Kendi düşen ağlamaz - Orhan UĞUROĞLU
6334 sayılı kanunun değiştirilmesi için Hükümetçe hazırlanan tasarıda bir fıkra var ki pek garip. Bu fıkra ile "resmi sıfatı haiz olanları küçük düşürmeyi hedef tutan veya bunlar aleyhinde istihkar (aşağılama - OU) veya istihfaf (küçümseme - OU) hissi telkin edebilecek veya müphem (şüphe - OU) ve suizannı (kuşku - OU) davet eyliyebilecek mahiyette neşriyatta" bulunan kimse, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis, 3.000 liradan 10.000 liraya kadar da ağır para cezası ile cezalandırılmak isteniyor.
Gene Hükümetçe değiştirilmesi istenen 5680 sayılı Basın Kanununa konulacak bir fıkra da hapis cezası ile hükümlü bulunan bir kimseyi bir daha mesul müdürlük, muhabirlik ve muhbirlik yapmaktan alıkoyacağına göre, yukarıdaki "suç"u işleyen gazetecinin, üstelik meslek hayatı da sona erecek demektir.
Oysa en iyi niyetli, kanunlara ve "resmî sıfatı haiz" kimselere karşı en saygılı bir kimsenin bile, hem şu günlerde gazetecilik yapıp hem de her Tanrı'nın günü bu "suç"u işlememesi pek zordur.
Bakınız niçin:
Bu fıkraya göre hüküm verecek Türk yargıcının elindeki tek ölçü, olsa olsa, Türk toplumunun bazı fiil ve hareketler karşısındaki hissiyatıdır. Ne gibi hareketler bir insanı bu toplumda küçük düşürürse, ne gibi fiiller bu toplumda bir insana karşı istihkar veya istihfaf uyandırırsa, yargıç, resmî sıfatı haiz kimselere o gibi fiil ve hareketler atfeden gazetecileri cezalandırmak zorunda kalacaktır.
Meselâ, asgarî bir medeniyet seviyesine ulaşmış bütün toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da, bir kimsenin, kendi günah ve hatalarını yardımcılarına yükleyip onları kabahatli gibi göstermesi, hiç şüphesiz o insanı küçük düşürür o insan hakkında istihfaf hissi uyandırır.
Böyle olunca, kazara bir başbakan, kendi partisinin Meclis grubunda ağır tenkit ve hücumlara uğradığı zaman, o güne kadar bütün yaptıklarının günahını, kendisinden sadece direktif almış bakan arkadaşlarına yükleyipte onları istifaya zorlar, sonra da kendisi bir başına gruptan güvenoyu isterse gazeteci olarak, bu haberi yazmamız suç olacaktır.
Aynı zat, kurduğu yeni kabineye güvenoyu alabilmek için, o güne kadar yaptığı ve savunduğu her şeyi inkâr eder ve ilerisi için bunların tam tersini vadederse, elbette o zata karşı Türk toplumunda istihfaf hisleri uyanır.
Biz, gazeteci olarak, öyle bir Başbakanın bu vaatlerini de yazamayacağız demektir.
Gene aynı zat böyle vaatlerle kandırdığı gruptan yeni kabinesi için güvenoyu alıp işe başladıktan sonra, o vaatlerinin hepsini bir tarafa bırakarak tekrar eski yolunda yürümeye devam ederse, kendisine karşı toplumda uyanacak istihfaf hisleri büsbütün artar.
Onun için, biz, gazeteci olarak, o zatın tekrar başbakan olduktan sonraki icraatından hiç bahsedemeyeceğiz demektir.
Gene söz misali, bir adalet bakanı, kendisine, yaş haddini doldurmamış yargıçları sebep göstermeksizin emekliye ayırma yetkisini veren bir kanun aleyhinde konuşmalar yapar, bu kanunun derhal kaldırılacağını vadeder de, hemen arkasından, o kanuna dayanarak bazı yargıçları sebep göstermeksizin emekliye ayırırsa, hiç şüphesiz, bu hareketi yüzünden Türk toplumu içinde küçük düşer.
Demek ki biz gazeteci olarak, bir adalet bakanının böyle bir kanuni tasarrufundan da bahsedemeyeceğiz.
Daha istediğimiz kadar çoğaltabileceğimiz bu gibi misaller, 6334 sayılı kanun için tadil tasarısını hazırlayanların da aklına gelmiş olsaydı veya bu tasarıyı hazırlayanlar, Türk toplumunda ne gibi fiil ve hareketlerin bir insanı küçük düşürebileceğini, o insana karşı istihkar ve istihfaf hisleri uyandırabileceğini, kendileri bilmeseler bile, sorup soruşturmak zahmetine katlansalardı, herhalde tasarıya bu garip fıkrayı koymaktan vaz geçerlerdi.
Çünkü gazetecilerden, itibarlı kimseleri küçük düşürmemeleri istenebilir ama kendi fiil ve hareketleriyle küçük düşen insanlara itibarlarını iade etmeleri beklenemez.
Elimizde olsa, biz gazeteciler, bazı "resmî sıfatı haiz" kimselere böyle bir hizmette de bulunabilmek isterdik ama ne yapalım ki elimizde değil!
Yazar: Bülent Ecevit (28 Mayıs 1925 - 5 Kasım 2006) Ruhu şad olsun…
Yayın: Ulus Gazetesi - Tarih: 3 Haziran 1956
Değerli okurlarım,
O gün başbakan vardı bugün cumhurbaşkanı var.
O gün 6334 sayılı kanun, bugün 5237 sayılı kanununun 299. Maddesi var.
- "Cumhurbaşkanına Hakaret" davası açan ve açılan 64 bin kişiye armağan ediyorum…