küresel güçlerle ilişkide denge esas olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları