Irkçılık öyle mi?
İstiyorlar ki sığınmacılar hakkında kimse konuşmasın… İtiraz etmek isteyen kişi ''ırkçılık''la suçlanacağını fark edince yutkunsun, konuşamasın… ''Irkçılık''la yaftalanma kılıcını hep ensesinde hissetsin, sussun…
Yok öyle yağma… Birbirine zıt siyasî görüşlere sahip olup da sığınmacılar konusunda bir anda müttefik kesilen sağa, sola, İslamcılığa, etnikçiliğe, sosyalistliğe, liberalliğe vs. mensup azınlığın bu ''baskılama gücü'', geleceğimizi açık bir tehdit altına sokan bu tehlikeye karşı ''susturucu'' işlevi göremez…
Varsın ''ırkçı'' desinler!..
Sen, korkunç bir iç savaştan kaçan mazlum, masum, kadın, çoluk, çocuk, yaşlı ve hastaya kapıların kapatılmasını mı savundun? Hayır…
Savaş bitip şartlar normalleşene kadar kamplarda kalmalarına, ekmeği ve aşı paylaşmaya, sağlık ve eğitim hizmetleri verilmesine karşı mı çıktın? Hayır…
Savaştan kaçarak Türkiye''nin sınırlarına dayananları ''kan bağı''na göre veya kafatasına göre mi kabul ettin veya reddettin? Hayır…
Peki şimdi, geri gönderilmelerini savunurken, ite kaka, süngü zoruyla vagonlara doluşturularak zalimce gönderilmelerini mi dayatıyorsun? Hayır…
Ülkelerine dönene kadar, Amerika''da bir zamanlar siyahların gördüğü muameleyi mi lâyık görüyorsun? Hayır…
Sığınmacılara, mazluma, masuma, günahsız çocuklara, sığınmacı oldukları için zulmedilmesini mi, aşağılanmasını mı savunuyorsun? Hayır…
Kimi Avrupalılar gibi göçmen teknelerine ateş açılmasını, sınırlarda soğuktan dondurulmalarını mı teklif ediyorsun? Kesinlikle hayır…
O halde ''ırkçılık'' bunun neresinde?
''Can güvenliği kalmadı'' diye kaçılan Suriye''ye her bayram konvoylar halinde turlar düzenlemesinden işkillendiğin için…
Bunun savaş şartlarından kaynaklanan ''geçici bir hal'' olmaktan ziyade büyük bir ''demografik oyun'' olduğunu gördüğün için…
Başlangıçta kamplarda tutulacağı söylenen sığınmacıların bir anda ülkenin dört bir yanına yayılmasının gettolaşmalar ve suça açık denetimsiz alanlar doğuracağını bildiğin ve isyan ettiğin için…
Şehirler birer birer kimlik değiştirirken bunun ''ensar-muhacir'' romantizmiyle açıklanamayacağını fark ettiğin için…
Zaten etnik fay hatlarıyla sürekli oynanan ülken adına, yeni ve çok daha büyük bir tehlikenin Anadolu''nun rahmine yerleştirildiğini sezdiğin için…
Yüksek kira ve ucuz insan gücünün sosyo-ekonomik anlamda doğuracağı komplikasyonların ve istismarların ne anlama geldiğini bilip uyardığın için…
Türk çocukları vatanlarının içinde ve dışında bedel öderken, savaş kaçkını erkeklerin kim küstah, şımartılmış, kontrolsüz ve rahat görüntülerinin nasıl bir gerilime yol açtığını görüp öfkelendiğin için…
Sınırlarını sıkıca kapatan Batı dünyasının Türkiye''yi bir avuç Dolar''la kandırmasına, içerideki sığınmacıların da "Bize siz bakmıyorsunuz, Avrupa parayı gönderiyor" diye diklenmesine tahammül edemediğin için…
İnsanî yardımın ötesine geçilerek, sığınmacılığın ''kalıcı'' pozisyona dönüştürülmesine, şartların cazipleştirilmesine karşı çıktığın için…
Tarih boyunca savaşarak toprak kazanan, topraklarını kanını dökerek koruyan bir milletin, başkalarının ''kaçma ve üreme potansiyelleri''ne mağlup olabilme ihtimalinden şiddetle rahatsızlık duyduğun için…
Şartlar olgunlaştırılarak, sığınmacıların geri dönmelerini, makul, hukukî, aklî ve insanî anlamda savunduğun için…
Hâlâ utanmadan ''ırkçı'' diyecek olanlar varsa, buyursun desin… Bu durumda ''ırkçılık''la suçlanmak, tarih önünde ''ahmaklık''la suçlanmaktan iyidir!..