İlker Başbuğ'dan millete teminat!
Tayyip Erdoğan, ABD’ye giderken önce “Kürt açılımı” denilen “Demokratik Açılım” çalışmalarının, AKP’nin bir projesi olarak değil, “Milli Birlik Projesi” olarak, tüm milletin elini taşın altına koyduğu bir proje olarak yansımasını istediklerini bildirdi.
Bir gazetecinin, “Demokratik Açılım, ABD’deki ikili görüşmelerinizde gündeme gelecek mi?” yönündeki sorusuna Erdoğan, gündeme gelmesi halinde bunu da paylaşacaklarını, bu konuyu oradaki dostlarına anlatmakta fayda olduğunu söyledi!
Elbette gündeme getirenler olacaktır. Böylece Türkiye’nin bir iç meselesinde Erdoğan yine dışarıdan destek arayacak! Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınanlar elbette Washington’un şefaatini de talep edecektir. Gerçi projenin bir Amerikan projesi olduğunu da herkes biliyor zaten!
***
Fakat, AKP hakkındaki şüpheler artık yaygınlaşıyor.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bu konuda, “Bu iktidara yönelik bir bölücülük suçlaması milli vicdanda giderek daha yaygın yer tutuyor. Başbakan da bunun altında eziliyor. ’Bölücü biz değiliz muhalefettir’demeye başlıyor. Başbakan, bu ithamın altında ezilmiştir, kendini savunma ihtiyacı içine girmiştir” dedi.
AKP ve Erdoğan’a yönelik olarak “bölücülük”, “bölücübaşı” gibi kavramları ilk defa MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kullanmıştı. Demek ki etkili olmuş! Bahçeli, dün de iktidarın yaptıkları için “yıkım projesi” kavramını kullanmaya devam etti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay da “AKP iktidarı, medyanın büyük kısmı, sermayenin büyük kısmı, bazı üniversiteler ve sivil toplum örgütleri de bu projenin Türkiye’de taşeronları. Adını açık ve net koyalım, Sayın Başbakan da bu işin başında bulunuyor. Adına ne derseniz deyin bu proje, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkım projesidir. Artık Türkiye’deki devlet kurumlarının tamamı, siyasi partilerin tamamı, önde gelen sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve medyanın tamamındaki bir takım yazarı, çizeri, patronu dahil herkes, tavrını belli etmek zorunda. Bu işin ortası filan yok. ’Hem İsa’yı, hem Musa’yı idare ederim’tavrı ve dönemi geçti Türkiye’de. Herkes bu kritik noktada artık tavrını belli edecek” dedi.
***
Okurlarımız bize Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ılımlı tutumundan endişeli olduklarını bildiriyordu. Başbuğ da bu endişelerin farkında olacak ki dün bir açıklama yaptı.
Başbuğ, Nusaybin’deki Sınırtepe karakolunda Mehmetçiklerle bayram yemeği yedikten sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tutumunu bir defa daha netleştirdi.
“- Gözden kaçan önemli bir nokta var: Türkçe. Anayasa’nın 2. maddesi açık: Türkçe resmi dil. Türkçe aynı zamanda ortak iletişim dili. Türkçe aynı zamanda ekonomik dil. Burada yüzde 20 noktalarında geride olduğumuzu düşünürsek bölge insanının iyiliğini isteyen herkesin esas üzerinde durması gereken noktalar bunlar değil mi? Ana noktaları bırakıp diğer noktalarda kalıyoruz.
- Özellikle bu bölgedeki insanlarımız ağalardan çekti. Zamanın ağalarından çeken insanlarımız şimdi maalesef siyaset ve terör ağalarından mustarip. Esas sorunlardan biri de halkımızın siyaset ve terör ağalarından kurtarılması.
- Elbette yaşanmakta olan gelişmelerden tedirgin olan vatandaşlarımız var. Tedirginlik duyanlar merak etmesin. TSK milletimizden aldığı güç ve azimle görevinin başındadır.
-Bazıları bu orduyu karıştırıyorlar. Bu ordu hiçbir grubun ordusu değildir. Bu ordu milletin ordusudur. Bunu bozdurmayız. Bizim gücümüz bu. Türk ordusunun arkasında millet var.
- Türk ordusu kurulduğundan beri millilik vasfı vardır ve ilelebet devam edecektir.”
Demek ki tarihi sorumluluk yine Genelkurmay Başkanı’nın omuzlarındadır.