Katil ‘bizden’ olunca!
Şehit edilen polis, şehit edenler ise PKK’lı uyuşturucu çeteleri olunca ‘sol duyarlılık’tan neden hiç ses çıkmıyor?
Uyuşturucu işi ‘devrimci özne’lere serbest mi? ‘Çocuk savaşçı’ kullanmak en ağır savaş suçlarından biri olmasına rağmen sessiz kalmak, PKK’nın siyasî uzantısı HDP/Yeşil Sol’un gölgesinde yaşayan kimi solun vaz geçilmez ilkesi mi?
Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan gibi soldan isimlerin ölümüyle sonuçlanan İstanbul’daki bombalı saldırıyı kınamışlardı… Çünkü saldırıyı İBDA-C yapmış zannediyorlardı… Daha sonra olayın İTÜ’de öğrenci olan PKK’lı Deniz Demir tarafından yapıldığı ortaya çıkınca ağızlar birden kapanmıştı…
İşin içine PKK, yani ‘iş birliğine gidilebilir, birlikte olununca devletle eski hesaplar görülebilir, seçimlerde emek ittifakları kurulabilir, onun korunaklı alanından siyaset yapılabilir’ bir örgüt girince, rahatlıkla üç maymun olabiliyoruz!.. Hem basın yayın alanında, hem sanatta, hem siyasette…
***
Uyuşturucu işini kim yaparsa yapsın, sağcı, solcu, ülkücü, devrimci, İslâmcı fark etmez, hepsinin canı cehenneme… Ama PKK ve yancı unsurları yaptığında, meselâ liberal solun, paralelindeki sanatçı takımının, gazeteci ve yazarların sessiz kalması iş birliğinin ifşası değilse nedir?
Soralım yine de: HDP/Yeşil Sol tarafından boynuna yular takılmış ‘Cihangir solcuları’nın PKK'nın uyuşturucu trafiğine, 'çocuk savaşçı' kullanımına, kadın tacizlerine seslerini çıkardıklarını hiç duyan var mı? Silahsız öğretmen veya doktor katledildiğinde “Siviller vuruluyor” diye isyan ettiğini?
***
PKK’nın gölgesinde varlığını sürdüren tuhaf bir mahalle burası… Kendilerince öyle büyülü bir ideolojik dünya oluşturmuşlar ki, oradan suçlu çıkmıyor!..
Meselâ Yılmaz Güney, Yumurtalık hâkimi Sefa Mutlu’yu öldüren bir katil değil, ‘çirkin kral’dı, ‘büyük sanatçı’ydı!..
Meselâ Pınar Selek, aralarında küçük çocukların da öldüğü Mısır Çarşısı katliamının faili değil, ‘sosyolog’du!..
MHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok’u eşi ve kızıyla birlikte katleden Ayşe Özzümrüt, MLSPB’li bir katil değil, ‘şair, yazar ve aktivist’ti!..
Heykeli dikilen, şiirleri bestelenen, ideolojik dayanışmayla pamuklara sarıp sarmalanan katillerin listesini uzatabiliriz…
***
O gün Kâğıthane’de uyuşturucu çeteleriyle mücadele ederken bir polis şehit edildi… ‘Sanatist’ değil, gerçekte ‘satanist’ duyarlılıktan eser yok!..
İdeolojik hınç nedeniyle devlete olan düşmanlığını PKK üzerinden tatmin eden yazar ve sanatçı takımını, sözde aydınları, terör ve uyuşturucu işini kınarken görmek pek mümkün değil…
Hatırlatalım yeniden: Bu ülkede bebekler katledilmedi!.. Öğretmen babaları öldürüldüğü için boynu bükük kalan çocuklar kırık dökük eşyalar içinde kamyon kasalarında 'dönüş' yolculuğu yapmak zorunda kalmadılar!.. İnsanlar yakılmadı!.. Bayram alışverişlerinde üzerlerine kurşunlar yağdırılmadı!.. Parkta oynarken kim olduğunu bilmedikleri ilaçlanmış canlı bombalarca hayattan koparılmadı!.. Ve onun için de filmleri yapılmadı, fonlar bunları desteklemedi... 'Cihangir solcuları' için olmayan acıyı hangi prodüktör, hangi yönetmen, hangi sanatçı, hangi aydın görecekti değil mi?
Acı dediğin teröristin acısıydı!.. Ana dediğin şehidin değil, teröristin anasıydı!.. Dram dediğin, bölücünün cezaevindeki dramı, 'açlık grevi'ydi!.. Gerisi hikâyeydi, ‘aydın’ duruşunu bozmaya değmeyecek 'devlet provokasyonu'ydu!..
Namusunu ve vicdanını etnik bölücülüğün insafına esir düşürmeyen solcular istisna!..