Kıbrıs’ta ilk hedef Türk askeri!

Kıbrıs’ın dolayısıyla, KKTC’nin güvenliği daima güncelliğini korurken, adada yeni oyunların tezgâhlandığı “açık açık” görülüyor.
Oysa, Orta Doğu’daki yangının kıyısında kalan adaya, daha da stratejik ağırlık yükleniyor.
Uluslararası destekli Rumların en büyük hedefinin, Kıbrıs Türk halkını soykırımdan koruyan Türk Ordusu’nun adadan ayrılmasını sağlamak olduğu da biliniyor.
Bundan dolayı da, Kuzey Kıbrıs’ın egemenliğinin korunması daha da önem kazanıyor.
Gerçekten de, son yıllarda deniz taşımacılığı ve petrol bulunma ihtimalinin artması Kıbrıs’a yeni bir pencere açtırıyor.
Kerkük-Yumurtalık hattıyla akan 60 bin varil petrole Bakü’den yola çıkan 50 bin varil de eklenince günde 110 bin varil petrolün güvenli bir şekilde dağıtım işlemi ortaya çıkıyor.
Ceyhan’dan dünyanın dört bucağına, büyük çoğunluğu deniz yolu ile dağıtılmakta olan petrol, hatta gazın öncelikle Kıbrıs’ın Kuzeyi’nden geçen tankerlerin güvenliği, adanın önemini adeta kanıtlıyor.
Ne var ki Kıbrıs’ta sürdürülen çoğu uluslararası siyasi girişimler, adanın gün geçtikçe ve adım adım yitirildiğinin ağırlığını hissettiriyor.
Nitekim, Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerini başlatmak için Rumların şart koştuğu ortak açıklama metni üzerinde Türk tarafının da olumlu karar vermesi, tuzağı “ilk tehlikeli adım” olarak değerlendirmek gerekiyor.
Hatırlanacağı üzere, Birleşik Kıbrıs için futbol federasyonu üzerinden test edilen teslimiyet sürecinde, Türkler, Güney Kıbrıs’tan pasaport almaya ve kimlik çıkartmaya teşvik ediliyor.
Kıbrıs’ta Rum hâkimiyetinde Birleşik Kıbrıs için düğmeye basıldığı ortaya çıkıyor.
Bu geçişte en önemli görevi AB’nin baskısıyla Türkiye’nin daha doğrusu AKP iktidarının üstlenmesi, acı bir gerçeği yansıtıyor.
Başbakan Erdoğan Brüksel’de, Kıbrıs’ta Türk tarafını, Rumlarla anlaşmaları konusunda teşvik ettiklerini ve çözüm istediklerini belirtmesinin ardından ABD’nin de devreye girmesi yeni oyunu başlatmış bulunuyor.
...Ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, Kıbrıs ziyaretiyle birlikte sözde yeni çözüm paketi açıklıyor:
“KKTC ve Kıbrıs Rum Kesimi liderleri bu konuyu çözene kadar masadan kalkmayacak.
Bu çerçevede Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına dayalı bir federasyon oluşacak.
Birleşik Kıbrıs, Avrupa Birliği’ne ve Birleşmiş Milletler’e üye, tek uluslararası kimliği, tek vatandaşlığı ve tek egemenliği bulunan bir devlet olacak.”
ABD’nin bastırmasıyla BM’nin ortaya koyduğu yeni planda; egemenlik “muğlak” bırakılıp, “bölünme” ve “ayrılık” yasaklanarak Rumların isteğinin yerine getirilmesi bile, Kıbrıslı Türklerin, Rumlara iliştirilmek istendiğini “kapalı” bir şekilde “deklare” ediyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Türk toplumunun yeni bir tuzağa düşürülmek üzere olduğu su üstüne çıkıyor.
Aslında, Rumların uluslararası destekli oyununun iki-üç yıldan beri bilinmesine rağmen, uzlaşmaya gidilmek istenmesi bütün iyi niyetleri gölgeliyor.
Rumların hiçbir şekilde adada, Türk tarafını istemedikleri, hele ayrı bir hükümranlıktan bahsedilmesinden bile “tedirgin” oldukları nedense bir türlü fark edilmiyor.
Güney Kıbrıs, yıllardan beri aynı görüşü, aynı tavrı ve aynı planı, çeşitli kılıflar altında savunuyor.
En büyük hedefleri ise; anlaşmalara dayalı haklarını kullanarak, Kıbrıs Türk halkını soykırımdan koruyan Türk Ordusu’nun adadan ayrılmasını sağlama olduğu da gizlenemiyor.
Bu günlerde başlaması beklenen görüşmelerin ucunda, Kıbrıslı Türklerin egemenliğinin korunacağına dair bir “umut” gözükmüyor.
Daha müzakerelere oturulmadan, egemenliğin “muğlak” bırakılması, Kıbrıslı Rumların ve Batı’nın “kötü” niyetini şimdiden seziliyor.
Kaldı ki, müzakerelerin sonunda, sözde “Birleşik Kıbrıs” oluşumu sağlansa bile, bunun altından Kıbrıslı Türk varlığının “sinsice” silinmesi anlamı çıkıyor.
Tabii ki, soydaşlarımızı; olası Rum saldırılarından hatta soykırımından koruyacak Türk askeri bulunamayacağından, planın uygulanması aşamasına geçileceğini tahmin etmek için, “kâhin” da olmak icap etmiyor.
Görülüyor ki, Kıbrıs’ın güvenliği daha doğrusu KKTC’nin bağımsızlığı Türkiye’yi sanıldığından daha da fazla ilgilendiriyor.

Yazarın Diğer Yazıları