Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

''Kıbrıs yaklaşımı'' düzeltilmeli

Altılı Masa tarafından açıklanan mutabakat metninin birçok olumlu yönü bulunmakla birlikte, dış politika ve güvenlik konusunda hassasiyet gösterdiğimiz Kıbrıs''la ilgili açıklamayı diğerlerinden ayrı tutarak bir değerlendirme yapmayı, ulusal çıkarlarımız açısından bir mecburiyet olarak gördüm.

Egemen iki devlet anlayışından vaz mı geçeceğiz?

Mutabakat metninin Kıbrıs''la ilgili maddesinde "Millî davamız olan Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla, KKTC''nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedefinin gözetileceği" ifade edilmektedir.

Burada Kıbrıs''ta "iki devletin" değil; "iki toplumun" egemen siyasi eşitliğinden bahsedilmesi dikkat çekmiştir. Metni hazırlayanlar; herhangi bir çözüm empoze etmediklerini, Kıbrıslı Türklerin gelecekleri için bir karar vermelerini, Türkiye''nin aşırı müdahaleci tutumunun çözümü kolaylaştırmadığını, milli davanın çözümünde Kıbrıslı Türklerin de irade ve isteklerinin önemli olduğunu düşündüklerini söylüyorlar.

Bu düşünce yaşananları görmezden gelen, sadece Batı''yla ilişkileri iyileştirme niyetiyle, ülkenin beka ve güvenliğini müzakereye açmayı amaçlayan bir yaklaşımdır. Rumların çok daha fazlasını istediği için reddetmesiyle sonuçlanan "Annan Planı" benzeri bir ortama doğru gidileceğini gösteren bir anlayıştır.

Kıbrıs sadece KKTC''yi değil, ondan daha da fazla Türkiye''yi ilgilendirir. Kıbrıs Türkiye için tarihî mirastır, güvenlik ve güvenirlik konusudur.

Kıbrıs; Ada''daki Türkler için, siyasi haklara sahip, güven içerisinde, hür ve egemen olarak varlıklarını devam ettirebilecekleri bir vatana sahip olunması, Türkiye için de ulusal güvenliğinin tehdit edilmesine ve Doğu Akdeniz''deki etki alanının kısıtlanmasına engel olunması ve milli menfaatlerinin korunması konusudur.

Dolayısıyla hem Türkiye, hem de KKTC için millî ve bugüne kadar birlikte verilen mücadeleyle, egemen iki devletli çözüme kadar getirilen mukaddes bir davadır.

Artık müzakereden söz edilemez

Konunun özü, Rumların Türkleri Ada''dan yollamak ve siyasi varlığını yok etmektir. Yapılan müzakerelerden ve çözümden Türk tarafının çıkarı olmadığı anlaşılmıştır. Türkler için çözüm taviz demektir. Verilecek tavizler, Türkiye''nin Doğu Akdeniz''deki hak, menfaat, güvenlik ve çıkarlarından, Kıbrıs Türkünün de bağımsızlıktan, egemenlikten, can ve mal güvenliğinden, KKTC''den, yani vatanından vazgeçmesidir.

KKTC egemen bir devlettir. Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanmasıyla kurulmuştur. Uluslararası hukukta ve ilişkilerde bir devlet olarak işlem görme hakkına sahiptir. 1974''ten beri adada sükûnet ve barış vardır.

Artık Kıbrıs konusunun Türkiye için bir sorun olmadığı kararlılıkla ve açık olarak ortaya konmalı, özellikle Türk tarafınca bu konu "Kıbrıs sorunu/meselesi" olarak ifade edilmemelidir.

Bundan sonra uluslararası tanınma

Kıbrıs politikası son yıllarda, özellikle AB''den müzakere tarihi alabilmek için, yapılan müzakere ve vadedilen tavizlerle, "deneme-yanılma metodu"yla yalpalayarak yürütülmüş, sonuçta egemen iki ayrı devlet olarak doğru mecrasını bulmuştur. Bir daha eski duruma dönmesi kabul edilemez.

Kıbrıs''ta elde edilen haklar ve onun yarattığı etkinlik, hiçbir şeye feda edilemez. Elden kaçarsa bir daha ele geçirilemez. Hiçbir konuda pazarlık yapılamaz. Pazarlık yapanların ve yapmaya niyetlenenlerin, mevcut statüye ilişkin hiçbir emeği ve katkısı yoktur. Sonra, Rumlar tarafından katledilen ve kaybolan Kıbrıslı soydaşlarımız, TSK ve TMT''den bu uğurda savaşarak canını feda eden şehitlerimiz, yaralılarımız ve kahraman gazilerimiz haklarını helal etmez.

Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları 9''uncu Zirvesi''nde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''nin teşkilata gözlemci üye olması kabul edilmesi tanınma yolunda önemli bir adım olmuştur.

Gelinen aşamada, KKTC''nin uluslararası alanda tanınması yönünde çaba gösterilmesine devam edilmesinde, federasyon yönünde bir çağrışım olmaması için adının da Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KTC) olarak değişmesinde yarar görülmektedir.

Buna birçok devlet karşı çıkmaya devam edecektir. BM, Barış Gücü''nün görev süresinin uzatılmasında dahi KKTC''yi/Türk tarafını dikkate almamıştır.

Burada marifet, olmayan sorunu çözeceğim diye davadan geri adım atmak değil, hep birlikte bunu sebatla savunmak ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''ni ilelebet yaşatmaktır. Müzakere metnindeki ifade derhal düzeltilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları