İngiliz prensesinin sorusu: Türkiye'de angıtlar arttı mı?
Bir varmış bir yokmuş; İngiltere’nin en prestijli çevre ödülü “Whitley Altın Çevre Ödülü”nü, iki yıl önce Kars-Kuyucuk Gölünün korunması için yaptığı çalışmasıyla Prenses Anne’in elinden alan Stanford Üniversitesi Çevre Bilimleri Merkezi’nde görevli Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, bu defa da Prensesin doğum günü davetine katılmak için Londra’ya gelmiş.
Anadolu Ajansı muhabiri Aslı Aral’ın haberine göre Şekercioğlu, Prensese, Kars’ın ünlü gravyer peyniri ile babasının yaptığı Kuyucuk’un simgesi olan angıt ördeğinin maketini hediye etmiş.
Masal da burada bitmiş mi?
Bitmemiş!
Çağan Şekercioğlu, Prensesin doğum günü resepsiyonunda yanına geldiğini ve kendisine, “Angıtlar arttı mı?” diye sorduğunu ifade etmiş. Şekercioğlu, angıt ördeklerinin artmadığını, ancak sayılarının da azalmadığını söylemiş..
***
Angıt diye geçen kuş, halk arasında angut diye bilinir. Osman Pamukoğlu’nun da “Angut” adlı bir kitabı vardır. Orada anlatır:
“Iğdır Ovası’nı Erivan düzlüğünden ayırarak, siyasi sınırı çizen Aras’ın, bizden taraf, kenarındaydım... Nehir, İran’a doğru acelesiz akıyordu. Suyun yüzeyi, rengárenk ördeklerle kaplanmıştı. (...)
Birden, sağ tarafımda kanat uğultuları duydum. İki dev kuş geldi, önümdeki adacığın üzerine gürültüyle kondu. İki anguttu... Ben ayaktaydım, tüfek elimdeydi. Bana baktılar... Avcı burunlarının dibindeydi ve umurlarında değildi. Rahat, huzurlu, kaygısız... Tüfeği doğrulttum, kısa mesafeden, nişan almaya bile uğraşmadan, tetiği çektim... Patlamasıyla, angutun gövdesinden hışırtı gelmesi bir oldu.
Kıllarını bile kıpırdatmadılar!
Ne saçmaları yiyen, ne de öbür angut, tepki verdi... Bana mısın demiyorlardı... Ben, elde tüfek, angutlar önümdeki adacıkta, öylece kalakaldık... ’Bu da nerden çıktı’ der gibi, şöyle bir baktılar bana, sonra öbür tarafa döndüler yüzlerini... Kafaları da, gövdeleri gibi kalındı anlaşılan! Öylece izledim... Angutlar izlemeye değerdi çünkü... Bir süre sonra, kendilerini taciz etmeye çalışan omurgalı başka cinsler olduğunu, ne kadar angut olsalar da anladılar... Ve, istemeye istemeye iri gövdelerini kaldırıp, gözden kayboldular.”
***
Pamukoğlu bir konferansında “Bu kitabım sosyal bir hiciv. Amerikan balabanları, Arap bülbülleri, Sümsükler ve Kuyruk sallayanları hicvediyorum. Türkiye’de bunlardan çok sayıda var” demişti.
Yani Prensesin sorduğu “Angıtlar arttı mı?” sorusunun cevabı kişiden kişiye değişiyor!
Şekercioğlu’na göre kanatlı angutlar yerinde sayıyor, artmıyor. Pamukoğlu ise kanatsız angutların sayısında artış olduğunu söylüyor.
Bence Pamukoğlu yanılıyor.
Kanatsız angutlar ve benzerleri çok zeki olmasalar bile kurnaz yaratıklardır. Temel özellikleri, bön bön bakmaktır. “İki kere iki dört eder”i bile anlamaz görünürler. 72 kaynaktan bilgi derler, önüne koyarsınız, ama o hâlâ “ya komplo teorisi ise” diye cevap verir. Siz de angutun aptal olduğunu zannedersiniz. Halbuki o aptal değil, kurnazdır. Kendisinin aptal zannedilmesi işine gelir. Çünkü destek verdiği siyasi organizasyonlar, halkın angutluğu üzerinde siyaset yapar. Halkı angut yerine koyarlar. Halk da bunu kabullenmiş görünerek, siyasi angutları bir veya iki dönem tepe tepe kullanır, sonra da silkeleyip atar!
Gerçi bu kısır döngünün sonunda ülkenin bütünlüğü ve bağımsızlığı tehlikeye girer. Halk kendisine fazla güvendiğinden bunu umursamaz bile. Bir defasında bir hemşehrim, “Sonuçta bir kurşun bir insan değil mi? Takma bu kadar kafana” demişti! Demek ki halk, ülkesine ihanet edenleri angut olarak görüyor!
Prensese arz olunur!