"Kindar"lara muska mı yazdırsak acaba?

Van’da Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, düzenledikleri operasyonda, bir minibüsün gizli bölmelerine yerleştirilen 136 kilo toz esrar ele geçirdi. Anadolu Ajansı’nın haberine göre aramada, esrar paketleri arasına konulan muska ile “koruma duası, arabaya bırak” yazılı kağıda sarılı bir kilit bulundu. Zanlılar, Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorguları sırasında, “Dini bilgisi kuvvetli olan bir kişiye giderek, özel eşyalarımızı korumak için muska yapmasını istedik. Eşyalarımızı bizden başka kimsenin görmemesi için de bir kilidi okuttuk. Muskayı ve kilidi, taşıdığımız uyuşturucunun yakalanmaması için kullandık” diye ifade verdi..

***


Geçmişte de buna benzer birçok olay yaşadık. Polisin yaptığı bir operasyonda sebze kamyonuna gizlenmiş 50 kilo eroin ele geçirilmiş, uyuşturucu paketlerinin muskalarla sarıldığı ortaya çıkmıştı! Yakalanan sanıklar uyuşturucunun yerine ulaşması için bir hocaya muska yaptırdıklarını açıklamıştı.
İstanbul’da üç kişi, parası için öldürdükleri adamın cesedini çöpe atarken muskasını almışlar ve saklamışlardı. Allah’ın en büyük ayeti olan insana kıyıyorlar ama kâğıda kıyamıyorlardı.
Bir ara uyuşturucudan elde edilmiş gelirle hacca gidilip gidilemeyeceği tartışılıyordu.

***


Bu veriler tesadüfidir ama toplumun din algısının, önemli oranda bozuk olduğunun göstergesidir. Din algısı bozuk milyonlarca insan, aynı zamanda seçmendir. Peki eroine muska yazdıran bir toplum, sağlıklı bir seçim yapabilir mi?
Dolayısıyla, cehalet içinde olduğu anlaşılan ve oranını herkesin tahmin edebileceği bu kitlelerin, her zaman hile ile aldatılması mümkün değil midir?
Mesela, “Dindar Cumhurbaşkanı” yaftası, bir çeşit muska değil midir? Veya “dindar gençlik” iddiasındaki Başbakan’ın, Necip Fazıl’ın sorunlu psikolojisinin de etkisinde “kindar gençlik” yetiştirmek istemesi bir çeşit muska kullanmak değil midir?
Bir okurumuz, “Benzer cümleyi eski Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe de bir konuşmasında kullanmış, ‘Müslümanlar! İçinizdeki kini eksik etmeyin’ demişti” hatırlatmasında bulundu.
Müslümanlık ile kindarlık bir arada durur mu? Beynine kin virüsü giren bir kişide Müslümanlıktan veya insanlıktan ne kalır? Kindar kişi, vicdanıyla ve adaletle davranabilir mi?

***


Yine başka bir okurum, Erdoğan’ın Türk kimliği ile ilgili tartışmaları da “kin” duygusu ile yaptığını söylüyor. Fakat ilginçtir, yüzlerce defa yazdığımız Türk tanımını, Patrik Bartholomeos tekrarladı ve “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes, din mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin Türktür. Türklük, bütün Türk vatandaşlarının beraberce varlığı ve dayanışmasının ifadesidir” dedi. Ama bazı AKP’lilere bunu kabul ettiremedi. Çünkü, Türklüğü kendi etnik kimliklerini ortadan kaldıran başka bir etnik kimlik zannettikleri için içlerinde “kin” besliyorlar.

***


Aslında Atatürk’ün, “Türk, bütün adamların birliğidir” diye dört kelimelik bir tanımı da var. 1932 yılında İsmail Habip Sevük’e, dikte ettirdiği görüşlerini bir şiir olarak yazdırmıştır. “Oğuz oğulları” başlıklı bu şiirde, “Türk sadece bir milletin adı değil, Türk bütün adamların birliğidir” ifadesi var. Şiir, “Hep insanlar kendilerini bilseler, Bilinir o zaman ki hep biriz” diye bitiyor..
Türk öncelikle bir milletin adıdır ama “bütün adamların birliği” olunca daha derin bir anlam kazanıyor..
Bir de bazıları “nefret suçu”ndan bahsediyor. Yahu Türklükten, Türklerden nefret etmek meşru mu?
Yoksa, içlerindeki kini belki yumuşatır diye biz de bu kindarlara muska mı yazdırsak acaba?

Yazarın Diğer Yazıları