Konyaspor'un göz göre göre nasıl battığını açıkladı. Recep Çınar: Tatlıcak Tesisleri'ni satmak heba değil mi

RECEP ÇINAR

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var; Konyaspor’un bu zor günleri atlatması için bedel ödemeyen, ancak kulübün imkanlarıyla kendi “lüksünden” ve “şatafatından” da zerre ödün vermeyen Fatih Özgökçen, bu başarısızlığının, bu kibirli, bu egolu tavrının bedelini belki de bir ömür boyu vicdan azabı çekerek ödeyecektir…
“Kulübün bir kuruşunu heba etmedik!” buyurmuş muhterem!
Trabzon Havaalanında karşılasın diye, kendine tahsis ettiğin kulübün aracını bir gün önceden Trabzon’a göndermek, kulübün parasını heba etmek olmuyor mu?
Kulüp binasında ya da statta aslan gibi toplantı mekanları varken, Akyokuş’da bina kiralamak, kulübün parasını lüzumsuz bir şekilde “çar-çur” etmek, israf ya da heba değil mi?
Kulübün 20 yıllık Mali Müşavirine yol vermek ve kendi Mali müşavirini getirmek, heba değil de ne?
Tatlıcak tesislerini satmak, oradan gelen üç parayı da çöp futbolcuların hesabına yatırmak ne anlama geliyor?
Mustafa Göksu denilen arkadaşla, İstanbul’un en ünlü restoranlarında belli bir kurumun spor yorumcularına yemek vermek, kulübün ürünlerini taktim etmek heba değil mi?
Bu yemeklerin ve kulübün ürünlerinin ödemelerini kendi cebinden mi yaptın?
Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, iki cep telefonu alıp 34 bin liralık faturayı ödenmesi için kulübe gönderen bir adamın (daha sonra geri adım attı) İstanbul ziyaretlerinin bedelini ödemesi mümkün mü?
Heba veya israfla ilgili kitap yazılır…
Neyse…
Diyeceğim şu; kendisine Konyaspor koltuğunu altın tepsi içerisinde sunanlar ve “Fatih Özgökçen” denilen bu adamın yanlışlarını görmezden gelenler de, vebal altındalar!
Niye mi?
Denetlemedikleri için…
Hesap sormadıkları için…
“Bilader neler oluyor” demedikleri için.
KULÜP GÖZ GÖRE GÖRE BATIYOR
Pazartesi günü yapılamayan Olağan Üstü Genel kurul sonrası, Fatih Özgökçen basın mensuplarıyla “hasbıhal” gerçekleştirdi…
Kulübü çok iyi yönettiklerini, ağzında pelesenk olan lig üçüncülüğü meselesini ve birçok konuda başarılı olduklarını söyledi…
Basketbol takımını düşürdüklerini, 1922 Konyaspor’u düşündüklerini, Tatlıcak tesislerini nasıl elden çıkardıklarını, sponsorluktan, oyuncu satışlarından elde ettiklerini ve bunları nasıl “çarçur” ettiklerini söylemedi mesela!
Konyaspor’u nasıl bir cenderenin içine soktuklarını da söylemedi…
Konyaspor’un pimi çekilmeye hazır bomba olduğunu ve patlama aşamasına getirdiklerinden de söz etmedi…
Konyaspor’un bombası patlamaya ramak kalmışken, kimsenin sesinin çıkmaması da hayra alamet değil…
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Türkiye’de bulunan canlı bombaların isim listesi elimizde, ancak eylem yapılmadıkça tutuklayamıyoruz” dediği gibi, Konya’nın atananları, seçilenleri de, Konyaspor küme düştükten sonra mı olaya müdahale edecekler?
Veya sahaya inecekler?
Şehrin dünyaya açılan penceresi Konyaspor, göz göre göre kapanıyor, kimsenin umurunda değil!
Olacak şey değil…
Ve bu pencerenin kapanması için, elinden geleni arkasına koymayan “Fatih Özgökçen” denilen adam, insanlardan “helallik” istiyor…
Bu kulübün bir üyesi olarak, bu kulüpte daha önce asbaşkanlık yapmış birisi olarak, sana değil “helallik” selam bile vermem…
Allah’ın selamını senin gibi, egolu ve kibirli birine vererek “zayi etmek” istemem…
Çünkü, yüce Yaradan, ahirette sana verdiğim selam nedeniyle, benden hesap sorar diye korkarım…
Neyse.
FATİH ÖZGÖKÇEN HEDEF SAPTIRIYOR
Ben Konyaspor kulübünün “davet etmeselerdi ne işim vardı Konyaspor’da” diyen egolu, kibirli, umursamayan bir futbol fakirinin marifetiyle çöktüğünü söylüyorum ve bunu söylerken de birçok örnek veriyorum…
Ben bunları söylüyorken Fatih Özgökçen “cambaza bak cambaza” hikayesinde olduğu gibi, dikkatleri başka taraflara çekmenin gayretini gösteriyor…
Benim amacım taraftarları ya da kamuoyunu Fatih Özgökçen’e kışkırtmak ya da onlarla karşı karşıya getirmek değil…
Bir olumsuzluğa dikkat çekmek ve bunu da dilimin döndüğünce paylaşmak istiyorum insanlarla…
Konyaspor kulübünün kötü yönetilmekten dolayı tehlikede olduğunu gördüm ve bu konuda da sorumluluk aldım…
Konyaspor kulübündeki bu olumsuzluğa neden olan unsurların da, görevlendirmelerin de ahbap çavuş ilişkisiyle yapılmakta olduğunu söyledim ve söylemeye de devam edeceğim…
Konyaspor, Mustafa Göksu’lar, İrfan Kulekayalar, Cihan Önallar, dahası bir kamyon dolusu insana ekmek kapısı oldu…
Şimdi soruyorum.
Konyaspor futbol akademisinin başında şu an kimler görev yapıyor, bu eğiticiler ne zaman ve kimler tarafından ve hangi torpille göreve getirildiler?
Mesela bir genel müdür var…
Hüseyin Saraç!
Kimden torpilli bu arkadaş?
Bunun gibi verimsiz, liyakatsız, sadece cebini düşünen bir sürü insan var Konyaspor kulübünde…
Kimin parasını veriyorsunuz bu “güdümsüz”lere?
Bunlar israf değil de, ne?
EKREM COŞKUN’DAN BAŞKA KİMSE YOK MU?
Konyaspor kayyuma gitmesin diye çabalayan Ekrem Coşkun’dan başka kimse yok mu, bu şehirde?
Konya ve Konyaspor’u aşından ve işinden daha çok seven Ekrem Coşkun’un derdinin koltuk olmadığına yüzde milyon eminim…
Onun Konyaspor sevdası başka bir sevda…
Rahmetli İslam Çupi’nin, “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz” dediği gibi, Ekrem Coşkun’un Konyasporluluğu da, başka bir Konyasporluluktur ve tarifi de mümkün değildir…
Durum böyle olunca da, Ekrem Coşkun’dan başka kimsenin kılı kıpırdamıyor…
Hem de Konyaspor göz göre giderken.
SON 20 YILDA GÖREV YAPAN BAŞKANLAR
VE YÖNETİCİLER BİR ARAYA GELMELİLER

Konyaspor kulübü bu cendereden nasıl çıkar ya da Fatih Özgökçen’in bıraktığı bu enkazı nasıl kaldırır?
2000’den bugüne kadar başkanlık ve yöneticilik yapan A’dan Z’ye herkes, artı Konyaspor’un nimetlerinden yararlananlar, odalar, iş insanları, sanayiciler, mütahitler kim varsa Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın etrafında bir araya gelmeli ve kulübü bu cendereden nasıl çıkarırız diye kafa patlatmalı…
Bu benim düşüncem…
İşi bilen insanların dışında, Konyaspor’un yoğun bakımda olduğunun kimse farkında değil, ama gerçek olan bu…
Kulüp, maddi ve manevi kocaman bir tehdit altında…
Konyalı ve Konyasporlu olarak bekledim ki, Konya’yı temsil eden şehir dinamikleri, sivil toplum örgütleri, sporun taban birlikleri bir ses versin…
Ama, nafile…
Boşunaymış beklemem…
Şehrin takımı Konyaspor’un savunmanın, haklarını aramanın, uçuruma gittiğini haykırmanın bir kabahat olduğunu unutmuşum yine!
Sağlık olsun.

Yazarın Diğer Yazıları