İyi de “milletin çeşitliliği” ne olacak?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında DEM Parti mensuplarıyla el sıkışması hakkına konuştu ve İsrail'in Filistin ve Lübnan'daki saldırılarının Türkiye'yi hedef aldığını söyleyerek “Bugün mesele Beyrut değil Ankara'dır. Bugün gizli gündem Türk vatanıdır." ifadelerini kullandı.

Bahçeli, şöyle dedi:

-DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis'in ve cumhurbaşkanımızın meşale gibi yanan aydınlığıdır. Gelin Türkiye partisi olun, milli birliğimizde kenetlenin teklifidir.

-Biz gelişigüzel, anlık olarak el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. El sıkmanın merakına teşebbüs etmeyiz. DEM'e düşen sorumluluk uzanan elin kıymetini anlaması ve eşik olarak değerlendirmesidir. Siyasetimiz günü kurtarma çabası değildir.

-Üzerinde yaşadığımız topraklar vaat edilmiş değil nimettir ve Türk milletine bahşedilmiştir. Misakı milli millettir millet ise Türk milletidir.

-İstedikleri, cephelere ayrılmış bir millettir. Verilecek başka vatan köşesi kalmamıştır. Burası Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise Türk milletidir. Ya bir ve bütün olarak yaşayacak ya da Anadolu'dan çıkarılarak tarihten silinecektir. Bunun adı tarihi şark meselesidir. Türksüz Anadolu cehennemin diğer adıdır.

***

DEM Parti eş başkanı Tülay Hatimoğulları, uzatılan el konusunda Halk TV’de “tekçi-ırkçı yaklaşımlar biterse” , “halklar arasında eşitlik sağlanırsa” diye şartlar ileri sürdü ama “Dıştan gelen tehdit, bazı taleplerinizin yumuşamasına geri adım atmanıza sebep olabilir mi?” sorusuna “Nereden geri atalım, niye geri adım atalım? DEM değişmemiştir, DEM durduğu yerde durmaktadır. Değişecek olan DEM değil. Demokratik bir Anayasaya ihtiyaç vardır. Siyasetin esneme payı dışında ilkesel taleplerimizde kesinlikle ger adım atmayız. İnsan hakları, özgürlükler, demokratikleşme pazarlık konusu değildir.” diye cevap verdi

Tülay Hatimoğulları, grup toplantısından sonra da “Bu konuda tabii yargıyla ilgili adımların atılması çok önemli ve elzemdir. Bu konularda atılacak adımları biz de izleyeceğiz hep beraber. Buradaki normalleşme midir, iç barış mıdır? Kavramı, ismi ne olursa olsun somut olması gereken şey Türkiye'deki bütün bu sorun zincirinin çözümüne dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor." dedi.

***

Görüldüğü gibi, DEM Parti, “tekçi-ırkçı yaklaşım” tabiriyle, milletin Türk milleti olduğunu kabul etmeyeceğini beyan etmektedir. Bu durumda taviz vermesi beklenen Türk Milleti ve devletidir! Zaten PKK da “Türk devleti” ve “Türk Milleti”ni kabul etmediği için silaha başvurmuştur.

Hatimoğulları’nın bahsettiği program da Abdullah Öcalan’ın yazdığı, AKP’li vekillerin imzaladığı 10 maddelik Dolmabahçe mutabakatıdır. Kısaca, Yeni Anayasa’da “Türkiye, Türklerin ve Kürtlerin ortak vatanıdır” denilmesini istiyorlar. Bu da Türk Milleti’nin egemenlik hakkını paylaşması demektir. İki milletli devlet yapısı, zaten milleti ve devleti ikiye bölmek demektir...

***

Diğer taraftan, “Türksüz Anadolu” projesini, milyonlarca sığınmacıyı Türkiye’ye dolduran ve parayla vatandaşlık satan AKP iktidarı başlatmıştır. Bahçeli, terörle mücadeleyi durduran ve bu sebeple 7 Haziran 2015 seçimlerini kaybeden AKP’yi 1 Kasım 2015 erken seçimiyle iktidarda tutmuş, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra da Anayasa’nın Tayyip Erdoğan’a uyarlanmasını sağlayıp, tek adam rejimini kurdurmuştur.

AKP iktidarı, Suriye’deki iç savaşı ve takiben sığınmacı krizini ABD ile birlikte planlamış ve uygulamıştır. Sığınmacıları Türk Milleti’ne “ensar-muhacir” söylemiyle kabul ettirmeye çalışan da tarihi değiştirip, Malazgirt ve Çanakkale zaferlerine ortak çıkarıp Türkiye’yi çok milletli bir federasyon haline getirmeye çalışan da Erdoğan’dır.

***

Bu durumda, Bahçeli’nin; “Burası Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise Türk milletidir.” sözleri, güvence değildir. Çünkü bir taraftan da Türk Milleti’nin egemenlik haklarını yok edeceğini, “milletin çeşitliliğine dayanan Anayasa yapacağız” diyerek ilan eden Erdoğan’ı “meşale gibi yanan aydınlık” olarak göstermektedir.

Erdoğan’ın çizgisinde en ufak bir değişiklik de yoktur! Zaten Erdoğan’ın bu konudaki çizgisini bugünün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, istihbaratçı olarak Oslo’da PKK ile görüşürken, “Tayyip Erdoğan’a ‘Abdullah Öcalan ile vizyonlarınız yüzde 95 oranında örtüşüyor’ dedim” sözleriyle ifade etmişti.

Fidan’ın “örtüşüyor” dediği vizyon, merkezi yönetimin, yetkilerinin büyük bir kısmını yerel yönetimlere devretmesiyle ilgiliydi.

PKK, Türk devletinin askeri olmayı kabul etmeyeceğine göre Bahçeli’nin sözleri, halkı yeni çözüm sürecine hazırlamak anlamına gelmez mi?

Yazarın Diğer Yazıları