İbadet artık okullarda mı yapılacak?
AKP Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen, “okullara ibadethane” tasarısını geri çekti ama bu düşünce bana Köstence’deki Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’nda tanıştığım Güney Azerbaycanlı Yusuf Musavi’nin anlattığı fıkrayı hatırlattı. Fıkra, İranlı yazar Daryuş Şaygan’ın kitabında yayınlanmış.
Uzun yıllar İran’dan ayrı kalmış bir genç, savaş sırasında memleketine döner. Hava alanından taksiyle Tahran’a giderken şoföre bir tütüncüde durmasını söyler.
Şoför sorar:
-Tütüncüden ne alacaksın?
-Sigara alacağım.
-Beyim, sigara artık camilerde satılıyor
-Niçin!
-Savaş dolayısıyla her şey karneye bağlandı. Gıda maddelerini, sigarayı imamlar dağıtıyor.
-Peki ama ibadet nerede yapılıyor?
-Üniversitelerde!
-İyi ama eğitim aksamıyor mu, eğitim nerede yapılıyor?
-Hapishanelerde!
-Hırsızlar, vurguncular nerede peki?
-Onlar hükümette!
***
İran yönetimi bu fıkranın yazarı Daryuş Şaygan’a hiç dokunmamış. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise Hürriyet’e yaptığı açıklamada, Edibe Sözen’in okullara ibadethane teklifini “Gerçek niyeti Türk okullarında Türk gençlerine kilise açmak” diye yorumladı. Vural, “Bu, misyonerliğe yasal bir zemin oluşturmak için yapılan bir girişimdir. Bunlar misyonerliğin, ilk ve orta okula kadar girmesini sağlamak amacındalar” diye yorumladı.
Apartmanlarda açılan kiliseler yetmiyormuş gibi şimdi de kiliseleri okullara indirmenin hedeflendiğini belirten Vural, “Almanya’da çok dinlilik esastır diyerek kılıfını hazırlıyorlar. Maksatları, çocuklarımızı, gençlerimizi başka kültür ve değerlere teslim etmek; Türkiye’de dinimizi de çoktan seçmeli din haline dönüştürmek. Yeterince cami var derken, yeterince kilise olmadığını söylemek istiyor” dedi.
***
Vural’ın kullandığı “çoktan seçmeli din” kavramına dikkat ediniz. Zaten test kültürü ile yetişen nesillerimiz, son zamanlarda “La ilâhe illallah, Muhammedûn Resulûllah” şeklindeki İslamiyetin temel ilkesinden ikinci bölümün çıkarılmasına zorlanıyor. Çünkü Vatikan, “dinlerarası diyalog” adı altında sürdürdüğü Hıristiyanlaştırma misyonunu, “Hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz” diyerek Müslümanları Hz. Muhammed’den koparmakla tamamlayabileceğini öngörüyor. Hayır, biz teslise, yani onların Allahlarına inanmıyoruz. Ne acıdır ki, bu formüle hizmet edenler hâlâ Müslüman geçiniyor. Oysa kelimei şehadet İslam’ın temelidir, kabul etmeyen dinden çıkmıştır, artık Müslüman değildir.
Ayrıca, Kur’an’a göre Allah nezdinde hak din yalnız İslâmdır.
İşte daha küçük yaşlarda çocukların İslâmiyet karşısında diğer dinleri sanki birer alternatif imiş gibi düşünmesine yol açacak okullara ibadethane fikri, dinlerarası diyalog projesinin bir ürünüdür. Edibe Sözen, böyle bir teklifi durup dururken nereden çıkardığını açıklamalıdır!
***
Bir tarihte Lüleburgaz’a konferans için gitmiştim. Beni davet eden tertip komitesi başkanı ile şehri geziyorduk. Bir dernek binasını ziyaret etmemiz uygun görüldü. İçeri girdiğimizde, ayakkabılarımızı çıkarmak zorunda kaldık. Sohbet sırasında dedim ki, “Caddenin hemen karşısında Sokullu Mehmet Paşa camii var! Burayı niçin camiye çevirdiniz! Üstelik bütün Türk büyüklerinin resimlerini duvarlara asmışsınız, çok iyi ama Atatürk resmini göremiyorum! Neden?”
Tabii bana net bir cevap veremediler.
Evet tarihte ibadethane ile okul içiçe idi ama bunun zararı görüldü ki bütün insanlık ikisini birbirinden ayırdı. Elbette ODTÜ gibi şehir dışındaki büyük üniversite yerleşkelerinde cami olmalıdır ama mesela İstanbul Üniversitesi merkez yerleşkesine cami yapmaya gerek var mı? Etrafı, dünyanın en güzel camileri ile dolu!