Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

KKTC'nin tanınma konusu savsaklamasın

Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin''in geçtiğimiz hafta Soçi''de gerçekleştirdikleri görüşmede Kıbrıs konusunun da gündeme getirildiği ve KKTC''nin tanınması hususunda bir yol haritası üzerinde mutabakat sağlandığı haberleri memnuniyet vericidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin''in Soçi''deki 3 saatlik görüşmesini değerlendiren Rus dış politikasının etkili ismi Aleksandr Dugin, ''yeni bir dönem'' vurgusu yaparak Kıbrıs ve Kırım konusunun iki liderin ajandasına yerleştiğini bildirdi.

KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı ebedi liderimiz merhum Rauf R. Denktaş''ın talimatıyla Gezici Büyükelçisi olarak yıllardır KKTC''nin tanınması için çok üst düzey temaslarım oldu, olmaktadır. Bu temaslarımda edindiğim intiba KKTC''nin tanınma talep etmesi halinde birçok ülkenin devletimizi tanıyacağı yönündedir. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, egemen eşitlik temelinde iki devletin iş birliğine dayalı siyaseti nedeniyle Kıbrıs Türk halkının çoğunluğunun desteğini alarak bu kutsal makama seçilmiştir. 18 Ekim''e az bir süre kala, yani Cumhurbaşkanı Tatar''ın seçilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen KKTC''nin tanınması konusunda gerekli adımlar atılamamıştır. 53 yıldır devam eden ve hiçbir sonuç alınamayan BM''nin iyi niyet misyonu çerçevesindeki müzakerelerin başlaması gayretleriyle hâlâ daha zaman boşuna harcanmaktadır. Cumhurbaşkanı Tatar, Nisan ayı sonunda Cenevre''de gerçekleşen gayriresmi BM 5+1 toplantısında Türk tarafının pozisyonunu ortaya koymuştur. Tatar en son New York''ta Guterres''in daveti üzerine gerçekleşen 3''lü çalışma yemeğinde de aynı pozisyonunu tekrarlamıştır. Rum Yönetimi geçmişten ders almayarak hâlâ daha federasyon diye tutturmaktadır. Garantör İngiltere ile ABD ise resmî müzakerelerin yeniden başlaması için taraflara baskı yapmaya başlamıştır. Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tatar''ın siyasetini desteklemekte ve iki devlete dayalı çözümden geri adım atılmayacağını tekrarlamaktadır. Erdoğan her ne kadar da BM Genel Kurulu''nda yaptığı konuşmada KKTC''nin tanınmasını gündeme getirmemiş ise de, egemen eşitliğimiz ve adada iki devletli model doğrultusunda çözümümün kaçınılmaz olduğunun altını çizmiştir.

Bütün bu gelişmeler ışığında, iki devlete dayalı çözüm siyasetimiz çerçevesinde bir an önce uluslararası tanınma çağrısının yapılması şarttır. BM Genel Sekreteri onurlu davranarak, yeni bir Kıbrıs özel temsilcisi ve danışmanı atamak yerine, taraflar arasında ortak bir zemin olmadığını, 53 yıldır süren müzakerelerden sonuç alınamadığını ve alınamayacağını dolayısıyla müzakere süreçlerinin başarısız olduğunu ve bu konuda BM''nin artık yapabileceği bir şeyin kalmadığını deklare etmelidir. Türk tarafı Guterres''den bu açıklamayı yapmasını talep etmelidir. Türkiye ve KKTC iki devlet siyasetinin gereklerini yani tanınmayı daha fazla savsaklamamalıdır. Egemen eşitlik vurgusu yapıp iki devlete dayalı çözüm siyaseti ortaya koyduktan sonra tanınma istememek, Türk''üm deyip yüce Atatürk''ün ilke ve devrimlerini savunmamak demektir; Elhamdülillah Müslümanım deyip kutsal kitabımız Kur''an''a inanmamak demektir, vatan, bayrak, bağımsızlık deyip bunların uğruna ölmekten, şehitlik mertebesine erişmekten kaçınmak demektir.

KKTC''nin tanınması ile birlikte Kıbrıs Türk halkının şu anda önündeki birçok ekonomik, sosyal ve iç siyasi problem ortadan kalkacak, daha müreffeh ve huzurlu bir düzen yaratılabilinecektir.

Cumhurbaşkanı Tatar''ın göreve gelmesiyle birlikte Rum tarafının federasyon ve Maraş üzerinden yaptığı ''işgal ve istila'' siyaseti çökmüş, Anavatan Türkiye''nin Doğu Akdeniz''deki haklarımızı ısrarla korumaya yönelik etkin girişimleri ile de Rum-Yunan ikilisinin ve bunlara destek veren emperyalist Batı''nın tüm plan ve emelleri altüst olmuştur.

ABD Başkanı Joe Biden, namı diğer Bidenopulos, Rum-Yunan ikilisine her zamankinden daha fazla destek vermekte ve Güney Kıbrıs ile Yunanistan''ın silahlanması için her imkanı kullanmaktadır. Avrupa Birliği de Türkiye''nin Akdeniz''den çekilmesini sağlamış; baskı ve tehditler nedeniyle araştırma/sondaj gemilerimiz maalesef limanlarımıza geri çağrılmıştır. Bu durumu değerlendiren ve Türkiye''nin geri adımı ile yüreklenen Rum-Yunan ikilisi tahriklerini sürdürmekten kaçınmamaktadır. Geçtiğimiz günlerde Türk Kıta Sahanlığını ihlal eden Nautical Geo gemisi Türk savaş gemilerince uyarılarak bölgeden uzaklaştırılmıştır. Rumlar ve Yunanlılar günün sonunda okkalı bir Türk tokadı yemeden bu faaliyetlerine son vermeyecek, bölgemizde huzur ve barışını bozacak eylem ve söylemlerini sürdürecektir.

Yunanistan''ın Akdeniz''de hiçbir hakkı hukuku yokken Türkiye ile gerilim yaratarak bu konuyu müzakere etmeye çalışmasına izin verilmemelidir. Yunanistan ile Akdeniz konusu görüşülmemelidir.. Yunanistan Akdeniz''de Türkiye''nin muhatabı değildir. Yunanistan ve Avrupa Birliği''nin Sevilla paçavra haritası ile Türkiye''yi Akdeniz körfezine hapsetmesine izin verilmemeli sismik araştırma ve sondaj gemilerimiz Akdeniz''de başladıkları görevlerinin başına dönmelidir. Yayılmacı Rum-Yunan ikilisinin Mavi Vatan''daki belirlenmiş haklarımıza yönelik düşmanca tahriklerine gereken cevaplar sahada verilmeli ve buna paralel olarak münhasır ekonomik bölgemiz ilan edilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları