Hz. Muhammed’in kurduğu devletin resmi dili neydi?
Türk Yurdu dergisi, 100’üncü yıl sayıları yayınlıyor. Kaçırmayın..
Derginin Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. M. Çağatay Özdemir, konuyla ilgili yazısında, “Geçen yüzyıl, Türklerin cihan devleti Osmanlı Devletini kaybettikleri ve kendilerini Türk olarak idrak ettikleri yüzyıldır. Önce Hıristiyanlar isyan etti/ettirildi ve bağımsızlıklarına kavuştular. Daha sonra ayrılık fikri Müslüman unsurlara da sirayet etti, onlar da Avrupalı güçlerin fitneleriyle dindaşlarını terk ettiler. Millet-i hakimenin bakiyesi Türklerin münevverleri kendi başlarının çaresine bakmak için en doğru siyasî yolun hangisi olduğu konusunda münakaşalara giriştiler. Osmanlı Devletini başı ve gövdesiyle ortadan kaldırma girişiminin, Türklüğün toptan imhasının adım adım yaklaştığı günlerde, gerek yurtdışında gerek İstanbul’da bir araya gelerek yoğun fikir mesaisi gösteren münevverler devlet-i ebed müddet olmaksızın milletin yaşatılamayacağını anladılar” diyor.
İçinde Kürtlerin de bulunduğu Türkler, geçen yüzyıla Türk olduklarını idrak ile girdiler ama içinde bulunduğumuz yüzyıl başında, Türklükle kavgası olan bir parti iktidar oldu! Şimdi de devleti kuran partide Türklük aleyhinde sesler çıkıyor! Türklerin çoğunluğu, tehdidi henüz algılamış değildir!
***
Bugün de Türklüğün imhası için ayrılık fitnesi geliştiriliyor. Öyle ki geçtiğimiz Cuma günü Cizre’deki “sivil itaatsizlik” eylemi çerçevesinde kılınan Cuma namazında, emekli imam İbrahim Çeter, Rusya Federasyonu’nun dağılma döneminde 12 Türk devletinin bağımsızlığını kazandığını öne sürerek “Bu bağımsızlıklarını kazanırken hiç bir insanın kılına zarar gelmedi, kan dökülmedi, asimilasyon politikası yürütülmeden özgürlüklerine kavuştular. Ama Türkiye bunun tam tersini yapıyor. Yurttaşların özgürlüklerini ellerinden almak için her türlü yolu deniyor. Herkesin kendi dilinde, dini inançlarını kendi ana dillerinde yerine getirmesi gerektiğini, asimilasyon ve ırkçı politikalara yer olmadığını Kur’an-ı Kerim de söylüyor” diye Allah’ın kitabını da fitnesine malzeme yaptı.
İmam açıkça, “Türkiye de Sovyetler gibi dağılıyor. Bu dağılmayı sağlayan ayrılıkçı güçlere, yani terör örgütüne askeri operasyonlar yaparak niçin kan döküyorsunuz?” demiş oluyor!
Bir defa Sovyetlerden bağımsızlık kazananlar, önceden de bağımsız devletti zaten! Bağımsızlıklarına Rus Çarlığı veya Sovyetler son vermişti. Sovyetlerin dağılması ile gasp edilmiş haklarını kazanmış oldular. Kürtler ise Selçuklu, Osmanlı veya Türkiye çatısı altında bağımsızdı.
İkinci olarak “Hz. Muhammed’in kurduğu devletin resmi dili Arapça değil miydi?” diye sorulsa ne cevap verecek acaba bu imam? Müslümanların fethettiği her yerde resmi eğitim dili Arapça olmuyor muydu? Hatta Kürtlerin yaşadığı yerlerde de eğitim dili Arapça değil miydi? Kürtçe namaz mı vardı?
***
Dergide Nevzat Kösoğlu, Ziya Gökalp’ı çocukluğundan itibaren incelemiş:
“Babası Tevfik Efendi bir gün ona Namık Kemal’in öldüğünü söyler. ’Sizin en büyük hocanız ve milletin de en büyük adamı’ dediği şairin hikâyesini dokunaklı bir dille anlatır. ‘İşte, sen bu adamın arkasından gideceksin! Onun gibi vatanperver, onun kadar hürriyetperver olacaksın!’ der.”
Kösoğlu, “Gökalp’ın; Babam bu sözlerinden bir sene kadar sonra vefat etti. Fakat bu sözler, mukaddes bir vasiyetname mahiyetinde olarak, ruhumda celî yazılarla işlenmiş kaldı” sözlerine de yer veriyor.
Demek ki ileride milletin birliğini sağlayacak Gökalp gibi adamlar, önlerinde Namık Kemal gibi bir örnek şahsiyet olursa yetişiyor. Kimileri de kendilerine Abdullah İbni Sebe gibi Allah’ın ayetlerini çarpıtanları örnek alıyor.