Küresel güçlerin Ukrayna restleşmesi
Ukrayna küresel güçlerin mücadele alanı haine geldi. ABD, NATO ve AB üzerinden Rusya''yı çevrelemek ve sıkıştırmak için bölgede etkinlik sağlama peşinde. Bu aslında ABD''nin, sıklet merkezini Asya-Pasifik alanına kaydırarak "Çin''i çevreleme, Rusya''yı kuşatarak sıkıştırma" stratejisinin bir parçası.
Eski Sovyet coğrafyasının önemli bir bölümünde etkisini kaybeden Rusya ise, batıyı geri kalan alandan olabildiğince uzak tutarak, bölgede etkinliğini devam ettirme mücadelesi veriyor.
Böyle bir ortamda mücadele, AB''yle ilişkilerini güçlendiren ve NATO üyeliği, tüm NATO üyelerince desteklenen Ukrayna üzerinde yoğunlaşmış durumda. Ayrıca Batı, Gürcistan için de aynı yaklaşımda.
Bu durumda Rusya''nın ABD tarafından kuşatılması ve sıkıştırılması, Karadeniz''in kontrolünü ön plana çıkarıyor.
Rusya''nın Ukrayna hassasiyeti
Rusya''nın Karadeniz Filosu Sivastopol limanındadır. Ukrayna''nın bağımsızlığında Kırım Ukrayna''da kalınca, Rusya Sivastopol''ü kira karşılığı kullanmıştır.
Ancak kira sözleşmesinin Ukrayna tarafından feshedilmesi söz konusu olduğunda, Rusya ön alıp, bölgedeki nüfusun çoğunluğunun Rus kökenli olmasından da istifadeyle, Kırım''da denetimi ele geçirmiş ve uluslararası toplumun tanımadığı bir referandumla da kendisine bağlamıştır. Rusya bu konuyu müzakere etmekten sürekli kaçınmaktadır.
Rusya, Ukrayna''nın NATO üyeliğini ve batıya entegrasyonunu güvenliği açısından tehlikeli görmektedir. Kırım''dan sonra Donbas bölgesini de kontrol etmek için alandaki Rusya yanlısı ayrılıkçı grupları desteklemektedir. Bu gruplar bir kısım yerleşim merkezlerini de ele geçirmişlerdir. Çatışmalar sürmektedir. Ukrayna''nın karşı hamlede bulunması ihtimali ve batının desteği karşısında Rusya, Ukrayna sınırına asker yığmıştır.
Rusya''yla ABD/NATO arasındaki söz düellosu ve karşılıklı hamleler devam etmektedir. Batı fiili destekte bulunmadığı sürece, ne Rusya''nın, ne de Ukrayna''nın, mevcut durum ötesinde bir müdahalesi beklenmemelidir. Ancak Batının müdahale ihtimalinin artması durumunda Rusya''nın yine ön alarak, Donbas bölgesinin tümünü işgal etmesi beklenebilir.
ABD dolaylı tutum izliyor
ABD, Ukrayna''ya destek için Karadeniz''e savaş gemisi göndermekten vazgeçmiş, Rusya''yı sıkıştırmak için yaptırımların uygulanmasına ve diplomatların sınır dışı edilmesine ağırlık vermiş, savaş gemisi gönderme işini de İngiltere''ye havale etmiştir. Rusya da bunlara karşılık vermektedir.
Durum üstünlüğü Rusya''da görünmektedir. Bu nedenle Putin''in, Biden ve Zelenskiy''nin yüz yüze görüşme tekliflerine cevap vermesi beklenmemektedir.
ABD ve Rusya''nın, ne Karadeniz''de, ne de Ukrayna''da doğrudan karşı karşıya gelmeyeceği değerlendirilmektedir. Ancak dolaylı mücadelenin devam edeceğinden de şüphe yoktur.
Türkiye tarafsızlıkta zorlanıyor
Türkiye-Ukrayna arasında 9. Stratejik Konsey Toplantısı yapılmıştır. Ortak bildiride;
-Ukrayna''nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine, Kırım başta, Rus işgalindeki toprakların kurtarılması için uluslararası kuruluşların çabalarına destek verilmesine,
-Ukrayna''nın NATO üyeliği ve Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin müttefiklerle birlikte çalışabilirliğine katkıda bulunulmasına,
-NATO, ikili ve çok taraflı mekanizmalar aracılığıyla Karadeniz Bölgesinde güvenlik ve istikrarın desteklenmesine ilişkin işbirliğinin artırılmasına yer verilmiştir.
Türkiye''nin Ukrayna''ya olan desteği Rusya''yı rahatsız etmiş, Kırım hassasiyeti ve güvenlik kaygıları onu, Ukrayna''dan yana tavır koymaya zorlamıştır. Ancak Rusya''yla da ilişkilerini sürdürmeye özen göstermeye çalıştığı da bir gerçektir.
ABD Yunanistan''ı şımartıyor
Türkiye''nin, bekası ve güvenliği için, uluslararası hukuk çerçevesinde hak ve menfaatlerine sahip çıkması, Montrö Sözleşmesi ve Karadeniz başta olmak üzere, ABD''nin çıkarlarıyla uyuşmadığından ABD, Yunanistan''ı abartılı bir şekilde ön plana çıkarmıştır.
Yunanistan dışişleri bakanının, Türkiye ziyaretindeki ortak açıklamada sarf ettiği fütursuzca ve tehditkâr ifadelerinin kaynağı da bu şımarıklıktan kaynaklanmıştır. Kendisine dışişleri bakanımız tarafından gerekli cevaplar verilmiştir. Ancak, müzakerelerde, açıklamalarda ve cevaplarda, işgal altındaki 20 ada ve adacığa değinmememizin sebebi bir türlü anlaşılamamaktadır.