İmam-Hatip'den Sümela'ya bakış açısı!

Gerek İnternet üzerinden gerekse cep telefonundan kutlama mesajı gönderen okurlarıma teşekkür ederim. Ben de bayramın Türk-İslâm alemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
Bayramın birinci günü çıkan “Erdoğan’ın açacağı kiliseler” başlıklı yazım hakkında Turan Gelturan bir eleştiri yapmış. Şöyle diyor:
“Sayın Bulut, kiliselerin açılışı haberini Sümela Manastırı ile noktaladınız. Sümela Manastırı turistik sebeplerle açılsa ne olur? Hem inanç turizminden bahsedip hem de şikâyet mi edeceğiz? Kaldı ki Ayasofya turistik bir kilise değil mi? ’AKP, ABD ne isterse yapıyor’ diyorsunuz. ABD’siz politika nasıl olur izah edebilir misiniz? Ordu, Amerikan silâhı kullanırken iyi ama politik olarak Amerika ile işbirliği kötü! Tankın, uçağın Amerika’ya ait. Yargıtay’dan bahsettiniz ama Danıştay’ın gündemdeki kararına değinmemişsiniz! Hayırlı bayramlar.”

***

Turan Gelturan, AKP ve Erdoğan’ı eleştirdiğim her yazıya bu tarzda yorumlar gönderir; AKP’nin yaptıklarına mazeret bulmaya çalışır. Bu mektubu, “AKP’yi destekleyen bir vatandaş, nasıl düşünüyor?” u Yeniçağ okurlarına duyurmak için yayımladım. Cevap da vereyim:
Adamın bıyığının üzerinden uyurken fare geçmiş. Adam bıyıklarını kesmiş! “Neden böyle yaptın, yıkaman yeterliydi” demişler. Adam “sonra yol olur” cevabını vermiş.
Tarihi kiliseleri veya manastırları ibadete açmaya başladığınız zaman yol olur! Minarelerin süngümüz olmasını bir tarafa bırakalım, çocuklarımız çan sesleri ile büyür! İslâmcılık edebiyatı ile iktidar olan bir parti, eski kiliseleri ibadete açıyor, siz buna destek veriyorsunuz!
İnanç turizmi, Türkiye’ye yönelik siyasi projelerin kamuflajı olarak kullanılmaktadır. Türkiye’ye yönelik Hıristiyan ve Yahudi toplumlarının inanç turizmini hiçbir zaman desteklemedim. İslâm ülkelerine hitap eden inanç turizmi olursa desteklerim. Ayasofya ise bir müzedir, kilise değil.
Ordunun Amerikan silâhları kullanması da benim tercihim değil. Türkiye, Atatürk döneminde kendi uçağını yapıyor ve Avrupa’ya satıyordu. Yalta’daki paylaşımdan sonra, Türkiye’yi yönetenler ABD’nin arka bahçesi olmayı kabul etti diye buna boyun mu eğmek gerekir? Türk Milleti, mevcut sömürge konumundan çıkmak için mücadele etmelidir. Teslimiyetçi bir zihniyet, milleti tamamen yok olmaya götürür.

***

Danıştay’ın kararı konusuna başka bir okurumun mektubu ile cevap vereyim.
Yusuf Kurşun diyor ki, “İmam hatipli gençlerin önü tekrar Danıştay tarafından kapatıldı. Herkes bu durumu kınıyor ama ben bu olayı böyle görmüyorum. AKP zihniyetinin açılımla kaybettiği ciddi oy potansiyelini bu şekilde geri kazanması için verilmiş bir karar diye düşünüyorum. Üstelik bu kararı seçim sinyali olarak değerlendiriyorum.”
Evet, hiçbir öğrencinin katsayı engeli ile önü kapatılmamalıdır. Kimsenin kimseye, “Sen ara elemanısın, ara elemanı kal” demeye hakkı yoktur. Üstelik her sıkıştığı anda yeni bir mağduriyet meydana getirerek AKP’ye oy kaydırmak artık iyice sırıtmaya başladı. İmam-Hatipliler konusundaki görüşümü ise 1993 yılında Türklüğün Yeni Dünya Düzeni kitabımda ortaya koymuştum. Önerim şöyleydi:
“Bütün ilk ve orta dereceli okullarda, Türkçe Kur’ân dersi konulmalıdır. Böylelikle, Kur’ân kursu ve imam-hatip tartışmaları da ortadan kalkacak, halk rejimle barışacaktır. İmam-hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri de sadece din adamı veya dini bilimler için eleman yetiştirecektir.”

Yazarın Diğer Yazıları